2025’te toplam 32 müzisyen veya grupla söyleşi gerçekleştirmişiz. Beirut, Black Country New Road, Cemiyette Pişiyorum ve Xiu Xiu gibi kapılarını yeniden çaldığımız isimlerin yanında Car Seat Headrest, Çağrı Sinci, Liturgy, Maddie Ashman, Sharon Van Etten, SPELLLING, William Basinski gibi yeni isimlerle de lafladığımız bu seneyi kapatırken hafızalarımızda söyleşilerden nice anekdot kaldı.
Aşağıda bu tatlı ya da özgün anlardan bir demet seçkimizi bulacaksınız. Grubun/sanatçının adının üstüne tıklayarak kaçırdığınız ya da tekrar göz atmak istediğiniz röportajlara ulaşabilirsiniz.
Baxter Dury ile “Allbarone” Üstüne
“(O şarkı) mutsuz ve acınası bir durumu tasvir ediyor diyelim. (gülüşmeler) Gerçekten de çok iyi gitmemiş bir randevuydu. Yağmur altında dışarıda tek başıma oturmak zorunda kalmıştım. Yani anlattığım hikâye büyük ölçüde doğru, sadece biraz daha üstü kapalı anlattım. O randevuda kiminle olduğumu söyleyemem tabii. Bazı yerler yaşadığın anlara göre şekillenir, olumlu ya da olumsuz anılarla lekelenir. O bahsettiğim yer zaten başlı başına hoş bir yer değildi, ama yaşadığım olay durumu daha da kötüleştirdi.”
Beirut ile Nesnel Güzellik Üstüne
“Eskiden (…) kafamda hep “Ben nihai gerçeği arıyorum! Başkalarının yorumlarını değil,” düşüncesi bağırıyordu. O zamanlar herkes için ortak, nesnel bir güzelliğin varlığına kafayı takmıştım. Yani kim bakarsa baksın herkesin güzel bulacağı bir şeylerin var olduğuna inanıyordum. Hâlâ da derinlerde bir yerde bunun gerçek olduğunu düşünüyorum. İnsan türü olarak, bazı şeylerin güzel, bazı şeylerin de güzel olmadığı konusunda ortak bir hissimizin olduğuna inanıyorum.”
Black Country, New Road ile YouTube Kültürü Üstüne
“Kirin J Callinan’ın bir klibi vardı, gökyüzünde bir adam bağırıyordu. ‘Big Enough’ sanırım. İşte benim için YouTube’da müziğin altın çağı o dönemdi. Sanırım 2017 falandı, yani uzun format içeriğin -eğer üç dört dakikayı uzun format sayarsan- son demlerini yaşadığımız zamanlar. O klibi bayılarak izlemiştim, aşırı komikti. O zamanlar arkadaşlarımızla takılır, bira eşliğinde YouTube’da müzik videoları izlerdik. Artık o kültür pek kalmadı gibi.”
Blaine L. Reininger ile Yapay Zekâ Üstüne
“Bence yapay zekâ bize güç bahşedecek. Sanatı tehdit ettiğini düşünenlerden değilim. Bence bu teknoloji son derece özgürleştirici. Gerçekten kullanmayı öğrenince zihinlerimizi, hayal gücümüzü öyle yerlere götürecek ki… Daha önce hiç gitmediğimiz yerlere. Eğer bir gün yapay zekâ kendi başına müzik yapmaya, sanat üretmeye başlarsa, ne güzel! Ortaya tamamen yeni bir şey çıkacak demektir. Dediğim gibi, bazen yapay zekânın oluşturduğu görseller sanki Ayahuasca tesirinde ortaya çıkmış, başka bir boyuttan kopup gelmiş gibi duruyor. Bu heyecan verici değil mi şimdi?”
Can Güngör ile Daha İyi Günler Üstüne
“Daha iyi günleri hak ediyoruz ya. Sadece onu söyleyebilirim. Bazen kendimizi sandığımız kadar az da değiliz. Onu düşünmek iyi geliyor. Gezi zamanında da böyle hissetmiştim. İnsan kendini küçük bir kalabalıkmış gibi zannediyor ama bir bakıyorsun, senin gibi milyonlar var. Onlar bizler meselesi de değil bu; ama bir şeylere itiraz etme kültürü olan, bir şeylerin daha iyi olması gerektiğini düşünen insanların sayısı hissettiğimiz kadar az değil. Bu dönemde yine onu görmüş olduk.”
