In Flames – I, The Mask (2019)

İsveçli melodik death metal grubu In Flames’in yeni albümü “I, the mask” bu ayın başında piyasaya çıktı. Albüm, grubun daha önce çıkardığı “Battles”(2016) ve “Siren Charms”(2014) kayıtlarından daha sert geçiyor. “Follow me” ve albümün son şarkısı olan “Stay with me” dışında düşük tempolu bir şarkı yok. Grup, davulda Tanner Wayne, bas gitarda ise iki yıldır gruba sahnede eşlik eden ABD’li bas gitarist Bryce Paul ile yoluna devam ediyor. Son albümlerine baktığımızda yine ön plana çıkmış bir enstrüman bulunmuyor.

In flames’de, grubun eski zamanlarına göre daha oturaklı bir müzikal altyapı üzerine binen Anders Friden in karakteristik çocuksu sesini ve artık iyice azalmış olan scream’lerini duyuyoruz. Davul ve gitarlar birbiriyle son derece uyumlu çalışıyor, moda olan aksak ritim olayına fazla girmiyorlar.

Son yıllarda birçok metal grubunun etkilendiği Orta doğu ezgilerinden In Flames de nasibini almış diyebilirim. “Deep Inside” parçası bunun bir örneği. Albüm öncesi single olarak çıkan “This is our house” ve yeni singlelar “Burn” ile “I The Mask” parçaları albümün ağır topları. Özellikle “Burn” 90’lı yıllardan bir esinti gibi, duygu yoğunluğu fazla olan bir parça.

“I the Mask” metal ve alternatif müzik sevenleri içine alıp kolay kolay bırakmayacak bir albüm olsa da, In Flames’in giderek sönen “death metal” ateşi, kül olmaya yüz tutmuş. Grup, bana göre içinde boş şarkısı olmayan “Sounds of a playground fading”(2011) albümü sonrasında farklı bir yola girdi. Yani artık İn Flames’ten “World of promises” “The quiet place” “Moonshield” gibi şarkılar beklemek biraz zor. Nostaljiden uzak durabilirsek eğer ben İn Flames’in iyi değişim geçiren gruplardan biri olduğunu düşünüyorum. (This is our) house şarkısı, albüm genelinde ki hızlı ve duygulu riffler, (ah o gitarlar davullar!) albümle aynı ismi taşıyan şarkıda solo bölümünden önce giren Limp bizkit havasında notlar, beni İn Flames’in gerçekten “Melodic death metal” yaptığı günlere götüremese de, çocukluğuma döndürmeyi becerdi. Albüm kapağı da zaten bunu kanıtlar nitelikteydi.

“Çocuk” teması, sesleri hatta koroları metal müzikte aşırı alışılmadık bir durum değil fakat son yıllarda bu tarz kullanımlar epey arttı. “Behemoth” yeni albümünün girişine bir çocuk korosu koydu, rahmetli grup “Lifelover” şarkı geçişlerinde çocuk diyalogları kullanırdı vs. Sinemada bu kullanıma korku/gerilim ve birtakım sanat filmlerinde rastlamak mümkün. Kurban artık çok klişe olarak kadın veya erkek değil en masum olan çoluğa çocuğa kadar iner. İn Flames bu tarz bir kullanım yaparak bana uzun zamandır taktığım maskemi çıkarttırdı ve içimde ki çocukla beni bir süre de olsa tekrardan baş başa bıraktı. İçeriden çıkan o ergenliğe yeni girmiş çocuk sorguluyor, isyan ediyor, ortalığı dağıtmak istiyor ve eğer burası başkalarının değil “(This is our) house” ise onların dünyasında kurban olmayacak, yaşamayı başaracak! Eski duygular uyandıran yeni İn Flames’e selam olsun!

Keyifli dinlemeler.