Julia Kent – Temporal (2019)

Son bir kaç senedir çelloyu yeniden tanımlayan ve farklı müzikler ile bir araya getirerek yeni renkler katan müzisyenler ile insanın müzikle olan ilişkisi daha da alevlendi.

Yeni akım çellistlerden en dikkat çeken gruplardan biri Rasputina’ydı. 3 başarılı çellistin gothic punk müziği çelloları ile alevlendirdiği bu grup bir çok müzisyene yeni kapılar açtı.

Rasputina triosunun orjinal üçlüsünden Kanadalı müzisyen Julia Kent yeni albümü Temporal ile çellosuyla bu kez insan vücuduna ve zihnine yepyeni bir kapı açıyor.   Albümün dokusu esrarengiz  tınılar, çellonun insan sesini andıran büyüleyici sesi ve elektronik distortionlar ile bütünlüğe ulaşmış ve teması olan bir balerinin dans ederkenki kırılganlığı ve zarifliğini, kimi zaman çaresizliğini, kimi zaman endişelerini ama her parçada kareografilerini anlatıyor.

Özellikle ambient ve enstrümental müzikleri sevenler için rüya gibi bir albüm olan Temporal, tiyatro oyunlarından dans salonlarına, değişik kareografiler ile bütünleşebilecek ve her hikayeye “an müziği” olarak eşlik edebilecek melodilerle dolu.

Bir önceki albümü Asperities gibi Temporal’de de Kent elektronik müzik tınılarını çellosu ile harmanlayarak ortaya eşsiz bir yapıt çıkartmış. Açılış parçası olan “Last Hour Story” 12 dakikalık oldukça iddalı bir giriş parçası olmuş, çelloyu hem melodiyi tanımlayan hem de dengeyi sağlayan bir üslup ile kullanan Kent, istikrarlı ritmler ile hipnotik bir parça ortaya çıkartmış.

Floating City” parçasında özellikle synthesizer ve çello birbirleriyle uyum içerisinde bir melodi ortaya çıkartmışlar, benim albümdeki favori parçamda bu oldu. Kapanış parçası “Crepuscolo” ise piyano, çello ve elektronik tonların birbirlerini çarpıttığı ve insanın içerisinde huzursuzluk uyandıran bir yapıt olmuş.

Bu albümdeki her bir şarkının  nerelerde karşımıza çıkıp biz farkına varmadan hangi sahneler ile bütünleşeceğini merak ile bekliyorum!