Kamasi Washington – Heaven and Earth (2018)

Geç oldu bu yazının gelişi, güç de oldu. Diyecek sözleri hala dikkatli seçemiyoruz, dinlediğimizi sindiremiyoruz. Madem kısacık da olsa bir iki kelam etmek şart oldu, vazifeyi daha fazla geciktirmemeli.

Epik cazın son dönemde karşımıza çıkan en yetenekli isimlerinden Kamasi Washington, yeni destanı Heaven and Earth ile karşımızda. İlk “büyük” stüdyo albümüne kıyasla bir kulaç daha kısa bir çalışma bu; hepi topu 2 küsur saatlik müzik var! Neyse ki bu “noksan”, albümün fiziksel formatına ilave edilmiş 40 dakikalık b-side albümü The Choice ile giderilmiş. Washington’daki çalışkanlık nereden geliyor bilmiyoruz, ancak azmin doğurduğu sonuçlar bizi memnun ederken kendimize duyduğumuz inancı da tazeliyor sanki, güzel oluyor.

Açılışı yapan “Fist of Fury”‘e dikkat kesilin demeye gerek yok, kayıtsız kalmak mümkün değil zaten. Dwight Trible ve Patrice Queen’in “uyanmayı” ve harekete geçmeyi salık veren vokalleriyle, Bruce Lee’nin oynadığı efsane film Fist of Fury‘nin soundtrack’ine getirilmiş yorumlarla güçlenen bu şarkıyı sevdiyseniz kapatmayın, daha yolun başındasınız. Washington, müziğinin karakteristik düsturu olan “Geçmişini unutma, geleceği şekillendir”‘i bu 16 şarkıda da başarıyla uyguluyor. Vocoder gibi fütüristik tınlayan bir enstrümanın “Vi Lua Vi Sol”‘deki yoğunluğu da, “Connections” gibi eski tınlayan bir eserin varlığı da zamansızca işlenen bu “birleştiricilik” gayesinden geliyor. “Street Fighter Mas”‘in modern beat’leri, şarkıyı son zamanların en güçlü caz işlerinden yapmış, böylesi bir albümde bu kadar dikkat çekmek tehlikeli! Kapanış kelimesinin hakkı da “Will You Sing”‘de fazlasıyla veriliyor. Yine de halen yolculuğun başında olduğumuz unutulmamalı.

Çıta yüksek, ta cennet düzeyine çıkarılmış. Aslında albümü dengede tutan şey de tam olarak bu çıta; bir ucu göğün kubbesine, bir ucu toprağa değiyor. Cidden. Başlıktaki mevzubahis cennet ile yeryüzü, albümün iki yarısını oluşturuyor; Heaven kısmı Washington’ın içe dönük algısını, Earth ise dünyayla dış temaslarını temsil ediyormuş. Bu iki kısım birbiriyle ruhani temaslar halinde. Öylesine birbirinden bağımsız, öylesine birlikte güçlü. Yeryüzünü bilemeyiz, bize sorarsanız baştan sona cennetten çıkma bir repertuar dinliyor gibiyiz. Washington’un Bitches Brew‘unu dinliyoruz desek çok mu iddialı olur? Bilmiyoruz, zaman gösterecek. Cennetin ötesinde nelerin beklediğini bilmek ne mümkün?

Washington ve grubuyla arayı çok açmadan bir daha buluşalım diyor, yollarını iple çekiyoruz.

PUANLAMA: 9.5/10