Ekim Sürprizi: Triggerfinger!

Triggerfinger!

İstanbul, Ghetto, 20 Ekim Cumartesi, 22.30

Ankara, Passage, 21 Ekim Pazar, 21.30

Belçika rock camiası, Antwerp-Gent-Brüksel şehirlerinin öncülüğünde, her daim önemli grupları bünyesinden çıkarmıştır. Elbette ki, aslan payı her zaman şiirsel dEUS’a ve hediye niteliğindeki varlığına gitse de son dönemlerde Antwerp’ten hemşerileri olan Triggerfinger!’, Belçika’nın adını indie rock camiasına sıkça duyurur oldu. Öyle ki; kendilerini 20 Ekim’de İstanbul’da ve ertesi gün de Ankara’da ağırlayacağız.

Benim de şahsen içinde olduğum kalabalıkça bir grup müzikseverin, adlarını ilk olarak bir Lykke Li cover’ı olan I Follow Rivers’la duyduğu üçlü, yaş ortalaması görece yüksek sayılabilecek üyelerden oluşmakla birlikte, yeniden hallice bir grup. İlk albümleri ‘Triggerfinger’ı 2004’te çıkardıktan sonraki altı yıla üç albüm daha (Faders Up, What Grabs Ya?, All This Dancin’ Around) sığdırıp diskografilerindeki şimdilik son halkayı (Faders Up II- Live In Amsterdam) bu sene Mayıs ayı içinde ekleyen Belçikalı üçlü, kendilerine bir miktar daha şöhret sağlayan cover’larının çok dışında bir müzik icra ediyor.

Yukarıda bahsettiğim Lykke Li cover’ı bir yana, Rihanna’nın Only Girl(In The World) ve Down Man yorumlarıyla ters köşe yapmaktan hiç çekinmeyen Triggerfinger!, esasında bir hard rock grubu ve ‘gürültü’ en sevdikleri kavramlardan bir tanesi(Listeye Eurythmics cover’ı Sweet Dreams’i ve Major Laser’dan Get Free’yi de ekleyebiliriz). Ölümüne bir Led Zeppelin hayranı olan, özellikle ilk albümlerindeki gitar riff’leri ile İngiliz hard rock ilahlarına hayranlıklarını profesyonel kariyerlerine de döken grup, ‘Antwerp’in en yüksek sesli grubu’ yakıştırmasını başarıyla taşıyor.

Ruben Block (vokal ve gitar), Mario Goossens (davul) ve ‘Monsieur Paul’ lakaplı Paul Van Bruystegem’den (bas) oluşan ekabir kadro, ‘öğrenmenin yaşı yok’ edasıyla her geçen gün üzerine koymayı ise sürdürüyor. Son albümleri (Live In Amsterdam’ı ayrı tutuyorum) All This Dancin’ Around öncesindeki tüm beklentileri fazlasıyla karşılayan grup, Los Angeles’taki meşhur Sound City’de kaydettikleri ve kurt yapımcı Greg Gordon’la (Oasis, Slayer, Wolfmother) çalıştıkları albümle bir üst klasmana terfi etmeyi de başardı. Tüm bu müspet gelişmeler, gruba daha çok konser, daha uzun turneler ve farklı imkanlar olarak dönüyor ki, 2013 yılında gösterime girecek Offline adlı film için yaptıkları müzikler, bunlardan sadece bir tanesi.

İşin özü; yeri geldiğinde sert bir müziğin temsilcisi olup Queens of the Stone Age tadı bile yakalayabilen, zaman zaman da munis bir kediye dönüşüp Lykke Li cover’layabilen ve bunu da hakkını tamamen teslim ederek yapan bir üçlüden bahsediyoruz. Gitarların yeri göğü inlettiği şarkıların, bardaklarla naif ritmler tutulan şarkılarla kontrast birlikteliğinden, tanımsız karizmatiklikteki bir vokalden ve her ne olursa olsun, duygulu bir müzikten bahsediyoruz.

Cumartesi akşamı, neyle karşılaşacağımızı çok da bilmeden, ‘ellerimiz tetikte’, konser salonunda olacağız(Grubu Ankara’da yakalayacaklar için; Pazar akşamı…). Neyi nasıl çalarlar bilinmez ama dileğim, ‘All Night Long’u dinlemektir mümkünse akustik olarak…

Emre Yürüktümen