Nilipek bugüne kadarki en şahsi yolculuğunu tamamladı. Özel hayatında olup bitenleri şairane ve şifreli denebilecek bir dille yansıtan mektuplar‘ın ilk kısmını daha geçtiğimiz günlerde dinlemiştik, ikinci tefrika da bu hikayeyi uygun bir zarafet üslubuyla tamama erdiriyor.
mektuplar‘ın ilk yarısı bir kışın ardından yavaş yavaş hükmünü ilan eden ilkbaharı yansıtıyorsa, ikinci yarıyı da rahatlıkla sıcak -ve tercihen daha sosyal geçen- bir yaz mevsiminden izlenimler olarak görebiliriz. Daha aydınlık tonlarla, yaz meltemlerinin ortasında kulak veriyoruz kalp kırıklıklarına ve ardından ortayı çıkmayı bekleyen iyileşmelere. Ayağı yere basan akustik gitarlarıyla bizi yavaş yavaş içine alan “Küçük Bir An” ile piyanonun arka planda güzelce dertlendiği “Bu Böyle Gidemez”in ardından yaylıların hükmünü ilan ettiği, yüreği incelikle kavrayıp yakan “Nefessiz” devreye girdiğinde artık şarkılara hepten ısınmış oluyoruz. Nilipek’in başlıkla uyum içinde ruhen adeta küçüklük yıllarına döndüğü “Çocuk” ise uzun zamandır dinlediğimiz en tatlı şarkılar arasında.
“Geçit” tüm yaşanmışlıkların ardından gelen bir barışıklık halini yansıtarak bu yolculuğa huzurlu bir final koyuyor, birdenbire dinlediğimiz on şarkı daha bütünlüklü bir forma bürünüyor. Bunun ötesinde ileriye, gelecek günlere buruk bir umutla bakıyor. Kolaylıkla özdeşlik kurabileceğimiz, belki de şahsen tattığımız veya tatmak istediğimiz bir umut bu. Tüm gerçek hikayeler kadar öznel, sanatın kendisi kadar evrensel.