Agar Agar ile Bir Söyleşi

Kapak Fotoğrafı: Erwan Fichou

Fransız elektropop ikilisi Agar Agar üçüncü albümleri ile geçtiğimiz günlerde sahalara döndü. Player Non Player, aynı isimli yeni bir video oyununun müziklerinden oluşuyor. Hikâyesini öğrenmek isteyeni aşağıdaki röportajımıza buyur edelim.

Nasılsınız, keyifler yerinde mi?

Armand Bultheel: Fena değilim! Kış mevsimindeyiz ve yapacak tonla iş var, ama zaman zaman piyano çalıp kedimi de sevebiliyorum.

Clara Cappagli: İyiyiz! Kendimizi sahneye hazırlıyor, turneye çıkmak için sabırsızlanıyoruz.

Player Non Player sadece bir albüm değil, aynı zamanda bir video oyunu. Kısaca açıklar mısınız bu albümün gözünüzdeki yerini ve nasıl ortaya çıktığını?

Uzun bir aranın ardından geldi. Agar Agar olarak yeni bir albüm yapmak istediğimizi biliyorduk. Jonathan Coryn de video oyununu halihazırda geliştirmekteydi. O oyundan albümümüzün ilk yapıtaşlarını çıkardık. Bize ilham veren manzara görselleri ve karakterler vardı. Sonra da içgüdüsel biçimde müziğimizi besteledik, sonuçtan da gayet memnun kaldık. Bu yolda devam ettik; oyun müzikten, müzik de oyundan beslenir oldu. Böyle karşılıklı işleyen bir süreçti.

Bir görsel sanatçıyla ortak bir yaratıcı vizyonunuz olması durumu, bir ikili olarak bağımsız ortaya çıkardığınız şeylerden nasıl ayrışıyor?

Üçümüz birden kendimize ait bir gerçeklik yaratmış oluyoruz. Bir fikirler alanı oluyor, oraya bir şeyler ektikçe daha büyük şeyler biçiyoruz. Bir bitkiyi farklı duyular kullanarak ekmek gibi biraz. Hepimiz projeye neler katmak istediğimiz söz konusu olunca bağımsızlığımızı koruyabildik, ancak bunların hepsini bir araya getirince tadını öngöremediğimiz bir çorba yapmış olduk.

Fotoğraf: Naïa Combary

Bu albüm için hangi araçlar ve enstrümanlar üstünde deneyler yaptınız?

Yeni synthesizer’lar kullandık, drum loop’lar için de ilk kez bir sampler’dan yararlandık. Armand önceki Agar Agar sound’larında kullandığımız birçok synthesizer ile drum machine’i sattı, böylelikle yeni materyaller üstünde deney yapabildik. Bu yolda da doğal olarak daha fazla dijital synthesizer ekledik. (Çoğunlukla 90’lar ile 2000’lerin dijital synth’leri.) Dokularına bayılıyoruz, Agar Agar sound’una da çok güzel gider diye düşündük.

Bu albümden yazması ve kaydetmesi en kolay ve en zor iki şarkıyı seçseniz bunlar hangileri olur?

En kolayı: “Dragon and Dragonlie”. En zoru: “Trouble”.

Kendinizi gamer olarak tanımlar mısınız? Ve en sevdiğiniz oyunlar nedir?

A: Gamer olmanın gereksinimlerini karşılamıyor olabilirim (gülüyor). Ama bazen oyun oynamak hoşuma gidiyor, kendime okur ya da sinefil demediğim halde kitap okumanın ve film izlemenin hoşuma gittiği gibi. Şu sıralar önerebileceğim oyunlar: Mother 3, Outer Wilds, Disco Elysium.

C: Katılıyorum, kendimi tipik bir gamer olarak tanımlayamam, bence o komüniteye dahil olabileceğim kadar oyun oynamıyorum. Kaygılıyken ya da boş vaktim olduğunda oynuyorum. Şu aralar Persona 5 oynuyorum.

Önceki soruya hızlı bir ekleme: Müziklerini en çok sevdiğiniz video oyunları neler?

A: Mother 3, Fez, Wip3out. 

C: ICO, Life is Strange, Final Fantasy XIII.

Bir oyun oynayalım, hile yapmak yok: Müzik dinleme geçmişinizde görünen son üç şarkıyı alabilir miyim?

A: Daha yeni trene bindim, haliyle dinlediğim son üç şarkı Brian Eno’nun LUX 1 albümünden. Şarkıları platformlardan dinlemektense indirmeyi tercih ediyorum, çalma listesi ya da shuffle takılan bir dinleyici değilim pek. Yeni şeyler keşfetmek istediğimde sırtımı algoritmaya yaslamıyorum asla, sevdiğim radyoları takip ediyorum onun yerine. Mesela LYL.live, çok sevdiğim bir Fransız internet radyosu. Şiddetle öneririm!

C: Salvia Palth’ın melanchole albümüne baştan sona feci takmış durumdayım şu aralar. Ayrıca Nana Lourdes’in “R.D.L.”i ve Puzzle’ın “love is a place to hide”ını tekrar tekrar dinliyorum.

Önceki Türkiye ziyaretlerinizden aklınızda kalan güzel anılar neler?

A: Çok iyi tanımasam da kısa sürede arkadaşlarım diyebildiğim insanlarla harika vakit geçirdim. 🙂

C: Öylece gezinmek, şehrin dini eser ve yapılarını gidip görmek çok hoşuma gitti. Çok güzel bir şehir, yemeklerine de bayıldım.

Agar Agar olarak şimdiye kadar en gurur duyduğunuz başarınız ne oldu? Aklınıza özellikle bir an geliyor mu, yoksa belli anları aşan daha büyük bir cevap mı söz konusu?

A: Kolaya kaçan bir cevap gibi olacak, ama ciddiyim: Player Non Player albümünü çok seviyorum, en sevdiğim albümümüz. Yaşadığımız zorluklar olsa da ortaya çıkardığımız şeyle gurur duyuyorum.

C: Bence en büyük başarımız, müziğimizle olabildiğince içten olabilmek. Sonuçlarını düşünmeksizin gerçek ve dürüst bir mesajı iletebilmek.

Şarkı sözlerinizden birini bundan 100 yıl sonra anınıza dikilecek bir taşa kazıyabilseydiniz hangisini seçerdiniz?

C: Bu soruyu cevaplamak bizi pek de mütevazı göstermez! Ama sanırım “Duke”dan şu sözü seçeceğim:

“Duke has magical hands

And when it moves it melts”

(Dükün elleri sihirlidir

Hareket ettikçe erir)

Zihnimde birinin ellerini erirken canlandırmayı çok seviyorum! Sebebi bu.

Agar Agar’ın Bandcamp profiline şuradan göz atabilirsiniz.