Mini Söyleşi: Umut Çetin

Solo serüveninin kapılarını geçtiğimiz yıllarda yayınladığı teklilerle aralayan Umut Çetin, ilk EP çalışması Yangın ile karşımızda. Bu yepyeni dört şarkının hikâyesini ve müzikal yolculuğunu Çetin’den dinledik.

İlk EP’n Yangın’la karşımızdasın. Nasıl ortaya çıktı albüm, hikâyesi nedir? “Seyrek/Cosi” ve “Verirdim Kalbimi Sana” teklilerini ne şekilde tamamlıyor bu dört şarkı?

Yangın EP ve daha önce yayınladığım iki single 2015-2018 yılları arasında yazdığım şarkılardan oluşuyor. Hepsi, o dönem oluşturmaya başladığım müzikal dünyanın bir ürünü. Hem anlatı tarzı hem de ses dünyası olarak aynı yerden geliyorlar. Sadece kayıtları farklı zamanlarda gerçekleşti. Yangın EP’nin kayıtlarına 2020 yazında Berkant Kılıçkap’la birlikte başlamış ve neredeyse bitirmiştik. Geçen senenin sonuna doğru şarkıları tamamlayıp yayınlama kararı aldım. Benim için eski bir hikaye olduğundan biraz zorlandım bu süreçte ve yayınlamak konusunda kararsızlık yaşadım. Ama mix süreci sonunda ortaya çıkan müzikal dünya içime sindi ve tekrar heyecanlandırdı beni. Ayrıca dinleyen insanlar için yeni bir hikaye olabiliyor ve güncel hislerine eşlik edebiliyor.

Çıkış noktasıyla kişisel, varış noktasıyla kolektif bir singer/songwriter çalışması diyebiliriz bu seçkiye sanırım. Nilipek, İdil Meşe, Yasemin Özler, Güneş Özgeç ve Velican Sagun’un katkılarıyla ortaya çıkmış. Minimal denebilecek dingin bir sesler dünyasında bu ortaklıklar dizisi nasıl gelişti, kendini albüme ve o dinginliğe nasıl entegre etti?

Evet, sözler açısından fazlasıyla kişisel bir albüm. Müzik kısmında da “Sen de Olsan” dışındaki şarkılarda tüm enstrümanları ben çaldım. EP’ye vokaliyle veya enstrümanıyla katılan arkadaşlarım şarkılarımdaki dingin hali seven, onunla iletişime geçmekten keyif alan insanlar oldu. Böylece kendi nüanslarını kattılar işin içine.

Pastoral demek istediğim organik bir dokusu var albümün. Bu sound’u oluştururken ilham kaynakların kimler, neler oldu?

Sound olarak ilk yola çıkış noktamda Leonard Cohen’in ilk albümü Songs of Leonard Cohen ve Brezilyalı gitarist Baden Powell’ın toplama bir albümünden aldığım ilham vardı. Biraz da Fikret Kızılok’tan esinlenmiştim. Çabasız, doğal ve duru tınlayacak bir müzik hayal ediyordum. Kendimce otantik olduğunu düşündüğüm bir dünya yarattıktan sonra da şarkılarımı başka müziklerle kıyaslamadım. Ancak müzikleri dinlettiğim müzisyen arkadaşlarımdan aldığım geri dönüşler küçük ya da büyük pek çok şey değiştirdi.  

EP, albüm, tekli ekseninde ilerleyen müzik yayıncılığında nasıl yol almayı planlıyorsun bundan sonrasında? Yangın’ı sadece EP değil uzunçalar olarak da tanımlamışsın, yarım saati aşan “alışılageldik” bir uzunçalar da kaydetme planın var mı?

Uzunçaları EP’ye ikame türkçe sözcük ararken kullandım ancak “alışılageldik” albümlere de uzunçalar dendiği için bu terimi kullanmak pek doğru olmadı. Bundan sonra paylaşacağım müziklerin hangi formatta yayınlanacağını biraz müziklerin içeriği biraz da benim o dönemki beklentilerim belirleyecek sanırım ancak yakın vadede uzun bir şarkı albümü yapacağımı sanmıyorum. Son zamanlarda yaptığım bazı şarkıları tamamlayıp single veya EP olarak yayınlamaya devam edebilirim.