Sinsi Hansard İş Başında

2006 tarihli Once adlı filmi izlediğinizde, kendinizi 40 yıllık Dublin’li gibi hissedersiniz ki, bunun nedeni aslında bir yere ait hissetmekten çok, müziğin kendisine ait hissetmektir. Glen Hansard ve Markéta Irglová, pek sınırlı imkanlarla çok kısa sürede çektikleri bu gerçek hayat hikayelerine dayanan modern müzikalde hislerimizle ve algılarımızla oynarlar; gerçeklik duyusu Hansard’ın ve Irglová’nın namelerinin sinsi katkılarıyla kaybolur ve kendimizi Dublin’in arka sokaklarında buluruz.

Elbette ki Glen Hansard gibi usta bir gitaristi, zarif bir söz yazarını ve iç parçalayıcı bir vokali anlatmaya, kendisinin en bilindik biyografik hususiyeti ile başlamak, her şeyden önce koskoca The Frames’in varlığına saygısızlık olur. 1990’da kurulduktan sonra ilk albümü Another Love Song’u 1991’de çıkaran The Frames, Glen Hansard’ın öncülüğünde İrlanda rock müziğinin başlıca temsilcilerinden biri olmayı başardı. Dublin’deki Grafton Street’te palazlanan grup, nice genç İrlandalı müzisyene ilham kaynağı oldu, onlara desteğini de asla esirgemedi.

Bob Dylan, Van Morrison ve Leonard Cohen’e olan hayranlıklarını sürekli tekrarlayan, konserlerinde bu isimlerin şarkılarına yer vermekten asla vazgeçmeyen Hansard’ın müzik -ve sinema- kariyerinin en önemli dönüm noktalarından biri, girişte de üstün körü bahsettiğimiz Marketa Irglová tanışmasıdır. İkili, geçtiğimiz altı senelik kısacık zamana, The Swell Season adı altında üç folk rock albümü sığdırmayı başarmıştır ki, bunlardan birisi, kendilerine Falling Slowly şarkısıyla Oscar heykelciği yolunu da açan Once adlı filmin müzikleridir(Diğerleri için; 2006 tarihli The Swell Season ve 2009 tarihli Strict Joy). The Frames’in eski basçısı John Carney’in yönetmenliğinde, Hansard Dublin sokaklarında çalar Irglová dinler; sonra ikisi çalar bizler dinleriz- bu filme bu ruhu ancak o sokakların derinliğini tecrübe etmiş John Carney verebilirdi.

Geçtiğimiz yazı Eddie Vedder’a turnesinde eşlik ederek geçiren Hansard, müzikle dolu yirmi küsur senenin ve sayısız sihirli gitar dokunuşunun ve yüreklerde derin boşluklar bırakan onca parçanın ardından, 42 yaşında, ilk solo albümünü çıkardı: Rhythm and Repose. Yapımcılığı, Antony and the Johnsons ve The National’la da çalışmışlığı bulunan Thomas Bartlett tarafından üstlenilen 11 şarkılık albümde (Deluxe Edition’da üç adet bonus şarkı bulunuyor), Bartlett’in tam yerinde orkestral dokunuşlarının izlerini sürmek mümkün. Melankolik açılış parçası You Will Become’la başlayan etki, bir başka İrlanda efsanesi Van Morrison izlerinin fazlaca görüldüğü High Hope’la sürüp gidiyor- ikilinin ortaklığı cuk oturuyor.

01. You Will Become
02. Maybe Not Tonight
03. Talking with the Wolves
04. High Hope
05. Bird of Sorrow
06. The Storm, It’s Coming
07. Love Don’t Leave Me Waiting
08. What Are We Gonna Do
09. Races
10. Philander
11. Song of Good Hope
Deluxe Edition’daki bonuslar:
12. Come Away to the Water
13. This Gift
14. Rare Bird

İrlanda’dan kopup New York’a yerleşen Hansard’ın tebdil-i mekanda bulduğu ferahlık, albümüne de tamamıyla yansıyor. Her ne kadar Talking With the Wolves ve Philander öne çıksa da ilk etapta, gizli kalmış, keşfedilmeyi bekleyen, dinlendikçe olgunlaşacak birçok şarkı var Hansard’ın Rhythm and Repose’unda. Aynı zamanda Hansard’ın sevgilisi olan Marketa Irglová’nın vokalleriyle You Will Become’ın içli ve karanlık açılışı, şarkılar ilerledikçe yerini bir miktar aydınlığa bırakıyor- Maybe Not Tonight’la düşen tempo, Talking with the Wolves’la yükseliyor; High Hope, albümün ana mesajlarını verme konusunda sorumluluk alıyor, Cat Stevens soslu Bird of Sorrow’la yeniden bir miktar düşsek de Philander’in hazırladığı kapanış, Song of Good Hope’un ağır yürüyüşü ile gerçekleşiyor: Watch the signs now, You’ll know what they mean, You’ll be fine now, Just stay close to me, And may good hope, walk with you through everything…

Birkaç gün önce albümün 10 numaralı parçası Philander için bir klip yayınlayan Glen Hansard, solo albümü Rhythm and Repose ile esasında doğru bildiği yoldan pek şaşmıyor; en sevdiği konular olan karşılıksız aşk, tekrarlanan hatalar ve sonsuz mutluluk arayışını -keder, öfke, kabullenme, öfke, keder- iç içe geçmişliğindeki şarkılarına döküyor. Hansard ya çok zeki ve sinsi bir adam ve hislerimizle oynamayı iyi biliyor ya da kusursuz yeteneklerle donanmış komple bir müzisyen. Sizleri bilemem ama ben ilk olasılığa inanmak istiyorum.

Emre Yürüktümen