Mitski’nin bol synth’li dönüşü: Laurel Hell

4 senelik aradan sonra Mitski albümüne kavuşmak beni mutlu etti ama bir yandan da hüzünlendirdi. Duygusal gelgitlerin ekstrem bir şekilde hissedildiği bu albümde Mitski kariyerindeki çalkantıları, müziği bırakması ve müzik endüstrisiyle yaşadığı sorunları sembolik bir şekilde ifade ediyor. Bildiğimiz gibi Mitski Be The Cowboy albümünden sonra müziği bıraktığını, müzik endüstrisinin içinde olmanın ona zarar verdiğini ve onu yorduğunu, artık sadece kendisi için müzik yapacağını açıklamış ve tüm sosyal medya hesaplarını kapatıp gözlerden uzaklaşmıştı.

Laurel Hell’i dinlerken kendimi bir boşlukta süzülüyormuş gibi hissediyorum. Alice’in içine düştüğü sonu bir türlü gelmeyen çukur gibi. Haykırıyorum ama duyduğum tek şey sesimin yankısı. Baştan sona bir başyapıt olan bu albüm bence Mitski’nin en iyi albümlerinden biri. Söz yazarlığı olsun prodüksiyon olsun her şey çok ustaca yapılmış, Mitski neden Mitski olduğunu kanıtlamış.

Valentine, Texas

Let’s step carefully into the dark

Once we’re in, I’ll remember my way around

Diyerek Mitski albüme giriş yapıyor. Müziğe geri dönmesine referans yaptığı bu şarkı ambient bir tarzda başlıyor ve bir patlama noktasıyla albümü hissetmeye başlıyoruz. Yazının başında verdiğim örnek gibi o noktayla çukura düşüp çukurda süzülmeye başlıyoruz tek başımıza Alice misali.

Working For The Knife

Bu albümün habercisi olan ilk tekliydi. Albümün içeriğinin de habercisi aynı zamanda. Şarkıdaki ses efektleri sanki bitmek bilmeyen bir tren yolculuğunda gibi hissettiriyor. Mitski’nin çıktığı bu yolculukta çektiği ızdıraplar sonucu artık bir yere varma arzusunu, yolunu bulma isteğini “I used to think I’d be done by twenty/Now at twenty-nine, the road ahead appears the same/Though maybe at thirty, I’ll see a way to change/That I’m living for the knife sözleri” ile iyice anlıyoruz.

Stay Soft

Bu şarkıda çok fazla bir Nobody havası aldım. Sözleri ağlatan ritmi dans ettiren bir Mitski parçası diyebiliriz “Stay Soft” için. Mitski “Stay Soft” için bir röportajda şunları diyor: “ Stay Soft gitarda yazdığımda daha basit bir rock şarkısıydı, ancak bu bağlamda söylenen karanlık cinsel sözler çok ağır ve melodramatik geldi. Bu yüzden iç karartıcı sözleri, insanların yüzyıllardır kullandığı bir numara olan davetkar bir dans ritmiyle dile getirdik. (…) Bu şarkı, açıkçası, incinmiş insanların birbirlerini bulmaları ve acılarını anlamlandırmak için sekse sığınmaları hakkında. Seks kesinlikle bir travmayla başa çıkmanın doğru yolu değil, ama ne olursa olsun bu insanların yaptığı bir şey ve biz insanların gerçekte ne yaptığımız hakkında şarkılar yazmak istiyorum ki kendimizi yalnız hissetmeyelim.

Everyone

Everyone, all of them

Everyone said, “Don’t go that way”

So, of course, to that, I said

“I think I’ll go that way”   

Yine kendimizden bir şeyler bulduğumuz bir Mitski sözü. Şarkıdaki su damlaması sesi ve onun yankısı, synth soundlar kendimi kapkaranlık bir mağarada bir başımaymışım gibi hissettirdi.

Heat Lightning

Bu şarkı albümün üçüncü teklisi olarak yayınlanmıştı. Çıktığı ilk günden beri Spotify’da Tekrar Tekrar listemde ilk üçte. Şarkının hafif ritmi ve sözleri, beni içine çeken unsurlardan olabilir. Uykusuzluk, anksiyete, ilişkilerin çıkmaza girdiği zamanlar ve artık hataları kabul edip sonunda pes etme noktasına gelmeyi anlatan bu şarkı Mitski’nin sesindeki acı ve çaresizlikle beraber şarkıyı albümdeki favorim yapıyor.  

Fotoğraf: Ebru Yıldız

The Only Heartbreaker, Love Me More, Should’ve Been Me

Bu üç şarkıdan birlikte bahsetmek istedim. “The Only Heartbreaker” ve “Love Me More” albümde art arda geliyor, Should’ve Been Me” de “There’s Nothing Left For You”’dan sonra geliyor.  Üç parçada da 80’ler synth-pop ritimleri ve soundları çok güzel kullanılmış. Mitski yine bize ağlarken dans etmelik üç tane güzel şarkı hediye etmiş .

There’s Nothing Left For You, I Guess

Çaresizlik.

I guess this is the end

I’ll have to learn to be somebody else

It’s been you and me since before I was me

Without you, I don’t yet know quite how to live

I Guess

That’s Our Lamp

Bu parçayı dinlerken bir ABBA şarkısı dinliyormuş gibi hissediyorum. Okuduğum bir yazıda da “Dancing Queen” benzetmesini görünce de düşüncemin saçma olmadığına kanaat getirdim. Bu şarkıyla maalesef bir bağ kuramadım. Albümün bana göre duygusal olarak en zayıf şarkısı. Laurel Hell’in son parçası ve bütün albüm boyunca çok yoğun duygular hissederken bu parçanın zayıf kaldığını düşünüyorum. Bu düşüncem belki de Mitski’yi sadece acı çekmek için dinlediğimin kanıtı olabilir.

Albümü çok beğendim, bence Mitski’nin en iyi işlerinden biri ve kendisinin çok iyi bir şekilde dönüş yaptığını söyleyebiliriz. Her şarkıya imzasını, orijinal dokunuşlarını koymuş ve müzik yapmak için var olduğunu bir kez daha ispatlamış.

Laurel Hell’i dinlemeniz için Spotify linkini aşağı bırakıyorum.