Brek: “Nereye Doğru Akarsam Oradaki Kabı Doldurmaya Çalışacağım”

Alternatif sahnenin özel isimlerinden Brek, geçtiğimiz günlerde yeni EP’si Beyaz Dalga ile karşımıza çıktı. Kendisiyle bu yeni kısaçalar, öncesinde yayınladığı tekliler, yaratım süreci, planları ve ötesi üstüne konuştuk. Keyifli okumalar dileriz.

Pandemi günlerini nasıl geçiriyorsun, keyifler yerinde mi?

Merhaba. Teşekkür ediyorum. Şimdilik idare ediyorum, hayatta kalabiliyorum diyelim.

Yeni EP’n Beyaz Dalga’da ve öncesinde yayınladığın teklilerde dikkat çekici bir tarz değişimine gittin. Bu istek nasıl doğdu? Sana bu yönde ilham veren belli başlı insanlar kimdir?

Aslında bana kalırsa daha önceden de belli tarzlara uyan şablonlarda değildim pek. Biraz “rüzgar ile savrulan, savrulmaktan çekinmeyen” bir yapım var. Doğru ya da yanlış yapmak gibi bir kaygım da pek yok gibi. (Doğru ya da yanlışın ne olduğuna emin olamadığım için.)

Ne istediğimden çok “ne istemediğim” belirleyici oldu bu süreçte. “Kabare”den kaçmaya çalıştım biraz, sessizliği daha fazla kullanmak ve daha çok şarkı söylemek istedim.

Referans olan, ilham veren birçok isim var var elbette. Ama hangisinden başlayayım bilemiyorum burada. 

EP’nin yazım ve kayıt süreçleri nasıl gelişti?

Yazım ve kayıt süreçleri bende biraz eşzamanlı ilerliyor, tamamen paralel olmasa da. Özellikle “Kokular” bu üretim konseptinin biraz dışında kalıyor olabilir. O uzun süredir kafamda çalıyordu. Sözlerinin imgeleri, hissi, deyimi yerindeyse “kokusu” hazırdı. Kendiliğinden döküldü mırıldana mırıldana. 

Önden “Bilmek İstemem”, “İlaç Gibi”, “Benim Rüyam” teklilerini paylaştın. Beyaz Dalga’da ise tamamen yeni parçalar var. Bu en başta verdiğin bir karar mıydı, sonradan mı gelişti?

Açıkçası bu konuda kararsızdım biraz. Başta o teklileri albüme dahil etme fikrim vardı ama EP şekillendikçe biraz dışarıda kaldıklarını hissettim.

“Benim Rüyam” zaten EP’den çok farklı bir sound’a sahip, dışarıda bırakman ilk görüşte anlaşılır bir tercih olmuş. Ruhen önceki işlerinle de bir akrabalık sezdim. Eskiden kalan bir beste miydi bu, hikayesi nedir?

Aslında öyle eski bir parça değil.  O akrabalık bağlarını dışarıdan bakarken kurmak daha kolay sanırım. Benim için biraz kafa karıştırıcı oluyor düşününce.

“Benim Rüyam” bi anda dökülmüş bir parçaydı desem yanlış olmaz. Önemli bir kısmı doğaçlama zaten. Gitarların bir kısmını da Dehan Kılınçarslan ile kaydettik, onlar da doğaçlaya doğaçlaya bulunmuş melodiler genel hatlarıyla.

Klibin yönetmenliğini ise Palmiyeler ve Kilink’ten tanıdığımız Mertcan Mertbilek üstlenmiş. O ortaklık nasıl gelişti, videoya dair ne söylemek istersin?

Mertcan ile zaten uzun süredir ortaklıklarımız oluyor. Ben Palmiyeler’in Akdeniz albüm prodüksiyonunu üstlenmiştim. O da benim TV Juice ve ÖLÜPOP’umun kapaklarını tasarlamıştı. Mertcan’a gözüm kapalı emanet edebilirim bir fikrimi. Beni çok iyi anladığını düşünüyorum. “Benim Rüyam” ile ilgili kaba bir senaryom vardı. Mertcan’a yazılı şekilde anlattım. Sonrası tamamen onun eseri.

“İlaç Gibi”nin klibi ise sen, Mine Alıcıoğlu ve Tuğçe Kep’in ortak imzasını taşıyor. O da ilginç bir çalışma, bahsetmek ister misin?

Elimizde hissiyatı şarkı ile paralel olan videolarımız vardı. Basit düşünüp bu videoları bir kolajda erittik. Çıkan işten memnunum. 

Takipçilerinden “Bazen Uzakta”ya video çekmeleri için çağrı yaptın. Başka planların var mı Beyaz Dalga’ya dair?

