Yapısöküm, yani eski metinlerin yeni anlamlarını onları yeniden yapılandırarak inşa eden eleştirel yaklaşım, postmodern edebiyatın bize sunduğu olmazsa olmaz kavramlardan biri. Yaşadığımız dünya çeşitlenmelere, kendini yeniden keşfetmeye o kadar müsait ki, bu uygulamaya bazen sinemada, hatta müzikte bile rastlayabiliyoruz.
Modern Studies‘in İskoçya kırsallarını bestelere taşıyan son albümü Welcome Strangers‘ı geçtiğimiz sene incelemiş, takdirlerimizi iletmiştik. Sanatçı/tasarımcı/müzisyen Tommy Perman da bizim gibi albüme bayılmış. Heyhat bununla yetinmemiş, duyduklarını damarlarına işleyerek yapısöküme uğratmış, albümü yeni baştan kurgulayarak aslında bambaşka otantiklikte bir iş ortaya koymuş. Emergent Slow Arcs, işte böyle azimli bir çalışmanın meyvesi. Yapısöküm teorisinin doğası gereği Perman’ı Perman yapan Brian Eno, John Carpenter, Tangerine Dream gibi isimler de birer parıltı olarak buralarda bir yerde. Fiilen mevcut değiller alt tarafı.
Sanki kıyamet sonrası bir gelecekte vücutlarını robot parçalarla donatmış bir İskoç kabilesinin müziğini dinliyoruz. Ortaya çıkan iş öylesine ruhani, öylesine zamansız. Basbayağı atardamardan yola çıkan kana işlenmiş ritimler bunlar. Belki yeterince dinlerseniz metamorfoza uğramadan önceki hallerine el sallayabilirsiniz. Bu da kim bilir, günü gelince bir başka yapısöküm sürecini başlatabilir. İlham döngüsü çoğunlukla kusursuz olmayabilir, ancak çoğunlukla akmaya devam eder.
PUANLAMA: 8/10