Nick Cave’in 2023 Hedefi: Yeni The Bad Seeds Albümü

2023’e yönelik herkesin başka başka hayalleri var. Nick Cave‘in hedefi ise yeni Nick Cave & The Bad Seeds albümünü tamamlamak.

Kişisel blogu The Red Hand Files’ta Fred isimli bir hayranının “2023 için planınız nedir?” sorusunu cevaplayan Cave, bu açıklamayla ayrıca albümden ilk şarkı sözleri demetini de paylaştı. Mektubun tamamını aşağıda okuyabilirsiniz.

Bu seneki planım yeni The Bad Seeds albümünü yaratmak. Bu hem iyi hem de kötü bir haber. İyi bir haber, çünkü yeni bir The Bad Seeds albümünü kim istemez? Kötü bir haber, çünkü o kahrolasıca şeyi yazacak olan benim.

Yazım sürecine 1 Ocak tarihinde, sabahın dokuzunda başladım. Ben bunu mektubu yazarken ise tarih 6 Ocak. Neredeyse bir hafta geçti ve çok da iyi olmayan birkaç şey karaladım; belki de iyilerdir, bilemiyorum. Bir keyifsizlik çöktü üstüme, hep yaşanan ve öngörülebilir bir durum bu. Her albümde aynı şeyi yaşıyorum, benzer bir eksiklik hissi basıyor beni. Sanki bir takım elbise içinde bomboş, salak bir varlıkmışım gibi hissediyorum. Çok huysuzum, Susie de bir hafta yok yanımda. Yaratıcı dürtü diyebileceğim en ufak şey, yosun tutmuş kurbağalı bir kuyuda uykuda, ölmediğini ummak geliyor elimden sadece. Şöyle bir dürtüp uykusundan uyandırmam lazım. Pis, insanı cezalandıran, uyku kaçıran bir iş bu. Zamanla kafamın içindeki ses sinir bozucu bir vokal usulünde çıkıyor, kafiyesi de tutuyor. Delilik diyebiliriz de, biraz hüzün de var içinde.

1 Ocak günü yazdığım ilk sözler şöyleydi:

“Ushering in the year he knelt down (Yıla başlarken diz çöktü eğildi)

And crushed his brother’s head with a bone (Ve kardeşinin kafasını kemikle ezdi)”

Bu bir albümü başlatmak için makul bir usuldü, ancak fazla oldu bittici geldi, nereye götürebilirim bilemedim. Birkaç gün sonra ise üstüne ekleme yaptım:

“Ushering in the new year he knelt down (Yeni yıla başlarken diz çöktü eğildi)

And crushed his brother’s head with a bone (Ve kardeşinin kafasını kemikle ezdi)

It’s my great privilege to walk you home (Seve seve evine kadar eşlik ederim sana)

In the rain. Hop inside my coat. (Hava yağmurlu. Ceketime atla)”

Bu hali biraz daha bir şeye benzemişti, ama yeterli gelmedi. Sonraki gün de yağmurlu bir temaya başladım diye şu dizeleri ekledim:

“The frogs in the gutter are jumping for God (Deredeki kurbağalar Tanrı için zıplıyor)

Amazed of love, amazed of pain (Aşkla ihya, acıyla ihya)

Amazed to land back in the gutter again (Dereye geri düşünce şaşıracaklar ya)”

İşte bunu yazmak daha tamam hissettirdi. Söz yazmak gerçek bir çukur. Kurbağaların zıplayışı gibi, Fred. Çamura, bataklığa bulanıyorsun. Acıtıyor canını. Ani patlamalarla gelişiyor. Bu patlamalar az sıklıkta yaşanıyor, nadiren geliyor. Müstehcen bir yanı var bu uğraşın. Kafiyeli bir suç gibi. Umarım çok vaktimi almaz. Ciddi ciddi korkutuyor beni. Ne yazık ki. Şarkı yazmak. Daima uzun sürüyor. İçinde bir şey kalmış olsun diye dua ediyorsun. Yoksun hissediyorsun. Bu mektubu artık bitireceğim. Durumu iyileştirmiyor. Olmayacak duaya amin diyorum sanki. Hatta tabuta. Duaya değil tabuta. Duanın ölüsüne.