Cardiacs ile Bir Pop Grubu Olmaları Üstüne
“Her türden müzik dinlerdik. Dolayısıyla ufak ufak poptan etkilendiğimiz oldu. Ben kendim büyük bir Prince hayranıydım. Tim’i O2’deki Prince konserine götürdüğümü hatırlıyorum, bayılmıştı. En mutlu anılarımdan biridir; kardeşimin Prince’i izleyip ona hayran oluşunu görmek… Katılıyorum, biz bir pop grubuyuz. Kesinlikle. En nefret ettiğimiz şey ise ‘prog’ olarak görülmek. (gülüşmeler) Daha berbat bir tür yok. Çok çirkin.”
Car Seat Headrest ile The Matrix Üstüne
“Geçenlerde The Matrix filmini yeniden izledim. İzledin mi bilmiyorum ama Keanu Reeves’in oynadığı 1999 yapımı bir film. İlk izleyişte tam anlamıyla kavramak kolay değil; ama 10’dan fazla kez izlemişimdir ve her izleyişte, hikâyenin ilerleyen kısımlarına gönderme yapan yeni detaylar keşfediyorum. Bu tarz şeyleri çok seviyorum. Tekrar tekrar izlemeyi gerektiren yapımlar benim için çok değerli.”
Cemiyette Pişiyorum ile Zamanı Değerlendirmek Üstüne
“Zamanımız azaldığı, yaşımız ilerlediği için artık bazı şeylerin daha fazla bilincindeyiz. Yapılacak çok şey var; şarkı olsun, başka şeyler olsun… Sınırsız zamanımız yok. O yüzden bir şeyleri sallama lüksümüz de yok artık. Yaş ilerleyince normal bir şekilde uyuyup sakatlanmış olarak uyanabiliyorsun. Böyle şeyler olabiliyor. Bu saatten sonra ne yaparsak, ne başarırsak bizim için kârdır.”
Cooling Prongs ile Çılgın Bir Anı Üstüne
“Kayıtlar alırken duraklarımdan biri, bir Popeyes’in hemen yanıydı ve o kirli, yağlı, baharatlı patateslerin kokusu, bir an vanın içinde pişirdiğim mercimeklerden çok daha cazip geldi. Mikrofonları kayıtta bırakıp içeri girdim. Sıradayken önümdeki kişi ansızın silah çekti. Tezgâha değil, önündeki kişiye doğrultmuştu! İkisi dışarı koştu ve çatışma orada devam etti, parçadaki silah sesleri de tam olarak o andan geliyor. Bizse mekanın diğer müşterileri olarak buna nasıl karşılık vereceğimizi bilemedik sanırım, herkes yemeklerini alıp işine baktı. Vana geri döndüğümde o iki kişiyi de, o silahı da bir daha görmedim.”
Çağrı Sinci ile Boks Üstüne
“Boks yapıyorum. Geçtiğimiz 6-7 aydır bana en iyi gelen şey o boks idmanları. İnanılmaz. Bildiğim her şeyi unuttum. Bir ameliyat geçirdim kasım ayında, o zamandan beri idmanları yapamaz oldum. Resmen tekrar psikolojim bozuldu. Yoksa ben yapı itibariyle çok karamsar olabilen birisiyim, hayatımın da her noktasına sirayet eder bu karamsarlık. Fakat bu herhalde spor yapmamaktanmış. Bu işin çözümünü fiziksel aktivitede bulduğuma inanamıyorum. Ne kadar basitmiş.”
DITZ ile Rahatlamak Üstüne
“Sauna ve spa mükemmel geliyor. Dün saunaya gittik, inanılmazdı. Sonrasında da bolca içki içtik. Genelde önce içiyoruz, içtiğimiz için kendimizi kötü hissedince de spa’ya gidiyoruz. Almanya’daki spa ve saunalar gerçekten harika.”
