hiçamahiç ile (H)içten Bir Söyleşi

Son güncelleme:

Emre, Görkem, Mutlu, Nazan ve Öykü’den oluşan shoegaze / emo beşlisi hiçamahiç ilk uzunçaları Düşünürüm‘ü dün (1 Mayıs) Mevzu Records etiketiyle yayımladı. Epeydir merakla beklediğimiz bu harika albümü sonunda dinleyebilmemizin şerefine kürsüyü grubun kendisine teslim ettik, onlar da sorularımızı uzun uzun ve samimiyetle yanıtladı.

Öncelikle sizi tanımayanlar için hiçamahiç kimdir, nedir, nasıl meydana gelmiştir?

Öykü: 2020 yazında Nazan’la beraber müzik yapmaya karar verip ufak tefek bir şeyler yapmaya çalışırken kazara, eklene eklene meydana gelmiş bir grup hiçamahiç. Çok bir iddiamız da yok bence, bayağı çiğ, primitif, beraber müzik yapmaya çalışan bir grup çalgıcı arkadaşız.

Görkem: hiçamahiç kalplerinde kaygısızca bir şeyler akıtan bir arkadaş grubudur.

Nazan: hiçamahiç şöyle meydana gelmiştir:

Bundan 3 sene önce pandemi dönemi bitiminde zor ve sıkıntılı günlerde gitar çalmaya çalışarak kafamı dağıttığım günlerden birinde “Son Veda” isimli şarkının ortaya çıktı ve peşinden gelen parçalarla Öykü’nün yaptığı parçaları birleştirip birlikte bir grup oluşturmaya karar verdik. Sonra davul, bas ve ikinci gitarla birlikte hiçamahiç oluşmuş oldu.

Mutlu: hiçamahiç ilk olarak Nazo’yla Öykğ’nün piyanolu, operalı, entelektüel ve oldukça sanatsal bir projesi olarak başladı. Sonra diğer çocuklarla baktık böyle olmaz; metal lazım, hardcore lazım, bağırmak çağırmak, türkü çığırmak lazım. “Biz saray eşrafı mıyız??” dedik ve projeye dahil olup oldukça köylü bir müziğe çevirdik durumları.

Emre: Cevaplarımı askerden ChatGPT yoluyla veriyorum. Herkese merhaba. hiçamahiç benim için uğruna savaşılması gereken bir yaşam stilidir. Bu yaşam stilini korumakla yükümlüyüz. Ben bir savaşçıyım ve bu uğurda ölürüm.

İlk olarak geçen sene “Kaybolacağız” ile karşımıza çıkmıştınız. O vakitten bu yana grubun yolculuğu nasıl ilerledi ve ilk albüm Düşünürüm nasıl bir süreçte ortaya çıktı, kimlerin emeği geçti, o süreci etraflıca konuşalım.

Öykü: Hemen hemen hiçbirimizin grupta çaldığı enstrümanlarla pek bir deneyimi olmadığı için biraz uzun ve birbirimizi boğazlamanın eşiğine geldiğimiz bir süreç geçirdik. Başta ben ve Nazan takılıyorduk, hatta ilk fikrimiz piyano – vokal takıldığımız bir şeyler yapmaktı. Sonra Nazan bir gün hiç gitar çalmayı bilmezken şu an “Son Veda” ismiyle albümde yer alan şarkının girişini eline gitar alıp kaydetmiş, bana yolladı. Oradan sonra hızlıca piyano miyano salıp gitar müziği muhabbetlerine kapıldık biz de işte. O sıralar ben gitarı elime yeni yeni almaya başlamıştım hala daha pek bir şey bilmiyorum, Nazan’ın da birileriyle / bir grupla beraber ilk defa aktif olarak müzik yapışıydı. Ful içgüdüsel, bayağı kayıp; ama bir yandan beraber müzik yapma fikrine oldukça yüksek bir ikili olduk sanırım.

O yüksek sarhoşluk gecelerinden bir tanesinde Bilal (Slave Training) basçı olarak girdi, kayıt süreçlerinin başlarında ayrıldı sonra. Coşkun’un (Slave Training) davul çaldığı bir prova aldık ama sonra devam etmedik beraber. Ondan sonra Mutlu dahil oldu davulcu olarak, yalnız henüz eline baget bile almış değildi grupta davul çalmaya (?) başladığında, “Öğrenirim öğrenirim.” diye diye girdi. İlk konserde kendi solosunda ne çaldığını unutup 8 kere falan bağırarak çalmayı denediği, bana dönüp “Neydi lan?” dediği an gibi birkaç s*çış anı hariç -hatta hariç de değil sanırım- öğrendi de hakikatten hızlıca. Bir ara Zafer (Asperger) dahil oldu ikinci gitar olarak falan, ama bu monke topluluğundan hızlıca elendi.

