Mustafa Özkent – Funk Anatolian (2017)

Yerli müziğin en değerli ve bu değeri en bilinememiş üstatlarından Mustafa Özkent 1973 yılında, başlı başına bir yazı konusu olan Gençlik ile Elele adlı stüdyo albümünü kaydetmişti. Ancak bıraktığı mirası bu albüme indirgeme hatasına düşmeden evvel hikayenin hem öncesini hem de sonrasını hatırlamak lazım: Stüdyo müzisyeni, aranjör, virtüöz, yapımcı, kendi deyimiyle “müzik aşığı” Özkent; 50 küsur sene önce çeşitli gruplarda gitar çalarak, stüdyolarda vakit geçirerek, yerli sahneyi gizli bir kahraman misali inşa ederek başladı kariyerine; asla da durmadı. 1975’te Belçika‘ya, ardından Hollanda‘ya müzik okumak için gitti, edindiği fazladan tecrübeyle memleketine döndü. Belçika Orkestrası‘yla değişik şarkıları yorumladığı bir sürü albüm yayımladı, geçtiğimiz sene ise ülkemizdeki mirasını daha sağlam bir zemine oturtan İstanbul Babylon konserini verdi.

Günümüzde Mustafa Özkent adıyla özdeşleşen Gençlik ile Elele, yıllar geçtikçe dünya çapında bir yeraltı cevherine, namını duyan her plak koleksiyoncusunun iştahını açacak gerçek bir kült efsaneye dönüşecekti. İngiliz DJ Andy Votel, Özkent‘e “Anadolu pop’un Doktor Frankenstein’ı” lakabını taktıysa sebebi bu albümün içerdiği müzikal çeşitlilik ve vizyondu. Saykedelik sularda seyreden, bu topraklarda funk müziği tanımlayan, albüm kapağında yer alan maymunuyla iyice ikonikleşen bu şaheser, yayımlandıktan sonra uzun yıllar deyim yerindeyse bir sandıkta kilitli yaşadı. Güncel bir röportajdaki demecine bakılırsa Özkent bile bu albümün varlığını unutmuştu! En sonunda sırasıyla İngiliz ve Amerikan şirketlerinin ilgisini çekince albüm yurt dışında yeniden basıldı, yeni baskılar kapış kapış gitti. Zamanının en az 20 yıl ötesinde bir prodüksiyon ve müzikalite içeren, 10 enstrümantal şarkıdan mürekkep eser yeniden keşfedilince Özkent‘in de yeni besteler için stüdyoya girmesi kaçınılmaz hale gelmişti. İşte Gençlik ile Elele‘nin mirasını kaldığı yerden devam ettiren bu devam perdesi de Funk Anatolian adıyla piyasaya sürüldü geçtiğimiz günlerde.

Betül Dengili Atlı‘nın kapak tasarımı, önceki kapaktan farklı olduğu kadar ustanın şanına yaraşır, epik bir imaj yaratıyor. Gerçek bir ustadan yıllar sonra gelen yeni epik besteler, bu defa çok daha geniş bir ölçüde yankı yaratmaya hazır. Funk Anatolian, “Dünyanın her yerinde plaklarım satıyor, Türkiye hariç” diyen Özkent‘i ülkemizde hak ettiği saygınlığa sonunda kavuşturur mu bilinmez ama kendisini hiç olmadığı kadar ön plana çıkaracağına şüphem yok. Ha keza albümdeki şarkılar da oluşan beklentiyi başarıyla göğüslüyor. Önceki stüdyo kayıtlarından daha ağırbaşlı ama yine aynı canlılıkta seyreden, “Gündüz Gece”yi sample’layan “Çiğdem” ve adı üstünde “Misket” gibi sürprizlerin de yer aldığı bu yeni şaheser, bıkmadan usanmadan dinlenmek için ideal. Gençlik ile Elele ile art arda dinlenirse de tadına bir başka varılacağını düşünüyorum. Şimdiden hem yerli hem yabancı basında büyük ilgi gören Funk Anatolian yaşlandıkça gençleşecek, zamansız, nostaljik olduğu kadar ilerici bir albüm. Özkent’in yıllarını geçirdiği Belçika’da analog olarak kaydedilmiş, dolayısıyla plak koleksiyonlarına da fazlasıyla yakışacaktır. Gerisi evlere, akşamlara şenlik saykodelik bir müzik şöleni. 2017’nin de en önemli işlerinden biri.