Ezra Collective ile Hatalar Üstüne
“Dikkatli dinlersen tüm Ezra Collective albümlerinde hatalar olduğunu farkedeceksin. Ama ben onları hata olarak görmüyorum. Çünkü stüdyodaki ana hedefimiz dürüst olmak. Dürüstlük mükemmel olmakla değil, kusurları kucaklamakla gelen bir şey. Planladığımız gibi gitmeyen çok an var ama o an gerçek olan, doğru olandır.”
Fat Dog ile Bir Rüya Üstüne
“Ormanda (Fat White Family’den) Lias (Saoudi) ile yürüyordum. Birdenbire ‘Bu, ailemin eskiden oynadığı bir oyundu,’ dedi ve bana taş atmaya başladı. Ben taşlardan kaçmaya çalışırken, ‘Kaçmasana korkak! Bana taş atmaya başla!’ diye bağırıyordu. Sonra ona bu rüyayı sordum, belki bir anlam çıkarır diye düşündüm. Sadece, ‘Anlıyorum ama söyleyemem, kendin çözmen lazım,’ dedi.”
Fennesz ile Melodiler Üstüne
“Ara sıra rüyamda bir şarkıyı ya da melodiyi görüyorum. Bunların yüzde 80’ini unutup yüzde 20’sini hatırlıyorum. Bu bazen bir akor progresyonu oluyor, bazen bir melodi… Böyle işliyor. Örneğin erken dönem albümlerimden biri olan Endless Summer’a adını veren şarkının yarısını bir rüyada görmüştüm. Uyanınca birazını hatırlayıp onun üstünde çalışmıştım; ama asıl çıkış noktası bir rüyaydı.”
heavenphetamine ile Karanlık ve Aydınlık Üstüne
“Her şeyin iki yüzü var. Kötü ve iyi, karanlık ve aydınlık. Hepsi müziğimizin içinde. Eğer bir şey güzel görünüyorsa, içinde biraz çirkinlik de barındırmalı, barındırmak zorunda. Bir şey sadece ve sadece güzelse, bana göre sahtedir de.”
Jamie Stewart (Xiu Xiu) ile David Lynch Üstüne
“Sanatsal olarak tıkandığımda, çıkış yolu bulamayınca (David Lynch’in) düşünceleri beni hep tekrar yola sokar. Angela’yla birlikte bu projeye başlamadan önce yeniden dünyasına dalmak için kitabı ikimiz de okuduk. O yüzden aslında soracağım pek çok şeyi zaten cevaplamış hissediyorum… (…) Sanırım ona “Yediğin en iyi karpuzu nerede yedin?” diye sorardım.”
Kara Delik ile Görmek Üstüne
“Fark ettik ki şarkı sözlerimde sürekli ‘göz’ kelimesi geçiyor. Andi de bunu çok komik buluyor. Söz yazarken hep doğaçlama yapıyorum ve gizemli bir şekilde sürekli ‘göz’ kelimesini kullanıyorum. Bu kelime kafama takılmış herhalde. Hep bir şeyleri görmek ya da görememekle veya sadece gözlerle ilgili bir tema oluyor.”
Liturgy ile Yaratıcı Pratik Üstüne
“Eskiden albümlerim bittiğinde çok üzülürdüm; kötü sonuçlandıklarını, başarısız olduklarını düşünürdüm. Bu büyük bir problemdi. Çıkış takvimlerini değiştirirdim, miksleri düzenlemeye çalışırdım çünkü albümün “olması gereken şey” olamadığını hissederdim. Bir süre sonra ortada aslında iki ayrı şey olduğunu fark ediyorsun. İlahi alan ve dünyevi alan gibi… O Bir’i tam olarak aktaramazsın, yakalayamazsın. Ona göre düşünebilirsin, ama Bir hep orada kalır. Sen sadece daha yüksek bir şeye işaret eden somut eserleri kristalize edebilirsin.”
