Baxter Dury: “Romantik Bir Şaka”

Baxter Dury dokuzuncu albümü Allbarone‘yi 12 Eylül’de bizlerle paylaşacak. Dury’nin en pop dönemi olarak tasvir edilen ve iki teklisi önden paylaşılan çalışmayı konuşmak için kendisiyle Zoom’da buluştuk. Ne yazık ki halihazırda bol olmayan vaktimizin yarısı, zayıf bir internet bağlantısı yüzünden “Sesim geliyor mu?”larla geçti. Yine de ortaya aşağıda okuyacağınız kısa sohbet çıktı.

Eylülde yayınlanacak yeni albümün Allbarone’yi merakla bekliyorum. Okuyucularımız için bu ismin ne anlama geldiğini biraz açar mısın?

Baxter Dury: Tabii. Aslında bu isim, İngiltere’de yaygın olan “All Bar One” adlı bir bar zincirinin isminin biraz değiştirilmiş bir versiyonu. O isim çok şirin dursa da gerçekte biraz yıpranmış, gitmesi çok da keyifli olmayan bir yeri temsil ediyor. “Allbarone” ise fonetik olarak sanki daha lüks, daha şekil, daha ciddi bir şeymiş gibi duruyor. Yani zincirin ismini daha “soylu” hâle getiren romantik bir şaka diyebiliriz. Anlatabiliyor muyum? Daha havalı bir şeymiş gibi gösteriyor yani.

Albümde yapımcı Paul Epworth ile çalıştın. İkiniz de ne istediğini çok iyi bilen, dediğim dedik ve güçlü karakterler gibi duruyorsunuz. Yaratım sürecinde herhangi bir anlaşmazlık ya da çatışma yaşandı mı?

Hayır, hiç yaşanmadı. Bu süreç biraz onun kurallarına göre işledi çünkü stüdyosu çok büyük, kendisi de pop dünyasında öyle bir başarıya ulaşmış durumda ki, kendisinden doğal olarak sürece yön verme ayrıcalığı oluşuyor. Bu da benim açımdan sorun olmadı açıkçası. Biraz geriye çekilip süreci başka birinin yönlendirmesine izin verdim. Her şeyi kontrol etmeyi bırakmak da yaratıcı sürecin bir parçasıydı. Zaten her şeyi kontrol etmeyi bıraktığında farklı bir şey yapma özgürlüğü kazanıyorsun. Aksi takdirde kendi numaralarını tekrar edip duruyorsun. Paul’ün yönlendirmelerine açık olmak bana oldukça taze ve yenilikçi bir şeyler kattı. Zaten kendisi de oldukça inatçıdır.

Yani genel anlamda onun vizyonunu mu takip ettin?

Yok, tamamen onun vizyonu diyemem. Ortak bir vizyon üzerinde konuştuk. Paul, eski usul bir yapımcı; seni memnun etmek ister ama bunu da sürece bizzat dahil olarak yapar. Yani benim gitmek istediğim yeri anlamaya çalışır, sonra da o yere dair kendi yorumunu sunar. Ama neticede süreç oldukça ortaklaşa ilerledi.

Albümün yapım sürecini düşündüğünde, ortaya çıkarması en kolay ve en zor olmuş iki parçayı seçsen bunlar hangileri olurdu?

Bence bir albümde ilk ortaya çıkan parça her zaman en önemlisidir. Çünkü sürecin nasıl seyredeceğini ve albümdeki standartları belirler. Birbirinin üretim üslubunu çözmeni sağlar, bu ortaklığın işleyip işlemeyeceğini de o parça gösterir. Bizim için bu şarkı “Allbarone”du. Öncesinde bir şeyler arıyorduk, o şarkı bize bu ortaklığın yürüyeceğini gösterdi. Eksantriklik seviyesi de tam olması gereken yerdeydi. Hem benim işim gibi duyuluyordu hem de yeni ve heyecan vericiydi. Neyse, diyeceğim o ki genellikle ilk adım kolay gelir insana; zaten içeride seni bekleyen, dışarı çıkması gereken bir şeydir. Son şarkı ise her zaman daha zor olur. İşte orada perspektifini yönetmen gerekir. Benim için şarkı yazımında en zorlayıcı nokta da bu. Neyse ki Paul’ün deneyimi tam olarak o noktada devreye giriyor. Çok tecrübeli biri ve kolay kolay paniklemiyor.

Bu albümde yeniden JGrrey ile birkaç parçada birlikte çalıştınız. Onun sesinin senin müziğinle çok iyi örtüştüğünü düşünüyorum. İkinizin tam teşekküllü ortak bir proje yapma fikri hiç gündeme geldi mi? Açıkçası sizi Lovage tarzı bir projede hayal edebiliyorum.

O bahsettiğin grubu tanımıyorum ama… Nasıldır bu işler biliyorsun, herkesin kendi planları, düzeni var. JGgrey de kendi kariyerini sürdürüyor. Bazen varolan güzel bir dinamiği fazla zorlamak, üzerine gitmek iyi olmayabilir. Şu anki dinamiğimiz de gayet iyi işliyor. Bir şeyi fazla fazla yaparsan büyüsünü yok ettirebilirsin. Ne demek istediğimi anlıyorsun, değil mi? Şu anki düzenimiz tıkırında gidiyor. O yüzden daha fazlasını şu aşamada düşünmüyorum.

“Allbarone” şarkısında başka bir şehre yaptığın yolculuktan, pek de iyi gitmemiş bir romantik buluşmadan söz ediyorsun. Gittiğinde seni derinden etkileyen, sende iz bırakmış yolculuklar ve mekanlardan örnek verebilir misin?

Aslında şarkıda bahsettiğim yer biraz… Mutsuz ve acınası bir durumu tasvir ediyor diyelim. (gülüşmeler) Gerçekten de çok iyi gitmemiş bir randevuydu. Yağmur altında dışarıda tek başıma oturmak zorunda kalmıştım. Yani anlattığım hikâye büyük ölçüde doğru, sadece biraz daha üstü kapalı anlattım. O randevuda kiminle olduğumu söyleyemem tabii. Bazı yerler yaşadığın anlara göre şekillenir, olumlu ya da olumsuz anılarla lekelenir. O bahsettiğim yer zaten başlı başına hoş bir yer değildi, ama yaşadığım olay durumu daha da kötüleştirdi. Ama tabii ki beni gerçekten etkilemiş, çok sevdiğim yerler de oldu.

Diyelim ki bundan 100 yıl sonra müzisyenlerin anısını onore eden bir tema parkındayız. Her sanatçı veya grubun kendine ait bir anıt taşı var, üstünde de şarkı sözlerinden biri yazıyor. Senin anıt taşında hangi şarkı sözün yazsın isterdin?

Belki “The Night Chancers” parçamdan şu söz: ü “You left me with the crumbs of my spare thoughts / You left me with the noise of the night chancers.” (“Bana düşüncelerimin kırıntılarını bıraktın / Gece serserilerinin gürültüsünü bıraktın.”)

Dury’nin Bandcamp profiline şuradan göz atabilirsiniz.