Molchat Doma ile Bir Söyleşi

“Şu sıralar bir sonraki işimiz üzerinde çalışıyoruz, onu dinleyince bizi tanıyamayacaksınız bile.”

Molchat Doma’nınki olağandışı ve günümüzü yansıtan bir başarı hikayesi. Hepi topu 4 senedir var olan grubun müziklerine günümüzde -ucundan kıyısından bile olsa- kulak vermeyen fazla kişi kalmadı. Sosyal medyada büyük ilgi gören kedili, yarasalı çok sayıda videonun arka planında onları işitiyoruz. Sanki post-punk onlar aracılığıyla hayli postmodern bir Rönesans yaşıyor, şarkıları -internetin kudreti sağ olsun- önü alınamayacak bir hızla yol alıyor.

Grubun bu enteresan yolculuğuna bir de pandemi gerçeği eklemlenmiş durumda. Böylesi bir başarının üstüne kim olsa büyük bir dünya turnesine çıkar, hikayesini bir de kanlı canlı genişletirdi. Oysa şimdiye kadarki en görkemli anlarını deneyimleyen Molchat Doma’nın şu aşamada böyle bir şansı yok. Onlar da boş durmak yerine soluğu stüdyoda alarak üçüncü stüdyo albümleri Monument‘ı kaydettiler. Geçtiğimiz aylarda yayınlanan bu albüm üstüne yazdığımız incelemeye şuradan ulaşabilirsiniz.

Bu yeni albümün şerefine gruba ulaştık ve kafamızdakileri yazılı biçimde ilettik. Her sorumuza cevap alamadığımız enteresan bir yazı dökümü ortaya çıktı. Bu durumu grubun meşguliyetine yormak istiyor, keyifli okumalar diliyoruz.

Son albümünüz Monument için tebrikler. Küresel bir kriz olan ve yakamızı hala bırakmayan pandeminin ortasında çıkardınız bu albümü. Dinleyicilerinizde uyandırmayı amaçladığınızı belirttiğiniz “yerinde sayma” hissinin dünyanın güncel durumuna paralel olması ironik değil mi sizce de?

Teşekkür ederiz! Aslında şarkılarımızın bir şekilde mevcut durumu yansıtıyor olduğu gerçeği tamamen tesadüf. Biz şahsen mevcut olaylarla albümümüz arasında pek de bir bağlantı göremiyoruz, ama sen gördüğüne göre bir gerçeklik payı vardır.

Kariyerinizde hızlı bir şekilde büyük bir başarı yakaladınız. Bu ani değişimle nasıl başa çıkıyorsunuz?

Eğer bu başarının bizi nasıl değiştirdiğini soruyorsan, hiç değişmedik aslında. Çevremizde olup bitenlerin kararınca farkındayız, o kadar. Bu bizi elbette mutlu ediyor ve en azından şimdilik herhangi bir rahatsızlık hissetmedik.

Böylesine hızlı büyüyen gruplar için bir sonraki albümün yaratımı stres kaynağı olabilir bazen. Bu hype’ın ışığında Monument’ı nasıl ele aldınız?

Senin hype olarak tanımladığın şeyle ilgili hiç stres yaşamadık, çünkü her zaman sevdiğimiz şey neyse onu yapıyoruz ve dinleyicilerin albümü beğenmeme ihtimaline de hazırdık, ama her şey yolunda gitti. Monument zorlayıcıydı çünkü çetin bir zaman diliminde yazıldı ve hiçbir ilham kaynağıyla yola çıkmadık. Ama başardık.

Peki Monument’ın fiziksel kayıt süreci nasıldı? Hangi enstrüman modelleriyle çalıştınız? Etkilendiğiniz ve sizi motive eden şeyler neydi?

Bu albüm için enstrümanlarımızda değişikliğe gittik. Gibson gitarlar kullandık ve bazı şarkılarda özel bas modelleri kullandık. Albümdeki synthesizer’ların ise %90’ı vintage modellerdi: Yamaha DX 7, Minimoog, Roland D50, Roland Juno 106… Önceki albümlerimizde olduğu gibi yapım sürecinin tamamı Roman’ın ev stüdyosunda gerçekleşti. Tek istisna vokal kayıtlarıydı, o kısmı başka bir yerde hallettik.

Grup bazında müziğinizdeki en büyük Batı etkisinin Depeche Mode ve The Cure olduğunu söylemek doğru olur mu? Bu gruplara karşı beslediğiniz sevgiye dair neler söylersiniz?

Bu grupları çok sevdiğimiz doğru, özellikle de Depeche Mode’u. Ama bunlardan başka etkilendiğimiz grup olmadığını düşünmek hata olur. -Böyle diyoruz çünkü pek çok kişi bu iki grup haricinde hiçbir şey dinlemiyormuşuz gibi belirtiyor bunu.- Çok farklı türlerde müzik dinliyoruz, ama ürettiğimiz müzik bu tarzda olduğundan benzer kült gruplarla karşılaştırılabiliyoruz.

