black midi’den kaosun kalbine yolculuk: Hellfire

Hellfire‘ı ilk kez dinlerken henüz beşinci dakika civarı bir kanıya vardım: Karşımdaki black midi standartlarına göre bile kaotik bir albümdü. Zaten vokal Geordie Greep, geçtiğimiz aylarda önceki albümleri Cavalcade bir dram filmiyse Hellfire’ın epik bir aksiyon filmi olduğunu belirterek beklentilerde çıtayı arşa çıkarmıştı. Bu açıklamanın da etkisiyle albümün ilk dakikaları kulaklarıma giderken kendimi etkileyici, yoğun ve belki de yorucu bir deneyim yaşayacağım önsezisine hazırladım. Ve yalan yok, ilk albüm dinleme turu bana biraz ağır geldi. Şarkı yazımının içerdiği yaratıcı fikirler beni heyecanlandırmıştı, ancak -belki de bu yoğunluğa öğlen sıcağında tanıklık ettiğim için- bu heyecanla ne yapacağımı henüz bilmiyordum. Bu defaki müzikler biraz fazla mı şovdu? Birkaç dinlemenin ardından cevabım: Evet. Peki bu bir sorun olmalı mı? Asla.

Hellfire sahiden bir aksiyon filmi olsa yönetmeni kim olurdu diye düşündüm. Mad Max evreninin yaratıcısı George Miller, kariyerine El Topo gibi müthiş bir acid western de sığdırmış Alejandro Jodorowsky, modern b-movie aksiyon türünün çok yönlü ustası Robert Rodriguez, son filmi Prisoners of the Ghostland korku western dolaylarında gezinen Sion Sono ve aşırılık sineması üstatlarından Takashi Miike; Hellfire’ın tonunu ve temalarını bir şekilde görselleştirebilecek isimlerden bazıları. Dinleyiciyi 38 dakika boyunca tetikte tutan ani tempo, tür ve mod değişimleri; dinleyiciyi kaosun kalbine giden bir hızlı trene bindirirken aynı zamanda şaşırtıcı derecede bütünlüklü ve tutarlı bir müzikal deneyime kapı aralıyor.

Albümün müzikalitesini illa bir imgeye indirgeyeceksek: Cehennemin kapıları aralanıp notalara dökülse böyle müzikler ortaya çıkabilirdi -bunu olabilecek en iyi anlamda diyorum. Zira teknik virtüözlüğü kendini aşırı ciddiye almadan bu kadar eğlenceli bir sunumla servis etmeyi herkes başaramaz. “Sugar/Tzu“nun caz dokunuşlarından heavy metal’e kusursuzca ve zorlamasız akışına kulak kesilin ve böyle keskin geçişleri bu kadar samimi bir üslupla kotarabilecek başka gruplar düşünün. “Eat Man Eat” ya da “Still“de yer alan country dokunuşlarının kozmik heavy-psychedelic notalarla valsine; “The Race is About to Begin“in dakikalar geçtikçe ivmelenen math rock doğasına ve yer yer komedi rap’i, yer yer Fransız chanson’larını akla getiren histerik Geordie Greep vokallerine dikkat edin. Hellfire aslında birçok açıdan Cavalcade‘deki müzikal fikirlerin bir tık ileri götürülmüş hali. Bütün bunlar yaşanırken Morgan Simpson bir kez daha formunun zirvesinde, neslinin olağanüstü müzisyenlerinden biri olarak rüştünü yeniden ispatlıyor. Grubun basçısı ve eş vokali Cameron Picton ise usta enstrüman işçiliğinin yanında Greep’in kaotik vokallerine sakin tonlu karakteri yardımıyla bir tezat oluşturarak güce dengeyi getirmeyi başarıyor.

Şarkı sözleri başka bir alem: Travma sonrası stres bozukluğundan muzdarip askerler, cinayet, çete savaşları, boks müsabakaları, ihanetler… Greep’e göre albümde yer alan her karakter “pisliğin teki” ve bahsi geçen her olay yaşadığı deneyimlerin abartılı bir süzgeçten geçirilmiş hali. Cehenneme inanmadığını söylese de bu imgenin şarkılarda kullanmak için harika bir araç olduğunu belirtiyor. Öte yandan yine kendisi bir başka röportajında “Alt tarafı şapşalca bir şey yapıyoruz, ama bizi geçindiriyor.” da diyor. Kısacası Hellfire’ı çok ciddiye almadan, ince tedirginlikler ve huşuyla dinleyip dikkatli tüketmemiz en iyisi gibi. Son bir temenni olarak: Çok yaşa black midi.

Yazıya sığmayan dört ekstra düşünce:

Dördüncü albüm nasıl olacak? Grubun bundan daha bile çılgın, hızlı müzikler icra etmesi mümkün mü? Yoksa hepimize ters köşe yapıp huzurlu pop balatları mı icra edecekler?

Geordie Greep’in karınyiyenlerle takıntısı nedir?

Cavalcade‘de yer alan “Slow“un video klibinde gördüğümüz bir karakterin “Welcome to Hell“in klibinde de ortaya çıkmasının anlamı nedir? black midi kendi sinematik evrenini inşa ediyor olabilir mi?

Son olarak reklamlar: Morgan Simpson ile geçtiğimiz sene Cavalcade şerefine tatlı tatlı söyleşmiştik, henüz okumayanları şöyle alalım. Gruba ikinci bir röportaj için ulaştık, cevap bekliyoruz.