Macar elektronik müzik yapımcısı Gábor Lázár, 25 Şubat’ta yeni stüdyo albümü Boundary Object’i yayınlayacak. İlginç bir hikâyesi var albümün: Geçtiğimiz iki yıllık süreçte Budapeşte ve Prag’da, Lázár’ın kendi tasarımı olan bir arayüzün ellerinde, bu arayüzün inşası sonrası sonuçlara insan eliyle hiç dokunulmadan ortaya çıkmış. Biz de albümün arka planını öğrenmek için kendisiyle kısa bir soru-cevap yaptık. Bol bol teknik terimli, ziyadesiyle nerd bir iş oldu. Aşağıya alalım.
Albümün yapımında kendi tasarımın olan bir bileşimsel arayüzden yararlanmışsın. Nasıl işliyor o, biraz açar mısın?
Bana rahat bir ortamda çalışma imkanı veriyor. Modüler synthesizer’lara benziyor, ancak kişiselleştirme ve etkileşim imkanlarında onların çok ötesine uzanıyor. Modüllerimle içgüdüsel etkileşimlerde bulunabiliyor, sadece ekrana şekiller çizerek zamanlamayı kurcalayabiliyor, iki eylem arasında tak diye bağlantılar yaratabiliyorum. Albümün yapım süreci de bu bileşimsel sistemi yaratmamla başladı.
Boundary Object‘in yapım hikâyesi iki sene ve iki şehir içeriyor. Bu işe bayağı kafa dökmüşsün gibi duruyor buradan. Projeye başlarken kafandaki ilk fikir neydi, o vakitten bu yana nasıl gelişimler, değişimler yaşadın?
Yeni bir arayüz yaratma fikri son birkaç senedir kafamda yavaş yavaş şekilleniyordu. Sonra pandemi oldu, karantina dönemi geldi. Geçtiğimiz birkaç senede Unfold ile Source‘u yayınlamıştım, ikisi de tekno ve club müzikle özdeşleşen, doğrusal yapılanmış ve dörtgensel iskeletlendirilmiş ses yapımlarından mürekkepti. Estetiğe de, geleneğe de önem veririm; ama elektronik müzikte mevcut o büyük resme de bakmak isterim. Günümüz müzik teknolojisi, elektronik müziğin karma estetiğini keşfetmemizi sağlayacak nice yaratıcı araç barındırıyor.
Bunların gerçek zamanlı kaydedilmiş, yeniden kurgulanmamış şarkılar olduğunu düşününce fikirdeki sadelik dikkat çekiyor. Şarkıları o ilk formunda bırakmanda etkili olan şey neydi?
Kendi tasarladığım arayüzlerle çalışırken parçaların yapısı ya da müziği soldan sağa açıkça dizilmiş olmuyor, arayüzümün farklı eylemlerin birbiriyle etkileşimine dair ayarlarında tanımlanıyor bu yapılar. Bu ayarlardan doğabilecek kombinasyonlar, kayıt düğmesine basıp olanlara müdahale etmemden daha fazla ilgimi çekiyor. Aslında insanların synthesizer’lar, davul makineleri ya da modüler synth’lerle çalışma biçimine benzer bir durum, ama benim durumum özelinde parametrelerden yalnızca biri değişse sadece parçanın yapısı ya da sound’u değil, anlamı ve niyeti bile değişir. Bense bu anlamların ve niyetlerin peşindeyim, haliyle sonucu değiştirmiyorum.
Boundary Object’in Bandcamp sayfasına şuradan göz atabilirsiniz.