Rammstein – Rammstein (2019)

On senelik hasret geçtiğimiz ay sona erdiğinde, ilk şarkı “Deutschland” aileye katıldığında anlamıştık Rammstein‘ın eski gücünden pek bir şey kaybetmediğini. Müzik yırtıcı, görseller kışkırtıcı, sözler doğrudandı. Yani kısacası Rammstein, bildiğimiz Rammstein’dı. İkinci tekli “Radio” ise bu aşinalığın daha disko altyapılı, epey de akılda kalıcı bir temsilcisiydi. Adı konulmamış yeni albümün geri kalanı ise tam olarak kapağındaki kibrit çöpünün temsil ettiği ‘yangına körükle gitme’ hissini tattırıyor biz masum dinleyicilere.

Albümü ilk dinleyişte gruba dair sevdiğimiz hemen hemen her şeyi yeniden hatırlıyoruz. Örneğin “Deutschland”‘ın marşları andıran ton ve ölçeği, az ötesindeki “Zeig Dich”‘te tekrar karşımıza çıkarken aniden “Auslander” diye acayip bir elektro/trans işine atlıyor, bunu da pek garipsemeden yolculuğumuza devam edebiliyoruz. Rammstein’in güzelliği de biraz burada yatıyor zaten, bir anda (trak tiki trak) makineleşip sonraki saniyede duygusallaşabilen acayip bir zihniyet yön veriyor müziklere bunca senedir. Zamanında anti-metal diye uydurma bir müzik terimi lügata kazandırılsa bu Rammstein sayesinde olurdu muhtemelen.

“Auslander”‘ın patlayan sakızlı hallerinde kalmıştık en son. Buradan belki de grubun en orijinal işlerinden birine, “Sex”‘e atlıyoruz. Till Lindemann şarkının ortalarında bir yerde Rammstein’la düet yapan bir David Bowie gibi geliyor kulağımıza. Bu illüzyon “Puppe” sağolsun, hızlıca yıkılıyor. Sakince, usul usul yükselip sonlara doğru brutal vokale teğet geçen Lindemann, bu parçada adeta ayakta alkışlanası bir teatral şov sergiliyor. “Was Ich Liebe” gotik bir evrende geçen sadist bir aşk hikayesi tasvir ederken seçkinin en hafifi “Diamant” güzelliği ile ufaktan soluklanıyoruz.

Birbiri ardına patlayan harikalar “Weit Weg” ile “Tatoo” klasik, sert ve tavizsiz Rammstein eserleri. Klavyeci Christian Lorenz‘in “Weit Weg”‘e sunduğu katkı, albümdeki en ince ve esaslı dokunuşlardan biri. Buradan “Hallomann”‘a geçerek yerinde bir kapanış yapıyoruz. Modern bir folklor hikayesi anlatırken hem duygusal, hem ürkütücü, hem de esrarengiz kalabilen melodiler sanki Rammstein’ın imajıyla özdeşleşiyor: Anlaşılmaz, toplumca sevilmez, uzlaşılmaz, ama çoktan popüler kültürün toprağında dallanıp budaklanmıştır bile. İnkar edilemez, görmezden gelinemez.

Neticede karşımızda Rammstein için hem bir kariyer özeti, hem de açılmamış sayfalar tasvir eden bir albüm var. ‘Onsuz olmaz’ bir grubu neden sevdiğimizi şık yollarla, sürprizlerle bir kez daha öğreniyoruz, grubun diskografisine de şimdiye kadarki en sağlam halkalardan biri ekleniyor. Yangının büyümesini izlemeye davetlisiniz.

PUANLAMA: Yakıyor/10