Albüm kapaklarını, yaratıcıları odağında incelediğim albüm kapakları yazı serisinin ikinci bölümüyle devam ediyorum. Yazının ilk kısmına buradan ulaşabilirsiniz.
Vaughan Oliver
4AD plak şirketinin emektar grafik tasarımcı Vaughan Oliver; gerçeklikten ayaklarını kesmiş işleri ile bu dünyadan, grupların albümleri için yarattıkları dünyaya bir bakışla geçişimizi sağlama becerisine sahiptir. Onun albüm kapakları, bir çalışmasını öğrendikten sonra tanınabilecek orijinalliğe sahip. Bu açıdan yaptığı işte bayrağı taşıyan isimlerden biri. 2019 yılında aramızdan ayrılan Oliver; özellikle Pixies, The Breeders ve Cocteau Twins için yaptığı albüm kapaklarıyla tanınmaktadır. Pixies ile çalışmalarında fotoğrafçı Simon Larbalestier ona ortaklık eder. En bilindik albüm kapağı Monkey Gone to Heaven‘dır (1989).
Peter Saville
Factory’nin grafik tasarımcısı olarak efsaneleşen Peter Saville, Tony Wilson’ın isteğiyle Factory ile bütünleşecek olan FAC1 posterini tasarlayarak başlamıştır. Saville’in işlerinin özünde, tarihin bir köşesinden bir fikri alıp kendine özgü bir revizyon çekmek yatar. Böylece tanıdık ama yeni görseller ortaya çıkarır. Saville’in en büyük avantajı kariyerinin büyük çoğunluğunda aynı isimlerle çalışarak onların sunmak istedikleri görüşe hakimiyet kazanışıdır. Joy Division ve New Order gruplarının yanı sıra Pulp, Roxy Music, Orchestral Maneouvres in the Dark, Suede gibi pek çok sanatçıyla çalışmıştır.
Unknown Pleasures (1979), sadece Saville’in işleri arasında değil müzik tarihi boyunca tasarlanmış tüm albüm kapakları arasında en dikkat çekici ve akılda kalıcı işlerdendir. Joy Division’ın Saville’den spesifik olarak bir dalga deseni istemesi üzerine Saville, Cambridge Astronomi Ansiklopedisi’nden ilk pulsarın dalga deseni olan CP 1919’u seçmiştir. Bu görselin, grubun ve Saville’in de evi olan Manchester’ın gözlemevi Jodrell Bank’ten çıkması onu daha anlamlı hale getirmiştir.
Ian Curtis’in ölümü üzerine neredeyse vazgeçilmek istenen Closer (1980) kapağı, Appiani aile mezarlığında çekilen bir fotoğrafı kullanmaktadır. Londra’daki stüdyosuna gelen grup üyelerinin gösterecek bir şeyi olup olmadığını sormaları üzerine doğaçlama bir şekilde okuduğu bir fotoğrafçılık dergisinden sevdiği görselleri paylaşan Saville, bir tepki vermelerini beklemediği üyelerden olumlu geri dönüş alınca birlikte bu fotoğrafı seçmişlerdir.
Ressam Fantin-Latour’un A Basket of Roses‘ını içeren Power, Corruption &Lies (1983) kapağı, aslında Saville’in kız arkadaşının onunla şakalaşmasından ortaya çıkmıştır. Gittikleri bir sergide Fantin-Latour’un resminin olduğu bir kartpostalı alan Saville’e şaka olsun diye onu kapak resminde mi kullanacaksın diye sormuştur. Daha sonradan albüm başlığının çiçekler gibi bir cazibeye sahip olduğu üzerine düşünen Saville, bunun harika bir fikir olduğu kanaatine varmıştır. Başta resmin kullanılmasına dair ret yiyen Factory, Wilson’ın galeriyi arayıp Britanya halkına ait olan görseli halkın görmeye hakkı olduğunu, şova bak, belirterek ikna etmiştir.
Plak kılıfının üzerindeki tek ibarenin FAC 73 olduğu ve ilk üretilen kopyalarının disketlere benzediği Blue Monday (1983), grubun ve albümün adını sağ tarafında bulunan renk kodu yardımıyla arka kapakta verilen ipuçlarını izleyerek çözmeye davet ediyordu. Üretimin pahalılığı sebebiyle şirket her kopyanın satımında para kaybediyordu. Bunun sebebi albümün başarıya ulaşmayacağının düşünülmesiydi…
Pulp’ın, Jarvis Cocker’ın kulaklarına erotik ve sosyalist açılımlar fısıldamasını seven hayran kitlesine hak ettikleri albüm kapağını This is Hardcore (1998) ile yine Saville sunmuştur.