En sonunda Görkem ve Emre dahil oldu. Ama özellikle Emre ve Görkem’in dahil olduğu sürece kadarki demo kayıt denemelerimiz falan bir acayipti. Nazo dinliyor, Mutlu bilgisayar başında, aynı gitarı defalarca kaydetmeye çalıştığım saatler geçirdik beraber. Yani öyle çok da provalarda, beraber eş zamanlı çalarken şekillenmiş bir albüm değil. “Kaybolacağız” dahil hemen hemen bütün şarkılar ilk günden itibaren aynı anlarda, bütün süreçle beraber şekillendi, her şey iç içeydi ve bir yerinden eklenen çıkan herkes de bir şey kattı bence.

Görkem: Uzun ve yoğun bi süreçti, sonunda çok içten bir iş çıkardığımıza inanıyorum.

Nazan: Bu albümün kayıt sürecı yaklaşık 2 sene sürdü. Kayıtların tamamı evde alındı. İlk baştaki kadroda basın gruptan ayrılmasıyla Emre katılmış oldu, sonrasında gruba ikinci gitar olarak Görkem girdi ve şu anki kadro oluşmuş oldu. Grup harici katılımda bulunanlar: Zafer’in ”Uzun Yollar”ın sonuna yazdığı ve kaydını yaptığı gitar kısmı var. Verda’nın ”Durdurdum”un son bölümüne yazdığı keman ve Ongun’un ”Kaybolacağız”da yaptığı bı tremolo var.

Mutlu: Fena bir süreçti. Bu süreçte hem miks hem de davul öğrenmeye çalıştım, şu anda usta klasmanda bir mix engineer ve davulcuyum.

Emre: Adam bir süreçti.

Önceki soruyu albüm yazım sürecinden aklınızdan kalan üç spesifik anıyla desteklemenizi istesem?

Mutlu: Kayıt sürecinde Öykü hayatında ilk defa hamburger yedi, Bacaksız iki kere doğum yaptı, Emre kolunu kırdı.

Nazan: Albüm yazım sürecinden aklımda kalan anı direkt olarak ”Durdurdum”un ortaya çıkışı olabilir. Normalde çok samimi olmadığım insanlara bana karşı yaptıkları hata ya da kabalıklarda alttan alan,  yaptıkları kabalığı söylemeyen bir tiptim. Ama her şeyin bir limiti var sanırım. Tüm bu içine atmaların patlamasıyla, karşımdakine dümdüz gitmemle sonuçlanan bir kriz anı sonrasında kısa ve öz olarak üç kelimelik, iki akorluk bir şarkı doğdu.

Emre: Kaybolacağız.

Düşünürüm‘ün yapımı sürecinde en kolay ortaya çıkan ve sizi en çok zorlayan iki şarkı hangileriydi?

Öykü: Aslında birçok parça bayağı kolay şekillendi. Kompozisyonları da çok karmaşık olmadığı için herhalde. Bir yandan müzik yapma / dinleme biçimleri de birbirine yakın insanlarız gibi, bu da bir etken olmuştur. En zoru “Kaybolacağız” oldu ve sanırım herkes benimle hemfikirdir bu konuda. Bir türlü kimsenin algılayamadığı, saçma sapan, ne idüğü belirsiz bir şarkı. Akustik konserler hariç henüz hep beraber çalmayı bütün girişimlere rağmen beceremedik -provalar dahil.

Nazan: Albüm yapımında en kolay ortaya çıkan iki şarkı ”Uzun Yollar ve ”Durdurdum” diyebilirim, ama bizi en zorlayan şarkı kesinlikle ”Kaybolacağız”. Bu şarkıyı şu şekilde anlatabilirim:

“Kaybolacağız” Öykü’ye vahiy olarak gece uyurken indi. Öykü bir sabah uzuun uykusundan uyandı ve çalmaya başladı. Ve o gün bu gündür biz vahiy olarak gelen bu şarkıyı çözmeye çalışıyoruz. Şöyle ki nasıl oldu biz de bilemiyoruz, kayıt olarak bir şekilde bitti lakin canlı olarak şarkıyı hâlâ çözemediğimiz için çalamamaktayız. 🙂  Yani tamamen adı gibi ”Kaybolacağız.”

