The Neighbourhood sizi popun karanlık tarafına çağırıyor

Kendileri, kişisel özellikleri, altyapıları vs. hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediğimiz (sadece grup elemanlarının isimlerini biliyoruz) bir grup The Neighbourhood. Topluluğun bunu bir pazarlama stratejisi olarak planladığı düşünülmekte. Sonuç olarak The Neighbourhood üyelerini  birkaç performans videosu ve birkaç promo fotoğrafı dışında görmemiz zor. Grubun Colombia Records etiketiyle geçtiğimiz nisan ayında çıkardıkları ‘I Love You’  albümüyle müzik dünyasına giriş yaptıklarını söyleyebiliriz. Söyleyebiliriz diyorum çünkü 2011 yılında kurulmuş olduğu bilgisi dışında yine başka bir bilgi mevcut değil.

The Neighbourhood (The NBHD) 5 kişilik klasik bir alternatif rock grubu hüviyetini korumak istiyor ve kendilerini de bu türün bir temsilci olarak görüyor. Onlar alternatif rock diyor ama buna çok aldanmayın çünkü yaptıkları müzik bu türün en popüler olduğu 2000’ler döneminden daha farklı bir duruş sergiliyor. Topluluk  rock müzik ögelerini, R&B ve hiphop ile birleştiriyor ve “distortion”dan biraz uzak duruyor. Distortion’dan uzak durmaları ise albümün daha karanlık, depresif bir moda girmesine ve grubun bildiğimiz alternative rock soundunu daha farklı yorumlamasına yol açmış.

I Love You albümünün, Rolling Stone ve The Guardian’dan olumlu eleştiriler almasının ardından grup Coachella ve SXSW gibi festivallerde de boy gösterdi. Son olarak ise Imagine Dragons’a turnelerinde eşlik ettiler.

Albüm lirik ve melodik açılardan karanlık bir pop-rock albümü olarak tanımlanabilir. Parçaların çoğunun sözleri aşk, terk edilme, boş verme gibi klişelerle doldurulmuş fakat albümün genel ruh haline oldukça uygun bir durum bu. Albümde en büyük liste başarısı getiren single ise ‘Sweater Weather’ oldu. Amerikan Billboard Alternative List’de bir numaraya çıkma başarısı sağlayan şarkı, albümün genel karakteristik özelliklerini yansıtıyor. Aynı şekilde ‘Afraid’ ve başarılı bir klip çalışması da bulunan ‘Let It Go’ albüm içerisinden biraz daha ön plana çıkan parçalar. Çoğu parçanın trafiğinin basitliği ve vokal melodilerinin akılda kalıcılığının bir sonucu olarak albüm defalarca dinlenebilir bir düzene sahip.

Günümüz pop kültür endüstrisinin tüm çarklarını benimsememiş bir grup portresi çizmekte The Neighbourhood. Albümün şarkı seçimi ve düzenlemeleri, grup ile ilgili az bilgiye ulaşılabilmesi ve fan videoları dışında renkli bir kare kayıt  bulunmaması bu yolu benimsemediklerine dair önemli kanıtlar sunuyor. Albüm için en basit şekilde şunu diyebiliriz; The Neighbourhood kolaylıkla dinlenebilecek bütün bir albüm kotarmış ama bu  bile onları 2013 senesinin en iyi albümler listelerine sokmayabilir. Bu gerçeğin sizin için bir handikap yaratmasına izin vermeyin–ki listeler her sene yeniden yapılır- işte asıl pop kültür de budur.

Yalkı Akçay