Whitest Boy Alive‘ın yeniden bir araya geldiğini, bunun sonucu olarak yeni bir parçayla karşımıza çıktıklarını geçtiğimiz aylarda duyurmuştuk. Bu haberi bir dizi festivalde sahne alacakları müjdesi izlemişti. Sonuç? Elbette pandemi nüksetti, müjdeler hüsran oldu. Neyse ki bu durum, grup üyelerinin yeni müzikler kaydetmek için bir araya gelmelerine engel teşkil etmedi. En azından Erlend Øye ile Sebastian Maschat‘ın… Oysa bütün ayarlamalar yapılmıştı, dört grup üyesi birden Meksika’daki El Ganzo Oteli’nde dört günlüğüne stüdyo kiralamışlardı, ancak ülkeye iner inmez yeni pandemi önlemlerinin alındığı haberini aldılar. Nihayetinde Øye ile Maschat otele geçebildi, Marcin Öz ile Daniel Nentwig Mexico City’de kaldı. Kendini stüdyoya atabilen ikili ise elbette bu vakti boşa çıkarmadı. Karşınızda Quarantine El Ganzo.
Quarantine at El Ganzo inanılmaz yumuşak başlı, sıcak-samimi seyreden ve birbiri ardına güzellikler sıraladıkça insanı daha da içine alan bir albüm. Prodüksiyon stüdyo ortamını yansıtan, hatta bu üretim mekanını bir konsere çevirip yanı başımıza ışınlayan dokunuşlarla halledilmiş. 40 dakika boyunca aydınlık bir günün tadını çıkarıyoruz. Balkonda oturmuşuz, tatlı bir meltem esiyor, ikili de bizlerle çalıp bizlerle söylüyor. Birlikte kısa süreliğine tüm dertlerimizi unutuyoruz, performansın sonuna yaklaşırken kapanış şarkısı “Keycard”dan evvel bizi selamlayıp albümde emeği geçenleri anıyor, bu çok tatlı ziyaretten vedalaşarak ayrılıyorlar. Masalsı, insanın ruhunu şenlendiren bir deneyimden geriye bünyeyi rahatlatan, yeri gelince Kings of Convenience tarzı, birkaç noktada folk-prog arası bir çizgide gezinen (“Dharma”, “Magic Used to Happen”) takdir edilesi bir iş kalıyor. Mütevazı bir virtüözlük taşıyor ruhunda bu şarkılar.
Şu sıralar sahiden iyi bir ruh haline sahip olanımız yok gibi. Bu gerçek, arada sırada tam olarak Quarantine at El Ganzo gibi albümleri dinlememizi tanışmamız gereken bir zorunluluğa dönüştürüyor. Bir bakıp geçmemeli, senenin birtakım gizli hazineleri burada yatıyor.