avangart, -dı isim, Fransızca avant-garde, Öncü.
Müzik tarihinin belki de en acayip şarkı ve albümleri, avangart grup ve kişiliklerin işlerinde saklıdır -ta ki bazıları bu sanat formuna dair kalıpları baştan yazarak yeni türlere ve yeni müzisyenlere ilham ışığı olana dek. Kaleme aldığımız bu yeni yazı serisi, ilk piyasaya çıktıklarında başka kimselere benzemeyen, kimi zaman bu yüzden yadırganan, ancak zamanla sayısız insana ilhama kaynağı olup kültleşerek müziği şekillendirmiş avangart albümler ve şarkılara şapka çıkarıyor, kendilerine sevgi sözleri sarf ediyor. İlk tefrika içinde hepsi de birbirinden farklı üç isme yer veriyoruz.
Moondog – Moondog (1969)
Louis Thomas Hardin’i müzik tarihine altın harflerle yazdıran şey biraz hayattaki çetin yolculuğu, biraz yarattığı ayrıksı imajı, biraz da Moondog’un müziğinin bizzat kendisiydi. 1932 Kansas doğumlu bestekar henüz 16 yaşındayken kazara eline aldığı dinamit, gözlerine mal oldu. Bu zor deneyim, ustanın şamanizme ve ruhaniliğine kucak açmasını sağladı. Kuşandığı Viking kostümüyle uzun yıllar New York sokaklarında yaşayarak sokak müzisyenliği yaptı. 1969 yılında yapımcı James William Guercio’nun davetiyle stüdyoya girdiğinde ise Moondog adlı şaheserini yaratacaktı. Senfonik düzenlemeleri kadar şiir pasajlarına, şakonlara ve bale müziğine de yer veren bu eşsiz çalışma, bugün bile kusursuzluğuyla göz dolduruyor. Bir deneyin, pişman olmayacaksınız.
Kimlere İlham Verdi? Marc Bolan, Stereolab, Moonshake, Jimmy McGriff…
The Residents – Meet The Residents (1974)
Avangart müziğin taçsız krallarından The Residents’ın kariyerinden öne çıkan bir albüm veya şarkı belirlemek çok zor. Kuzey Kutbu’nu ve Inuit kabilelerinin hayatını zihinlerde canlandırmak amacıyla kaydettikleri Eskimo, ticarilik olgusuyla dalga geçtikleri The Commercial Album, tüm zamanların en tuhaf rock operalarından God In Three Persons… Bu saydıklarımızın hepsi de kendi çapında vizyon sahibi çalışmalar. Bu yüzden hikayenin başına ışınlanıyor, ilk albüm Meet The Residents‘a bağlanıyoruz. 1974 yılında grup henüz o meşhur ‘göz maskeli’ imajını benimsemediyse de ileriki yıllarda büyük işler başaracağının sinyalini vermeyi başarıyordu. The Beatles’ın ilk albümünü tiye alan adı ve kapağı ise belki de müzik tarihinin en cüretkar hamlelerinden biri.
Kimlere İlham Verdi? Les Claypool, Jerry Casale, Jerry Harrison, Matt Groening…
John Cage – “4:33” (1952)
Listemizin bu muhtemelen en meşhur üyesi, kimi bakış açılarıyla sağlam bir espri olarak düşünülebilir. Ki bir bakıma öyledir de zaten: İcra edildiği süre boyunca piyanoda tek bir notaya dahi basılmamasını talep eden bu “anti-kompozisyon”, dinleyicilerin bütün bu süre boyunca ortamdaki seslere odaklanarak bu seslerin içinde bir musiki bulmalarını bekler. (John Cage’in ilk performansı 4 dakika 33 saniye sürdüğü için bu isme kavuşmuştur.) Müzik tarihinin belki de en hınzırca ve dahiyane fikridir bu. Müzik kavramını enstrümanlardan ya da vokallerden azat ederek tüm yaşamın müzik olabileceğini ilan eder. Kimilerine bugün bile fazla uçuk ve kolaycı görünen bu fikir, tartışmaya kapalı biçimde sayısız müzisyen için bir rehber ışık görevi edinmiştir.
Kimlere İlham Verdi? Thom Yorke, Sonic Youth, Frank Zappa, Brian Eno…
Dipnot: John Cage’in işlerine ve genel anlamda ‘tuhaf müziğe’ ilgi duyanlar, caz titanı Sun Ra ile verdiği konseri belgeleyen John Cage Meets Sun Ra adlı albüme de mutlaka kulak vermeli. Biz de bu vesileyle yazı serisinin sıradaki tefrikasına dair biraz sürpriz bozmuş olduk sayılır, ama ne yapalım. Yakında yolculuğumuza devam etmek dileğiyle.