Caroline’den ilk albüm: Caroline

Londra çıkışlı Caroline, yıllardır birlikte çalmalarına karşın debut albümlerini yakın bir zamanda, 2022’de Rough Trade aracılığıyla yayımladı. 2017’de Jasper Llewellyn, O’Malley ve Casper Hughes tarafından kurulan bu grubun post-punk etkisi altında ezilmiş tarafı gün geçtikçe silikleşti, şimdilerde diğer Birleşik Krallık grupları gibi tıklım tıklım olan Caroline (8 eleman) Clarence Ashley’in appalachian folkundan midwest-emo ve post-rock’a kadar birbirinden farklı birçok sesi bir araya getiriyor. Caroline’ın debut albümündeki parçaların sırası da dinleyiciye bu değişimi rahatlıkla aktarır hâlde. Caroline, yeni seslere yol açacak çağdaşı olan gruplarına göre daha büyük adımı atmış. Uzun süren -ve yıllar süren- emprovize oturumlarıyla halihazırda yazılmış şarkıları dahi kesip biçerek albüm, son haline getirilmiş grup tarafından. Phil Elverum benzeri atmosfere bütün bunlar özenle aşılanmış. Aslında kalabalık bir grup olmasına rağmen kargaşaya dönüşebilecek girişlerin önünü kesmeleriyle çoğu grubun yapamadığı uyum ortada.

Dark Blue, grubun midwest-emo etkisini albüme titizce sararak daha geleneksel tınılarla eşlik edilen temiz gitar, albüm için göz korkutmayan bir başlangıç. Birbirine benzese dahi dinlemekten bıkmayacağımız tanıdık melodilerle dinleyiciyi sanki neredeyse sarıp sarmalıyor, farklı müzik altyapısı ve zevklerini ilerleyen dakikalarda tanıtmak için can atıyor. Öyle yerler var ki ani hummalı kısımlardan avutucu, neşe saçan melodilerden ümit vericilere atlayabiliyor da. Grubun ilk üyelerinden Llewellyn bir röportajında bunu “Gitar, bas ve davul formatında ilerliyorduk ve sadece bir ‘rock grubunda’ farklı şeyler yapma düşüncesiyle hareket ediyorduk. Gerçekten yapana kadar başka bir potansiyelin farkında değildik bile.” diyerek açıklıyor.

Diğer bir parça -Dark Blue gibi 2017’de yazılmış- Good Morning (red), o dönemlerde Labour destekçisi olan grubun Labour Partisi adayı Jeremy Corbyn’in seçim döneminde beyan ettiği vaatlerin etkilerini, gruba verdiği ümitleri anlatıyor. Son üç dakikasında parça Microphones moduna girip bazen sadece bas, rimshot veya string-crossing keman sesleriyle sessizliği dolduruyor.

“Good morning / Can I be / Happy / Its that time again / In this World?”

Caroline, müziklerini etkilendikleri birçok türden temaya kadar eksik bırakmazken üyelerinin marifetleri ve albümü kaydederken akışına bırakalım (dedim bile) huyu sayesinde dinleyiciyi -ilginç bir şekilde- boğmayan bir yapıda. Ben yine de en çok Duster’a benzettim ama.