Little Annie ile Karanlık Zamanlar Üstüne
“Sanki şeytanın devri gelmiş gibi bir ‘toplumsal karanlık gece’den geçiyoruz. İnsanı hem umutsuzlukla hem de gürültüyle yıpratmak için tasarlanmış bir çağdayız. Ama ben iyiliğe inanıyorum. Yaralı ama kırılmamış insanlığımızın iyiliği bence hâlâ çoğunluğun kalbinde gizli. Biz çok güçlü, dayanıklı ve sevgi dolu yaratıklarız. Ayrılık bir yanılsama. Hepimiz biriz. Ortada tek bir sevgi var.”
Maddie Ashman ile Teknoloji Üstüne
“Teknolojiden ilham aldığımı düşünüyorum ama aynı zamanda teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ve o kadar her şey mümkünmüş gibi hissettiriyor ki, bunu daha doğal ve organik bir şeyle birleştirmeyi tercih ediyorum. Bazen her şeyi bir kenara bırakıp sadece şarkı söylemek ya da gitar çalmak bile beni çok heyecanlandırabiliyor. Öte yandan daha yayınlanmamış bir sürü parçam var; hepsi sesin farklı perde aralığında hareket eden parçalar ve bunlarda bolca kodlama var, bir sürü teknoloji kullanıyorum.”
Matmos ile Faşizm Üstüne
“‘Faşizme ölüm’ dediğimde kastettiğim şey bir fikrim ölümü. Şu anda Amerika’da çaresiz hisseden pek çok insanın zihninde bir fantezi var: Trump’ın kalp krizi geçirmesini ya da felç olmasını, ölüp gitmesini istiyorlar. Çünkü onların gözünde Trump gittiği an her şey çözülecek. Oysa ben böyle olacağını hiç sanmıyorum. Sorun sadece tek bir adamdan ibaret değil. Asıl mesele, onu desteklemekte hiçbir beis görmeyen insanlar. ‘Göçmenleri sınır dışı edin!’ pankartı taşıyan insanlar.”
Panda Bear ile Birçok Enstrüman Çalmak Üstüne
“Ben kendimi daha çok her şeyi azar azar bilip hiçbirinden uzmanlaşamayan biri gibi görüyorum. Evet, birçok şey yapıyorum ama hiçbirinde çok iyiyim diyemem. Hepsi ortalama düzeyde kalıyor. Bunun biraz da Animal Collective’le uzun süre çalışmamdan kaynaklandığını düşünüyorum. Başlarda hep Dave’in şarkılarını desteklemeye çalışıyordum, şimdiyse Josh’un şarkılarını…”
Sextile ile Berlin Üstüne
“Eskiden New York’ta yaşıyorduk, Berlin’de de biraz o New York havası var. Ama Berlin’in başka bir… Nasıl desem, biraz daha ‘kaypak’ bir havası var. Bazen hoşuna gidebiliyor o hava, ama bazen de biraz uzaklaşmak istiyorsun. İşte o uzaklaşabilme özgürlüğü bizim fazlasıyla ihtiyaç duyduğumuz bir şey.”
Sharon Van Etten ile Bağlar Üstüne
“Grupça sürekli birlikte seyahat ediyoruz, yollarda geçen hayatımızın iniş çıkışlarını birlikte yaşıyor ve zamanla bir aileye dönüşüyoruz. Kardeşlik ilişkilerine benzeyen bağlar kuruyoruz. Aramızdaki kimya ve bağlar giderek derinleşiyor. Turne boyunca gerçek ailelerimizi geride bırakırken sağlamlaştırdığımız bu bağlar, dengede kalmamıza yardımcı oluyor. Gerçekten hem yoğun hem de çok güzel bir dinamik…”
SKIZ ile MF DOOM Üstüne
“(MF DOOM) öteki dünyaların, paralel evrenlerin varlığına inanıyordu. Ve bence bu bilgiler yavaş yavaş yeniden gündemimize geliyor. İnsanlık bu bilgilere sahipti, ama unuttu. Nereden geldiğimizi unuttuk, gerçekte ne olduğumuzu unuttuk. Günümüzdeyse tüm bunlar yeniden hatırlanıyor. İnsanlar artık gerçek güçlerinin farkına varmaya başlıyor. Büyük bir değişim yaşanıyor. Dünyadaki tüm bu hükümetler bir bir çöküyor. Her ne kadar sağcı akımlar yükseliyor gibi görünse de bu aslında insanlığı uzun süredir baskılayan negatif enerjinin son çırpınışları.”
