Lyra Pramuk – Fountain

İnsan sesi bir başına müziği nasıl şekillendirebilir? Björk 2004 tarihli albümü Medulla‘nın yapımında bu sorudan yola çıkarak neredeyse tamamen insan seslerinden mürekkep bir seçki yaratmıştı. Bol konuklu, göz ardı edilecek kadar az enstrüman içeren büyüleyici bir çalışmaydı. Lyra Pramuk ise bu soruyu kendi yaklaşımıyla ele alıyor ve ilk albümü Fountain‘da baştan sona kendine ait, yeniden kurgulanmış ses kayıtlarına ve bu kayıtlardan türetilen elektronik dokulara yer veriyor.

Öz geçmişinde klasik müzik eğitimi de yer alan Pramuk, zamanla elektronik müzik üstüne çalışmış, yapımcılıkla uğraşmış, sesleri algılayış biçimimize kafa yorarak yolun daha ötesine göz dikmiş. İnsanlık ile teknoloji arasında o ince çizgiye yoğunlaşmayı, dokunsak kırılabilecek o bariyeri narince yeniden yaratmayı hedeflemiş. Sesini denek olarak belirleyip dijital ortamda kendi araştırma laboratuvarını kurmuş, başlamış çalışmalarına. Albümdeki elektronik sesleri dahi büyük ölçüde bu ortamda, deneğini mutasyonlardan geçirerek elde etmiş. Anlam ötesi, cinsiyet ötesi, dil ötesi, hatta müzik veya yaşam ötesi denilebilecek bu sesler böyle mecazi bir genetik mühendisliğinin ürünü. Bütün bu deneyin ilk aşaması sona erdiğinde ortaya çıkan ürüne ise Pramuk’un kavalı ve ikiz kardeşi Ben’in miks dokunuşları eklenmiş, Fountain nihai haline kavuşmuş.

Pramuk’un Bandcamp sayfasındaki ibareye göre albümün tarzına yapıştırabileceğimiz en doğru, en dürüst etiket “fütürist folk” olur. Sahiden de onca kavramın ötesine rahatlıkla geçen bu albümün -en azından şu aşamada- aşamayacağı tek çizgi zamansızlık çizgisi, inkar edilemez biçimde geleceğe ait sesler bunlar. Unutmayalım, her gelecek gün nihayetinde geçmişe dönüşebilir. O vakitler geldiğinde Fountain‘ın mirasını bir daha gözden geçirmek gerek.