Psychedelic Rock Ölmedi!

1986 doğumlu, baba tarafından Zimbabweli- ana tarafından Güney Afrikalı, kıskanılası Avustralyalı müzisyen Kevin Parker’ın öncülüğünde kurulan Tame Impala, sizi daha ilk dinleyişte içine çekme, sarıp sarmalama yetisine sahip bir müzikle, “yeni gruplardan kimi önerirsin” muhteviyatlı ahiret sualinin acil ve kati yanıtı oluyor. Psychedelic rock temelli şarkılarının barındırdığı müthiş dinamizm, süper hızlandırılmış çekimle bir tomurcuğun açmasını ya da ardı arkasına patlayan havai fişeklerin sürprizlerle dolu cümbüşünü çağırsa da tüm bunlardan çok daha kalıcı bir etki bırakmayı başarıyor.

Tame Impala’nın müziği adeta bir rock müzik tarihi dersi tadında 60’ların Amerikan psychedelic gitar gösterilerinden demir alıyor, Britanya’ya ulaşıyor, Pink Floyd’a, Beatles’a, John Lennon’a ve tüm ardıllarına selam ediyor. Psychedelic’in hakkını tam anlamıyla verircesine bir hayal aleminden, zihnimizin derinliklerinden ya da basit bir şekilde yan odadan yankılanan müzikleri, karmakarışık Led Zeppelinvari gitarlarıyla ve fırtınalar koparan baslarıyla, gerçek bir rock müzik öncüsü olarak, dinleyenleri o özlemle anılan eski senelere götürüyor; yine de modern ve yeni olma vasıflarını bir şekilde muhafaza ediyor.

Tame Impala üyeleri, kendilerini bu kadar ağır sorumlulukların altına sokacak kabarık bir özgeçmişe bugün bile sahip değilken henüz, 2010 yılında, sadece 23-24 yaşlarındayken çıkardıkları muhteşem Innerspeaker’la nasıl bir potansiyelle karşı karşıya olduğumuzu bizlere kanıtlamışlardı. Kevin Parker ve arkadaşlarını, o muhteşem ilk albümün Desire Be Desire Go’sunun canlı kaydında izlediğinizde ve elbette dinlediğinizde, gönül verdikleri müzik için bile, 30-40 seneyle kaçırdıkları rock’ın altın çağına yetişememelerine rağmen o tınıları bu denli içlerinde büyütebildikleri için bile onlar adına seviniyor, onlar adına gururlanıyorsunuz.

Bonuslarıyla toplam 13 şarkıdan oluşan ve ev ortamında kaydediliveren (!) Innerspeaker öyle bir albüm ki, sizi öyle bir etki altına alıyor ki; albümün en güzel şarkısı albümün ta kendisi, baştan sona tamamı oluyor. Çok fazla enstrüman çalabilen, Kylie Minogue da dahil olmak üzere çok fazla ilham kaynağı olan, yaşına başına bakmadan çok fazla yan projede yenilik arayan Kevin Parker’ın A’dan Z’ye hakim olmak üzereyken Y’de takıldığı ve teknik yetersizliklerden dolayı miksleme işini The Flaming Lips yapımcısı Dave Fridmann’a devretmek zorunda kaldığı albümden çıkan dört single, Parker’ın yeteneklerini MGMT turnesiyle ve binlerce yeni hayranla taçlandırdı.

Innerspeaker, elbette ki bu dört single’dan (Solitude Is Bliss, Lucidity, Expactation, Why Won’t You Make Up Your Mind) çok fazlasını ifade ediyor ki, nasıl bütünlüklü bir albüm olduğundan yazı boyunca bahsettik. İşte bu 2010 tarihli albümün dumanı hala tüterken, Kevin Parker, Tame Impala’nın ikinci albümü Lonerism’in tüm kaba inşaatını bitirdi, albümün tüm dünyada yayınlanacağı Ekim başını beklemeye koyuldu. Büyük bölümü Fransa’da kaydedilen ve tıpkı ilk albüm gibi Modular Recordings’ten çıkacak Lonerism’in Tame Impala tarafından deşifre edilen ilk güzelliği Apocalypse Dreams ve  ardından gelen ilk resmi single Elephant, on iki şarkılık albümün nelere gebe olduğunu gösteriyor, beklediğimize değeceğini müjdeliyor.

Evet, şimdi artık başka bir alemden geldiklerine inandığımız eskinin müzisyenleri ya toruna torbaya karıştı ya da göçtü gitti ama Tame Impala gibileri, bizlere o yılların psychedelic rock’ının şükür ki ölmediğini kanıtlıyor. Kanıtlamakla kalmıyor, bunu gözümüze gözümüze sokuyor, bizleri müzikleriyle açık açık taciz ediyor, edilgen kılıyor. Tüm bu yan etkiler bir yerlerden tanıdık geliyor, değil mi?..

Emre Yürüktümen

Lonerism:
01 Be Above It
02 Endors Toi
03 Apocalypse Dreams
04 Mind Mischief
05 Music to Walk Home By
06 Why Won’t They Talk to Me?
07 Feels Like We Only Go Backwards
08 Keep on Lying
09 Elephant
10 She Just Won’t Believe Me
11 Nothing That Has Happened So Far Has Been Anything We Could Control
12 Sun’s Coming Up

Linkler: Tame Impala tarafından yayınlanan Lonerism tanıtım videosu, Apocalypse Dreams