SPELLLING ile Boğa Burcu Üstüne
“Boğaları çok seviyorum. Bence gerçekten güvenilir ve iyi insanlarız. Öte yandan iş turnelere gelince, bu sektör için pek de ideal bir burç değiliz gibi gelmiştir hep bana. Şimdilerde o düşünceden çıktım biraz. Turne hayatında bana iyi gelen, ayaklarımı yere sağlam basmama yardımcı bir şeyler bulmayı başardım. Sanırım Boğalar olarak dünyayı daha duyusal bir şekilde algılamaya yatkınız. Bu durum da iyi sanat üretmeye, güzel şarkı söylemeye falan yansıyor olabilir.”
Squid ile Mizah Üstüne
“Bence şarkı sözlerimizdeki oyunbazlık ve kara mizah, bizim için ister istemez ortaya çıkıyor çünkü bütün süreci yaşayan biziz. Bu durum dinleyici için o kadar bariz olmayabilir, son ürünü sadece karanlık sözlere eşlik eden eğlenceli müzikler olarak görebilirler. Ama bizim için işin içinde hep bir mizah var, çünkü yapım aşamasında çok eğlendik ve sürekli şakalaşıyorduk.”
Tashi Dorji ile Kapitalizm Üstüne
Kapitalizmin enkazı üzerinde dans etme fikri oldukça motive edici ve ilham verici. Söz konusu çöküş her geçen yıl daha da kaçınılmaz hale geliyor. Umutluyum ve direniş de her zamankinden daha net ifadelerle gerçekleşiyor. Dünyayı mülksüzleştireceğiz ve ‘ateş nerede yanıyorsa orada olacağız’.
These New Puritans ile İşlerin Gidişatı Üstüne
“Açıkçası işlerin gidişatı bana çok korkutucu geliyor. Yaşananlara karşı koymalı, insan olmanın değerli yanlarını korumaya çalışmalıyız. Öte yandan işin komik yanı şu ki bu şarkıyı yaklaşık dört yıl önce yazmıştık, yani yapay zekânın bu kadar patlamasından önce… Şimdi geriye dönüp bakınca sanki o dönem farkında olmadan bugünü yazmışız gibi geliyor. Sanki makinelerle birlikte biz de yavaş yavaş işlevsizleşiyoruz. Bir bakıma onlarla bir bütün haline geliyoruz. “
Thou ile Çizgi Romanlar Üstüne
“Şu sıralar derinlemesine Thomas Ligotti evrenine gömülmüş durumdayım. Yazdıklarını çok seviyorum. Hikâyeleri H.P. Lovecraft tarzında, adı konmamış korkular üzerine kurulu; ama ortada canavarlar yerine varoluşsal dehşet var. Harika, bayağı nihilist bir havası var. Ligotti’nin işlerine bayılıyorum. Bir süredir o masadayım.”
Weval ile Dans Üstüne
“Fark ettik ki hep dans etmekle etmemek arasında bir yerdeymişiz. Daima sadece hislerimizin peşinden gittik. Bence müzik yaparken en önemli şey de bu; sezgini ve duygularını takip etmek. Ancak bir noktada fark ettik ki o ‘his’ dediğimiz şey de aslında bir çeşit konfor alanıymış; yani duygunun bir ucuna daha cesurca gidip o uçlarda yaşamak konusunda kendimize pek güvenmiyormuşuz.”
William Basinski ile Gençlik Yılları Üstüne
“O zamanlar sefil ve mutsuzdum. Yıllarca kimse yaptığım işin kıymetini anlamadı. Bir plak şirketiyle anlaşma imzalamak istiyordum. İşlerim yayınlansın istiyordum ama kimse ilgilenmiyordu. Sanırım o dönemde plak şirketlerine gönderdiğim parçalardan bir tanesinin bandı eksikti; yani parça bitmemiş hâldeydi. Gittim, bodrumda çamaşır makinesinin yanındaki karton kutuda onu aradım falan…”