Evet, şarkının videosunda kullanmak üzere, konu sınırlaması olmadan videolar istedim takipçilerimden. Çok katılım olacağını da düşünmemiştim aslında. Yüzlerce video geldi. Şarkının insanlar üzerine düşen görsel yansımasını görmek enteresan bir deneyim oldu benim için. Eğlenceli bir süreç.

Bunun dışında, şartlar uygun gelişirse “Kokular”a da bir müzik videosu yapmak istiyorum.

Bu videolar ayrıca sinemayla aranın nasıl olduğunu, en sevdiğin filmler arasında neler olduğunu merak etmeme yol açtı.

Sinema ile aramızın iyi olduğunu düşünüyorum. Vücudumun farklı yerleriyle sevdiğim bir sürü film var. Ama buraya birkaç tane iliştirmek gerekirse, Angelopoulos’tan Eternity and A Day, Kieslowski’nin Dekaloglar‘ı, Ken Loach’tan Kes, Haneke’den Amour, Wim Wenders’tan Paris, Texas, Luca Guadagnino’nun yeni Suspiria’sı.

Daha da uzar bu liste ama şimdilik yeter sanırım.

Beyaz Dalga ismi new wave, no-wave gibi akımlara bir gönderme taşıyor mu, taşımıyorsa nedir hikmeti?

Akımlara gönderme yapmak ne haddime. Beyaz Dalga aslında, kompozisyon ve yapım esnasında bana durmam gereken yeri hatırlatan bir çerçeve idi. Çerçeveyi erken çizmezsem kolay dağılabiliyorum çünkü. Bu şarkıların Beyaz Dalga şarkıları olacağını bana hatırlatıp, içinde yer almaması gereken öğeleri dışarıda tutan bir anımsatıcı diyebiliriz.

Günümüzde tüm sanat eserlerinin giderek daha hızlı tüketiliyor olması, EP/tekli formatında üretim yapmanda etkili oldu mu? Sonuçta şarkıların başlı başına daha fazla görünürlük elde etmesi açısından hayli anlaşılır bir tercih bu.

Evet, kafa karıştırıcı bir durum bu. Albüm dinlemek bir alışkanlık değil artık sanırım. Aslında Beyaz Dalga‘ya başladığımda niyetim kocaman bir uzunçalar idi. Ve bu uzunçaları kaydettim aslında. Ama içine sinmedi ve bütün albümü sildim. Konsept oturmamıştı çünkü, oldukça da yıpratıcı bir süreçti benim için. Sonrasında daha eleyici bir şekilde başına oturup projenin, bir kısaçalar kaydettim. Dört şarkı sonunda “Bence bitti” dedim ve proje kapandı.

Synth seslerine yakın gelecekte dönme planın var mı, yoksa örneğin David Bowie misali daima ileri bakarak kendini baştan yaratabileceğin bir müzikal kimliği kovalamaya mı daha yakın hissediyorsun? İmajın bile değişti geçtiğimiz bir yıl içinde.

“Artık böyle yapacağım” ya da “Böyle yapmayacağım” gibi kesin cümlelerim yok kendime dair. Geleceğin ne getireceğini bilmiyorum. Nereye doğru akarsam oradaki kabı doldurmaya çalışacağım. Zaman gösterecek neler olacağını.

Henüz dokunmadığın ama üstünde çalışmak istediğin tarzlar, enstrümanlar var mı?

Piyanoya biraz daha eğilmeye çalışıyorum aslında. Bir de batı klarnet sevdam var, günün birinde içinde batı klarinet melodilerinin yer aldığı bir parça yapmak isterim.

Şimdiye dek paylaştıkların her şeyiyle “senin” şarkılarındı diyebiliriz sanırım. Yerli ya da yabancı birileriyle düet yapacak olsaydın kim olsun isterdin?

Üzerine çok düşündüğüm bir konu değil bu. Bilemiyorum o yüzden. 

Şu aralar neler dinliyorsun?

Brezilya ballad‘ları dinledim dün gece uzun uzun. Hafif ve melankolik şeyler dinliyorum.

Önümüzdeki günlerde Instagram’dan canlı yayınlanacak bir konser vereceksin. Online konserlere dair düşüncelerin nedir? 

Züğürt tesellisi diyelim. Asla canlısı gibi değil, ne seyirci için ne müzisyen için.

Sektör bu günlerin ardından nasıl toparlanır sence?

Herkes için travmatik günler bunlar. O kadar öngöremiyorum ki neler olacağını. Bu izlerin silinmesi çok kolay olmayacak.

Eklemek istediğin bir şey var mı?

Çok teşekkür ediyorum, mutlu günler diliyorum.