Söyleşi: Frozen Clouds

Frozen Clouds hardcore/metalcore tarzındaki erken dönem kayıtlarının ardından 13 Ekim’de yayınladıkları albümleri Kalbime İnanıcam ile bambaşka seslere dümen kırdı. Biz de kendilerine ulaşıp kafamızdaki soruları ilettik.

Nasılsınız, keyifler nasıl şu günlerde?

Parham: Süperiz, 5 yıl aradan sonra albüm çıkardık. Lansman konserini de yaptık, işler yolunda.

Yeni albümünüz Kalbime İnanıcam neredeyse 2 ay önce yayımlandı. Konuşmak istediğim ilk konu da tarz olarak yaşadığınız dönüşüm. Sanatçılar önceki çalışmalarına kıyasla çok farklı bir iş ortaya koyduğunda genelde takipçilerden olumsuz dönüşler alma riskiyle karşılaşır. Ama sosyal medyadan gördüğüm kadarıyla sizde durum pek öyle olmadı, değil mi? Hiç “Bu ne ya, satmışsınız kendinizi” gibi dönüşlerle karşılaştınız mı?

Luca: Beklediğimizden daha az öyle yorumlarla karşılaştık. Genel olarak çok güzel yorumlar aldık ve hiç beklemediğimiz insanlar tarafından beğenildi. Şarkıların yapım sürecinin perde arkasını düşününce kimsenin hayal ettiği gibi değil zaten muhtemelen. O nedenle çok düşünmedik biz de bu konuyu açıkcası. Bu albümü yapmak spontane, eğlenceli ve öğretici bir süreç oldu diyebilirim.

Albümden devam etmeden önce şunu sorayım: Kalbime İnanıcam gibi bir işten yola çıktığımızda içinde sanatçıların önceki işlerine göre sert dönüşüm içeren en sevdiğiniz albümlerden bazıları neler müzik tarihinde?

Parham: Hundredth – Rare.

Ömer: Ocean Grove – Flip Phone Fantasy.

Arda ve Luca: Bring me the Horizon – Sempiternal.

Leon: Tyler, the Creator – Igor.

Genişçe bir konuk listesi var albümde, hem de farklı tarzlardan ve sahnelerden. Albümün ortaya çıkış hikâyesi de bu konukların içeriğe dahil oluşuyla paralel olsa gerek. Bu ortaklıklar birikimi nasıl başladı, nasıl gelişti albüm bitene kadar?

Leon: Emre Kaya diye bir arkadaşımız (Alt Cut’ın kurucusu) ben, Luca ve bir sürü müzisyen – ressamı İzmit’te bir evine takılmak ve üretmek için çağırmıştı. 20 gün civarı kaldık orada bayağı bir arkadaşımızla. Evde olanlar arasında Tan Babür, Akış Ka, Kunsf, Farabi ve Fosil’le şarkılar yaptık. Böylece collab albüm yapma fikri biraz kendiliğinden gelişti. İzmit’in dönüşünde diğer sevdiğimiz ve birlikte şarkı yapmak istediğimiz müzisyenleri studioya çağırdık.

Peki albümden yaratması en kolay ve en zor iki şarkıyı seçseniz bunlar hangileri olurdu?

En kolay: “Weak.”

En zor: “Bazen.”

Kalbime İnanıcam’ı şöyle bir soruyla toparlayıp kapatalım: Bu albümde bir grup ve ekip olarak ne şekilde öğrendiniz, geliştiniz? Yolculuğunuz kapsamında sizin için taşıdığı anlam nedir?

Ömer: Ne kadar değiştiğini çok içinde olduğumuz için göremiyoruz. İçimizden geleni yaptık her zamanki gibi. Arkaya dönüp baktığımızda yüzümüzü güldürsün yeter.

Sıra bir oyunda: Kullandığınız streaming platformunun arama geçmişinde görünen son üç şarkıyı istiyorum herkesten.

Luca: Rax – Bir kere, GFOTY – All the Small Things, Joeyy – Muskrat.

Ömer: Tom Raider – Theme, Saib – Bebop Lounge, Pala Oku – Avatar: The Legend Of Korra Ending Theme.

Arda: MUKKA – девочка с каре, FIDLAR – Sand on the Beach, Prentiss, lil aaron – seasons.

Parham: Standback – Çıkış Yok, Jean Dawson – Three Heads, Worst Party Ever – Worst Party Ever.

Leon: Gulch – Sin in my heart, Kali Malone – Spectacle of Ritual, Dale Cooper Quartet And The Dictaphones – Elle Agréable Rendez-Vous De Chasse.

Duyduğum kadarıyla sıradaki albümünüzü duymamıza da pek bir şey kalmamış. Ondan havadisler de isteyeyim, bir de genel şimdiki durumunuzdan ve planlarınızdan bahsedelim.

Arda: “Ne Dedi Zaman” şarkımız aslında bir sonraki albümde olacaktı ama önden koyduk bu albüme. Genel durumumuz şu an tekrar stüdyodayız ve yeni şarkılara, provalara başladık. Birkaç ay içinde single’lar veya albümü çıkarmaya çalışacağız.

Diyelim ki bundan 100 yıl sonrasında Frozen Clouds anısına bir anıt taş dikilmiş, üstünde şimdiye dek karaladığınız şarkı sözlerinden hangisi yazardı?

Luca: “These mountains vibrate hate, I feel the past reverberate.”

Leon: “Kırmızı Tuborg ve kır pidesi.”

Ömer: “I love your mom.”