Pandemiyi atlattığımız günlerde olduğumuzu varsayalım. Hem The Cure hem de Depeche Mode’un ön grubu olmak için teklif aldınız, ama ikisi de aynı tarihte ve yalnızca birini seçebilirsiniz. Seçiminiz hangisi olurdu?

Depeche Mode. Kendimizi onlara daha yakın hissediyoruz ve bize öyle geliyor ki kendileri çok daha ilginç bir grup. Albümden albüme çok farklı tınlıyorlar ve onlar hakkında sevdiğimiz şey tam olarak bu.

Tarzınıza bugüne dek post-punk, coldwave, goth, doomer music ve darkwave gibi çeşitli tanımlar getirildi. Bunca terimle ilişkilendirilmek konusunda rahat hissediyor musunuz, yoksa sizce bu durum sadece kafa karışıklığına mı yol açıyor?

Yalnızca iyi bir grup olarak tanınmak istiyoruz, türler aracılığıyla değil.

Sovyetlerin son döneminde ortaya çıkmış Notchnoi Prospekt, Biokonstructor, Kino gibi gruplarla aynı damarda müzik üretiyorsunuz. Bu ekipler vaktinde küresel bir başarıya ulaşamamıştı. Bugün ise sahne her zamankinden daha canlı ve güçlü, sizin de bunda payınız büyük. Sizce bu durumu sosyolojik bir çerçevede nasıl yorumlayabiliriz?

Hiçbir fikrimiz yok. Bu konu üstüne hiç düşünmemiştik.

Sanatçılar pandemiden çok sert biçimde etkilendi, etkileniyor. Belarus’un sanat çevresinde durum nasıl, pandemiyle nasıl başa çıkılıyor orada?

(Grup bu soruyu cevapsız bıraktı.)

Monument’a gelen tepkilerden memnun musunuz? Hayranlarınızdan aldığınız en iyi yorumlar hangileriydi?

Genel olarak evet. Her şey umduğumuz gibi gitti. Eskisi gibi olmadığımızı söyleyenler de vardı, bunun en iyi albümümüz olduğunu söyleyenler de, albümü berbat bulanlar da. Bu anlaşılabilir bir şey, çünkü grubun gidişatının nasıl olması gerektiğine yönelik kendi fikrimize sahiptik. Bir önceki albümümüzü yeniden kaydetmek için bir sebebimiz yoktu, ilginç de olmazdı böylesi. Sınırları zorlamak ilgimizi daha fazla çekiyor. Şu sıralar bir sonraki işimiz üzerinde çalışıyoruz, onu dinleyince bizi tanıyamayacaksınız bile.

Molchat Doma’dan tamamen bihaber, (muhtemelen sosyal medya kullanmayan) birini tek bir şarkınızla hayranınız yapmanız gerekse bu hangi şarkı olurdu?

на дне“.

Roman, yan projen Aktivität ile ilgili gelişmeler var mı? Yakın zamanda bir albüm dinleyebilecek miyiz?

Evet, üzerinde yavaş yavaş çalışıyorum. Orası tamamen bana bakıyor, boş zamanımda hem müzik yazıyor hem de kendimi ses sentezi alanında eğitiyorum. Belli bir takvimim yok. Ve aslına bakarsan kimsenin de bu projeyi beklediğini zannetmiyorum.

Son zamanlarda hangi grupları ve sanatçıları dinliyorsunuz?

Sepultura, TR/ST, IAMX, Sleaford Mods, Zola Jesus.

Az bilinen Sovyet gruplardan göz atmamızı önerdikleriniz var mı?

Кофе, Форум, Электроклуб, Николай Коперник, Дурное Влияние.

Canlı performansların yeniden düzenlenebildiği bir geleceğe yönelik planlarınız neler? Bir dünya turnesinin yolu gözüktü sanki.

Kim bilir? 🙂 Şimdilik bir yorumda bulunmak zor, çünkü güncel durum değişecek gibi durmuyor, ama öyle olacağına inanmak istiyorum.

Hiç unutamadığınız bir konser anınız var mı?

Londra’da çaldığımız ilk sefer unutulmazdı. Ayrıca Varşova’daki konserlerimizde dünyanın en çılgın hayran kitlesine çaldık! Aslında genel olarak her yerde çalmak güzel ve keyifli.

Grup olarak gerçek kılmak istediğiniz en büyük hayal(ler)iniz?

Aslında tüm hayallerimiz gerçekleşti. Belki bir Grammy kazanırız?

Söyleşi: Deniz Ekim Tilif

Çeviri: Naz Yılmaz