Mistik fütüristik neo-klasik: Akın Sevgör ve Reveries

Akın Sevgör ile ilk kez tanışan birinin gözünden Sevgör’ün profilinin ve yeni albüm Reveries‘in incelemesi:

Akın Sevgör‘ün Reveries albümü geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Neo-klasik müzik olarak geçen tarzıyla ülkedeki elektronik müzik sahnesine yeni bir perspektif katan müzisyenin alanında oldukça sağlam olduğunu gösteren bir albüm daha olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Türkiye’de kopyala-yapıştır şeklinde devam eden, uzun süredir tek düze anlayışlara sahip elektronik ve tekno müziğin bende yarattığı ön yargıyı kısa sürede aşan bir imzaya sahip. Önceki albümlerini de detaylıca inceledikten sonra, yeni albümünü müziğini kendi içinde değiştirebilen bir insan olmasından büyük keyif alarak dinledim.

Akın konservatuvar okumuş, atılgan, kendi başına çok yönlü çalışmalar yapmaya girişen biri. Aynı zamanda çeşitli elektronik müzik festivallerinde veya İKSV Caz Festivali gibi etkinliklerde yer almış, yılların Kadıköy yerlisi olarak müdavimi olduğum Kadife Sokak’ın içinde bulunan Arkaoda gibi mekanlarda gezinmiş. Bu gerçek üzerinden kendisine hedef kitlesini ve kendini nerede bulması gerektiğini bilen biri diyebilirim. Dinlediğim ve okuduğum kadarıyla işini bir şeyler başarmak için değil, cidden hislerini aktarmak için kullanan biri olduğunu görüyorum. Kıyı Müzik ile 2022 yılında yaptığı söyleşide “Genel olarak ‘Bu çalışmamda bunu/şunu anlattım ya da konu aldım.’ demeye çekiniyorum çünkü üretimim de o hedefi baştan belirleyerek işlemiyor.” demiş. Bu tutumu yoğun ve akıcı his aktarımları yaptığı ürünler çıkarmasını sağlıyor. Haliyle uluslararası dinleyicilere de kendini ulaştırmış böyle böyle.

Bu yolda kısa süre içinde kayda değer projelere dahil olmuş. 2016 tarihli Arsnova albümünün “Vanity Corner” parçası Fi dizi müzikleri içinde kullanılmış. Çok büyük isabet. Elektronik beatlerle birlikte ney, saz gibi doğu müziği enstrümanlarını benzersiz senteziyle kullanan Akın, bana kalırsa gerçek bir hikâye anlatıcısı. Basit bir felsefi yorumlama yapacak olursam, doğu kültürünün dinginliği ve batı kültürünün hareketini birleştirdiği anlar çoğu şarkıya hakim. Aşağıya linkini bıraktığım kısa videoda “Ben, nasıl ve neden gerçekleştiğini araştırmanın mümkün olmadığı anlardan ilham alıyorum.” diyor. Bu kafamda tam da gece geç saatlerde dans pistinde hız çok yüksekken hareketin devam ettiği ama zamanın kitlendiği bir anı anımsatıyor bana. Yaşanan gerilimi slow-motion‘a indirmek, ethereal bir ana çevirmek gibi bir perspektif sunuyor. Kendisi hakkında yapılan yorumları okurken “donuk” dendiğini yakaladım. Şarkılarda üzerinde durulan anlar, az önceki örneğimdeki gibi, bir anda zamanın donduğu anlar iken bu sıfatın müziği üzerinde negatif durduğunu düşünmüyorum. Bu tarzı, Fi gibi alçalan ve yükselen bir diziye dahil olmasını şaşırılmaması gereken bir olaya çeviriyor.

Reveries albümü kalite olarak kendi çizgisinde kaldığı, his olarak başka dünyalara girdiği bir iş. Daha önceki albümlerinde anları betimlerken Reveries uzun yolculuklara ve hikayelere yoğunlaşıyor. Albümün ikinci şarkısı “it’s back” Nuri Bilge Ceylan filmlerinde uzun ve sessiz yürüyüş sahnelerinde belirsizliğin içinde süzülen bir karakterin arka plan müziği olmak için birebir. Her parçanın başlangıç veya son olmayan, süreçte insana eşlik eden parçalar olmaları albümün bütünleyici özelliği denilebilir. Bunu da kışın yapılan uzun tren yolculuklarına uygun olarak yorumlayacağım. Yine kendisi hakkında yapılan bir eleştiri, elektronik efektleri için “8 bit fıtı fıtılar” kullanımının rahatsız edici olduğuydu. Reveries‘in bu yorumu yapan insan için bir hayli dinlemesi zor olacağına inanıyorum. Müzikal olarak kendine kıyasla daha minimalistik kalarak, çoğunlukla piyano ve elektronikler kullanarak betimlediğim estetiğe ulaşmış. Kimde nasıl bir etki bırakacağını kestirememekle birlikte, albümün açılış şarkısı “of not being” hem maddi hem manevi olarak ülkemizin mistik doğasını taşıyan bir vizyona sahip. Türkiye’den çıkan isimler arasında kendisinden önce bu yorumu yapacağım en yakın zamanlı grup Gevende olurdu sanırım. Kendilerinin hayranıyım, Akın Sevgör’den de bunu daha çok görmeyi isterim.

Reveries hakkında yazmaya başladığımdan beri yakında gidebileceğim performansı var mı diye göz gezdiriyorum. Bunun küçük etkenlerinden biri de performanslarını oldukça sevdiğim mekanlarda gerçekleştiriyor olması. Daha aktif ve görünür olmasını beklemeye başladığımı söyleyebilirim. Uzun zamandır yaptığım en iyi lokal keşif olabilir, herkese öneririm.