Görkem: Ne çok kolaydı ne çok zordu benim için, spesifik bir şarkı söyleyemeyeceğim.

Mutlu: Easy.

Emre: Olmadı.

“Kaybolacağız” Dogfenn’in remiksiyle yeni bir cisme bürünmüş albümde. Size ait bir çalışmanın bir başka sanatçının ellerinde yeni bir nefes aldığını görmek nasıl bir his?

Öykü: Remiksi ilk dinleyişim albümü de ilk defa baştan sona dinlerken oldu. İlk anlarda anlayamadım bizim albümden çaldığını. “Fena bir parçaymış,” “Yanlışlıkla başka bir şey mi açtım?” falan diye düşünürken fark ettim “Kaybolacağız” remiksi olduğunu. Bayağı iyi bir hismiş. Aynı maddenin başka ellerde birbirinden ne kadar farklı formlara girebildiğinin de bayağı iyi bir örneği.

Görkem: “Kaybolacağız”ın sismik vibe‘ı ile örtüşen ve kendi özgünlüğünü koruyan bir parça oldu, her açıdan memnuniyet ve keyif duyduğum bir iş.

Nazan: Dogfenn çalısmalarını cok beğendiğim bir kişi. “Kaybolacağız” remiksi bence şarkının orijinalindeki karanlık havayı çok iyi soyutluyor, fazlasıyla arıza bi remiks ve bu sefer gerçekten de kaybolmuş. Bu şarkıyı bayağı heyecanla bekliyordum. İşin adı remiks olunca kafanda birtakım şeyler canlanıyor öyle olur şöyle olur gibilerinden, ama Dogfenn o işin öyle olmadığını bayağı güzel şekilde gösterdi bize bence. Yani en azından benim için biraz sıra dışıydı ve bu şekilde olması işe büyük bir orijinallik katıyordu. Tam bir soyutlamaydı yaptığı ve bence çok başarılı, kendisini tebrik edip öpüyoruz.

Mutlu: Şüko adamdır.

Emre: Henüz dinleyemedim, dört gün sonra dinleyip yorum yapabilirim.

Albüme adını veren şarkının sonunda duyduğumuz sample nereden?

Ağır Roman.

Sıra eğlenceli bir oyunda: Kullandığınız streaming platformunun arama geçmişinde görünen son üç şarkıyı istiyorum herkesten.

Öykü: Gazapizm – “Unutulacak Dünler”, Malady – “Well Again”, 47soul – “Intro to Shamstep”

Görkem: Unwound- “Lucky Acid”, Fleshwater- “Linda Claire”, Knifehandchop- “Girlfriend”

Mutlu: Circa Survive.

Emre: Circa Survive.

Hepinizin eklektik bir müzik zevki olduğunun farkındayım; peki sizce hiçamahiç öngrup olarak en çok kiminle aynı akşamda konser vermek isterdi diye sorsam beşinizi birden birleştiren o isimler kimler olurdu?

Öykü: Unwound, Blonde Redhead, La Quiete, Denali falan olabilirdi herhalde.

Görkem: Ya Duman ya Unwound olurdu herhalde.

Mutlu: Duman.

Emre: Şebnem Ferah.

Yolun bundan sonraki aşamalarında grupça planlarınız var mı?

Yeni albüm, bol bol yeni şarkı, belki split?

Diyelim ki bundan 100 yıl sonrasında hiçamahiç anısına bir anıt taş dikilmiş, üstünde şimdiye dek karaladığınız şarkı sözlerinden hangisi yazardı?

Öykü: Öyle bir şey olacağını hiç sanmıyorum ya, olmasın da zaten. Atatürk müyüz, Apo falan mıyız biz?

Görkem: “İnsan her daim koca bir salak”

Nazan: hiçamahiç anıt taşında şunlar yazabilir:

”Biliyorum söylüyor rüzgar bize her şeyi

Biliyorum silecek yağmur izleri

Biliyorum duyuyor toprak adımlarımızı”

Mutlu: “Beni almaya gelmiş”

Emre: Öykü’ye katılıyorum.

hiçamahiç’in Bandcamp profiline şuradan göz atabilirsiniz.