Chris Bilheimer
Albümün içindeki müziği, kapakla betimlemeye gelince en iyi işlerden birini başaran albüm kapağı In the Aeroplane over the Sea (1998), Neutral Milk Hotel solisti Jeff Mangum’un bulduğu bir Avrupa kartpostalını çalışması için Chris Bilheimer’a göndermesiyle ortaya çıkmıştır. Kapaktan nefret eden bir kimsenin albümden de nefret edeceğinin garantisini verme gibi ekstra getirisi olan bir kapaktır.
R.E.M.’in kadrolu tasarımcısı, Green Day’in ise kadrolu olmasa da öyle sayılabilecek kadar çok işini yapmış olan Bilheimer; Weezer, Foo Fighters, Bad Religion gibi isimlerle de çalışmıştır. Sonradan film afişlerine de yönelmiştir.
Bilheimer’ın websitesine bakın hele. Bu ne artistlik…
Mansiyonlar
Janis Joplin, Big Brother & The Holding Company- Cheap Thrills (1968)
Tek özelliği Hippie olması olan çizer Robert Crumb, San Fransisco’ya taşındığında etrafında olup biten müzikten hiç ama hiç etkilenmiyor olsa da, kendisi 1920 ve 1930’lardaki bluesdan daha iyi bir müzik olmadığını düşünüyordu, Janis Joplin ile blues üzerine sohbet edebildiği için onunla anlaşmış ve albüm kapağını yapmayı kabul etmiştir. Albümün ön yüzü için grubu sahnede çalarken resmedip ve çizime yüzlerine yapıştırmış, arka yüz içinse her şarkının bant-karikatürlerin yer aldığı bir derleme çizerek göndermiştir. Grup arka yüzü daha çok beğenince albümün kapağı olarak bu görsel seçilmiştir. Albüm kapaklarından konuşuyorsak bunda büyük payı olan insanlardan Bob Cato, bu albümün Rober Crumb’a emanet edilmesini sağlayandır. Cato, CBS ve Columbia Records başta olmak üzere birçok plak şirketinden sayısız sanatçının albüm kapaklarını ya yaratmış ya da direktörlüğünü yapmıştır.
Primal Scream- Screamadelica (1991)
Diğer Primal Scream albümlerinden kolayca ayrılabildiği gibi diğer tüm albümlerden de kolayca ayrılabilen bu albüm kapağı, Paul Cannell tarafından çizilmiştir. Cannel, 2005 yılında albüm kapağının İngiliz kraliyet postası pullarına basılması üzerine intihar etmiştir.
Blur- Think Tank (2003)
Banksy; Think Tank kapağı ile ilgili, faturalarını ödemek için yaptığı nadir işlerden olduğunu belirterek inandığı bir şeyi sırf ticari diye geri çevirmemek gerektiğini düşündüğünü ekler.
Sex Pistols- Never Mind The Bollocks Here’s The Sex Pistols (1977)
Jamie Reid’in ellerinden çıkma bu albüm kapağı; parlak ve akılda kalıcı renkleri, ikonik lafı ve harika tipografisiyle yıllarca daha kışkırtıcı olmaya devam edecektir. Londra polisinin, “bollocks” kelimesine karşı hassasiyetlerini dinlemeyen plak şirketi yöneticisi, albümün basımından kısa süre sonra tutuklanmıştır. Albüm üzerine konuşmaların artmasıyla gazetelere şu reklam cümlesi salınmıştır: “ALBÜM DAYANACAKTIR. ALBÜM KAPAĞI İSE DAYANMAYABİLİR.”
Run The Jewels
Tim Saccenti ve Nick Gazin’in yaratıcıları olduğu, artık kültleşmiş Run the Jewels logosunun boy gösterdiği albüm kapaklarını da anmadan geçmemek gerek. Her bir albüme göre farklı temsillerde yeniden şekillenen logo, doğal olarak birçok ödülü kucaklamıştır.
The Velvet Underground- Loaded (1970)
Polonyalı ikili Stanisław Zagórki ve Rosław Szaybo’nun ellerini attığı albüm kapaklarından biri olan “Loaded” için Zagórki, New York metrolarının kendisine canavarları hatırlattığını düşündüğü için bu çizimi yaptığını söyler.
Yeah Yeah Yeahs- It’s Blitz (2009)
Basit, şırakkadak ve cıvık bir kapaktan iyisinin düşünülemeyeceği bir albüme basit, şırakkadak ve cıvık bir kapak.
