Old Mountain – Parallels

Az bilinen, az anlaşılan ama kulağımıza kök salan, ruhumuzda çok şey filizlendiren albümleri seviyoruz. Böylesi kayıtların derdi anlaşılmak değil zaten, kimisi içeride bazı duyguları şaha kaldırabiliyorsa, insanda yeniden dönüp bakma arzusu yaratıyorsa bu iş olmuştur. Kendi içlerinde gizem yaratıyor bu tarz vakalar, insanlık olarak en büyük zaaflarımızdan biri de gizemleri kovalamaktır diyebiliriz.

Sabahları kahveyle ayılmadan duramayanlardansanız Parallels‘i bir şarkısının başlığında geçtiği gibi bir bardak “Single Espresso” olarak düşleyin. Öyle çok sert olmasın, bünyenize kalorilerce enerji bağışlamasın ama uykuya da sokmasın. Dinlediğimiz eser işte böyle bir şey. Müziğin içinde bir an dalıp gidecek olduğunuzda ani bir müzikal viraja adım atıyor ve yeniden gözlerinizi açıyorsunuz. Mevzubahis sert dönemeçler kah biraz sert ve tiz bir trompet notası oluyor, kah “Ben bir kaplanım, oyna benimle” diyen ürkütücü bir oyuncağın sesi. İlgi çekici bir yolculuk bu, başınızı telefondan kaldırıp dışarıdaki manzaraya bakmamanız işten değil.

Bu dikkat çekiciliğin ardında doğaçlama avangart müziğin seyirciyi üretim anının ta kalbine sürükleyen, bu vesileyle ona da çorbaya tuz katma imkanı veren özgürleştirici ruhu yatıyor. Bir de elbette arkasındaki müzisyenler: Gitarda Pedro Branco, davulda João Sousa, 3 şarkıda trompetiyle Gonçalo Marques. Parallels, Old Mountain adıyla yayımladıkları ilk albüm, umarız son da olmaz.