The Beatles- Sgt. Pepper’s Lonely Hearts Club Band (1967)
Sayısız müziksever tarafından müzik tarihinin en ikonik albüm kapağı olarak adlandırılabilecek “Sgt. Pepper’s Lonely Hearts Club Band”; fikrini Paul McCartney’den, tasarımını ise İngiliz pop-art sanatçısı Peter Blake ve Amerikan pop-art sanatçısı Jann Haworth’tan almıştır. Kapakta The Beatles üyelerinin ilham aldığı birçok isim bulunur: Aldous Huxley, Carl Jung, Edgar Allan Poe, Bob Dylan, Marlon Brando şeklinde giden bir liste. Bu kalabalık listeden kesilen veya kesilmesi gereken Mahatma Gandhi, İsa, Leo Grocey, Adolf Hitler, Elvis Presley gibi isimler de olmuş. İsa ve Hitler gibi tartışmalı isimleri öneren tabi ki John Lennon idi…
Kapağın İsveçli bir The Beatles cover grubunun albüm kapağından ilham almış olabileceği de tartışılmaktadır.
A Tribe Called Quest- Low End Theory & We Got It From Here… Thank You 4 Your Service
“Low End Theory”nin (1991) çoğunluğu karanlık kapağını, göz alıcı renklerle fakat mütevazı çizgilerle çizilmiş nü bir kadın figürü süsler. JK ve Zombart’ın emeği geçen kapakta, albümün adı figüre nazikçe iliştirilmiştir.
A Tribe Called Quest’in kaybettikleri dostları Phife Dawg’ı anma niteliği taşıyan albümleri “We Got It From Here… Thank You 4 Your Service” (2016) için sanatçı Richard Prince ile birlikte çalışmışlardır.
Bir diğer ikonik kapakları olan “Low End Theory”den ilham alan tasarım, fikri ileri taşımıştır. Hip-hop tarihinin fikrimce en iyi kapaklarına sahip olmayı da doğal olarak A Tribe Called Quest hak ederdi.
Sigur Rós- Ágætis byrjun (1999)
Gotti Bernhöft’ün kaleminden çıkan bu kapakta uzaylıya benzer unsurlarıyla “iyi bir başlangıça” hazır olan bir fetüs bizi karşılar.
Jimi Hendrix- Are You Experienced? (1967)
Hendrix’in Britanya’da basılan kapağın albümün görkemini taşımadığını düşündüğü için Amerika basımı gerçekleşmeden önce menajeri, fotoğrafçı Karl Ferris ile görüşmüştür. Hendrix’i saçını Afro kullanmaya ikna eden Ferris, kıyafetlerini de kendi seçmiştir. Altın rengi mat bir kapak planı yapan Ferris’in planı, daha ucuz olan bir düzenleme ile değiştirilmiş ve kendisinin adı kapak tasarımında bahsedilmemiştir. Bu duruma çok üzülen Hendrix, kendisiyle sonraki işlerinde çalışma sözü vermiştir.
Iron Maiden- Piece of Mind (1983)
Iron Maiden’ın kapaklarının yaratıcısı olarak bilinen Derek Riggs, kapaklarda yer ala ala grubun maskotu haline gelmiş Eddie için grubun menajeri Rod Smallwood şunları söylemiştir: “Grup üyeleri çok utangaçtı ve onların yerine öne çıkacak bir yaratığa ihtiyacımız vardı.”. İlk yaratıldığında adı Electric Matthew olan ve punk kültüründen ilham alan karakter, Iron Maiden için değiştirilmiştir.
Bonus: Portre Albüm Kapakları
Sıklıkla farklı sanatçılarla ortaklığa gidilerek yaratılan albüm kapakları; müzikal bir projeye, müzik videoları ile birlikte, görsel bir boyut katarak albüm adına sanatsal halkaları birleştirici bir görev taşır. Sanatçının albümde yarattığı atmosferi bizlere öncül olarak sunan bu kapaklarda imajlarını yansıtıcı bir karara gitmesi gereken sanatçılar, birçok kere kendi portrelerini kullanma yolunu tercih etmiştir. Bu portreler bazen bir fotoğrafı bazense bir illüstratör veya ressamın sanatçıyı çizimini içerir, yazının önceki bölümünde değindim gibi sanatçıların otoportelerini yaptığı da görülmüştür.
Müzik tarihinin en samimi portresinin huzurlarımıza çıktığı Blue (1971) albüm kapağı Joni Mitchell’ın hislerine derin dalışa geçtiği, yer yer bütünleştiği, yer yer de dibe battığı albüme harika bir eşlikçi rolü oynuyor. Tim Considine tarafından çekilen fotoğrafta Mitchell, albümün ismiyle bir oluyor.
Patti Smith’in o zamanki ev arkadaşı Robert Mapplethorpe’un çektiği, Horses‘ın (1975) kapağındaki bu fotoğraf; sanatçının bıçkın ama dingin denebilecek özgün karakterini özetler bir konumda. İkilinin ilişkileri üzerine olan Çoluk Çocuk kitabından bahseden Smith, ona hikayelerini yazacağının sözünü verdiğini ve 20 yıl geç de olsa bu sözü tuttuğuna sevindiğini söyler. Yakın zamanda Storytel için Gülşah Güray’ın da seslendirdiği kitap, bir bakılmaya değer. Mapplethorpe’un AIDS dolayısıyla hayatını kaybetmesinin üzerinden 33 yıl geçmiştir. Kendisi özellikle Patti Smith’in kamerasının önüne geçtiği fotoğraflarıyla izini bırakmıştır.
2000 yılında Blur‘un en iyi parçalarının derlenmesi için Julian Opie ile çalışılmış ve ikonik kapak ortaya çıkmıştır. Minimalizm ve pop artın birleştiği işleriyle tanınan Opie, grubun zamanında yeniden listelerde başı çektiği bu işiyle Uluslararası Portre Galerisi‘nde yer almaktadır.
Damon Albarn, Gorillaz‘da ise grubun tüm imajını ilüstratör Jamie Hewlett ile birlikte yaratma yoluna gitmiştir. İlk sanal müzik grubunu karşımız çıkaran bu ikili dört birbirinden özgün karakter yaratmıştır. Bunlar Albarn’un sesini verdiği 2-D, Amerikan davulcu Murdoc, şeytani basçı Murdoc ve Japon kadın gitarist Noodle’dır. Hewlett, 2018’de yaptığı bir röportajda herkesin, bazen hiçbir sebep olmaksızın, ünlü olabildiği bugünlerde karakterlerin çok daha yerinde olduğunu düşündüğünü belirtmiştir. Ne de olsa ünlüleri sevmesi daha zorken çizgi karakterler zamansız ve çekicidir.
Madonna‘nın Celebration (2009) albüm kapağı için Mr. Brainwash, Madonna’nın iki farklı fotoğrafını birleştirmiştir. Sarı, mavi ve kırmızı spreyboyalarla yüzün farklı unsurlarının belirginleştirilmesi ise albüm kapağına son görüntüsünü vermiştir. New York grafiti kültürüyle pop artın buluştuğu albüm kapağı, akıllarda kalıcı yer edinmiştir.
Değindiğim birçok albüme göre çok daha yeni olan Igor (2019) albümüne, şimdiden kültleşeceğini görmek mümkün olduğu için yer vermek şart. Basit ancak güçlü bir imaj tanımlayıcısı olan bu portre albüm kapağı, Tyler, The Creator’ın Lewis Rosignol ile ortaklığından çıkmıştır.
Lou Reed albümü Transformer‘da geçtiğimiz sene kaybettiğimiz efsanevi rock fotoğrafçısı Mick Rock’un en bilindik fotoğraflarından biri yer almaktadır. Bu portrenin zor unutulan tabiatı göz ardı edilemez. Mick Rock, aynı zamanda Queen‘in ikonik Queen II kapağını da fotoğraflamıştır.
Mitski’nin 2018 yılında çıkardığı Be the Cowboy albümü kadar, orijinal kapağının da anında klasikleşmesi beklenilebilir bir sonuçtu. Bao Ngo’nun fotoğrafladığı albüm kapağında 1950’leri andıran bir bone ve ağır bir makyajla yaratılan görüntü, Mitski’nin albümle de sağlam bir şekilde çizdiği portresini sağlamlaştırır. Bir kadının yüzmeye bu şekilde gitmesindeki absürtlüğe yapılan vurgu, her an her şeyin gidebilecek olmasına rağmen kontrolü elinde tutmaya çalışmasını göstermek ister. Görsele hiçbir rahatsızlık vermek istemezcesine yazılan albüm adı da fikri ilerletir.
Bir imaj nasıl yaratılırın dersi niteliğindeki Purple Rain (1984) kapağı, Laura LiPuma tarafından tasarlanmıştır. Prince’in dumanlar içinden çıkan motoru ve belalı duruşuyla çelişen çiçekli çerçeve, kapağın en etkileyici tarafıdır.
Remain In Light (1980) kadar dillere destan bir albümün kendisi kadar efsaneleşmiş kapağı MIT bilgisayarlarında yapılmayacaktı da nerede yapılacaktı zaten? Başka söyleyecek sözüm yok.
Solange’ın pandemi öncesi dönemde çekmediğine inanması güç bu albüm kapağı, 2016 çıkışlı A Seat at the Table, sade bir otoportrenin gücünü ortaya koyar. Mona Lisa tarzı bir imge amaçladığını belirten Solange, fotoğraf için saçını hazırlarken tokalarla son halini almayı bekleyen saçlarının albümde işlenen dönüşüm ve bekleyiş süreçlerine daha çok uyduğunu fark ederek bu stili kapağa taşımıştır.
LCD Soundsystem’ın This is Happening albümü; (2010) Ruvan Wijesooriya tarafından Robert Longo’nun fotoğraflarından ilham alınarak çekilmiştir. James Murphy’nin tepetaklak pozisyonuna aldırış etmeksizin dans eder görüntüsü albümle daha da keyifli hale gelir.