Konserin Kıyısında: Nick Cave ve “Öteki” Tohumları


Yarın İstanbul için büyük bir gün. Hava karardığında Maçka semalarında hayat bir süreliğine duracak, yıllardır şehrin başına gelen en büyük açık hava ayini vuku bulacak. 17 seneden sonra Bad Seeds’le, 14 seneden sonra Nick Cave’le hasret giderecek, yürekleri birleştireceğiz. Belki ozanla el ele tutuşacak, belki zatı muhteremi omuzlarda taşıyacak, belki onunla aynı sahneye çıkacağız. Her halükarda müzik basınında çokça yazılıp çizilen “Nick Cave’i canlı izlemeden ölmeyin” ana fikrinin ne kadar haklı bir öneri olduğunu görecek, idolümüzü ve kötü tohumlarını bizzat görmenin mutluluğuyla dolacağız. “Red Right Hand”, “Stagger Lee”, “The Weeping Song” ve çok daha fazlasına eşlik edeceğiz.

“Çok daha fazlası” demişken, sahi, sürpriz kontenjanından şarkılara da rastlar mıyız acaba? Bad Seeds, bu yaz çıktığı Avrupa festival turnesinde kimi zamanlar seyircisini şaşırtarak az bilinen şarkılarını icra etti. Hem icra edilenlere, hem de henüz sahneye çıkış fırsatı verilmeyenlerin bir kısmına bakalım. Vakit, durumu değerlendirme ve öngörülerde bulunma vaktidir.

City of Refuge: İşte karşınızda güncel Bad Seeds setlist’lerinin beklenmedik gediklisi… 1988’in Tender Prey‘inde yer alan, hızlandıkça frene basmayan bir post-punk şaheseri. Aslında aynı tanım albümün çoğunluğu için de geçerli. Ama illa bunu öne çıkarıyorsak boşuna değil: Şarkı dirilişini bu turnede yaşadı. / / Konserde Dinler Miyiz? Evet, muhtemelen dinleyeceğiz. Geçtiğimiz konserlerde –“Rings of Saturn” ile birlikte- ansızın, yokluktan beliren ve bir aksilik olmadıkça tekrar tekrar ortaya çıkan bir şarkı. %75 ihtimal. O olmazsa enerji bakımından sıradaki 2 şarkı da uygundur.

Brother, My Cup Is Empty / Thirsty Dog: Olur da grup “City of Refuge”‘dan sıkılıp değişik bir şeyler ararsa, Yunanistan konserlerinde yaptıkları gibi yerine “The Mercy Seat”‘i sıkıştırabilirler. Öte yandan, hem enerji benzerliği hem de sürpriz kontenjanına girmesi için bu 2 şarkıdan birini duysak havalara uçarız. Sırasıyla Henry’s Dream ve Let Love In‘de yer alan bu hazineler, serserilikte “City of Refuge”‘u aratmıyor. / / Konserde Dinler Miyiz? Listemizin en uç tahminleri. Ancak yalan yok, olsa güzel sürpriz olur. İkisi ayrı ayrı toplamda %4 ihtimal. Hazır uç tahminlere girmişken aynı iki albümden birer gönül fatihi şarkı daha seçelim: “I Let Love In” ve “Loom of the Land”.

Opium Tea: Belki de en mutlu Nick Cave şarkısı. 1996’da kaydedilip de tüm kalitesine rağmen albüm yüzü görememesi, The Boatman’s Call‘un hemen öncesine denk gelmesiyle açıklanabilir ancak. Cave, PJ Harvey ile ayrılığının acısını yaşamaya başlamadan önce hayatının en mesut dönemindeymiş sanki. Bize laf düşmez, ama aşkın sonu keşke dostluğu da bitirmese. Canlı canlı “Henry Lee”‘yi bile duyabilirdik yoksa. / / Konserde Dinler Miyiz? Zor. Bırakın bu turneyi, şimdiye kadar herhangi bir konserde çalındığına dair bir kayda rastlayamadık. İhtimali %1 değil, %2 veriyorsam, tek sebebi şarkının hayranlar arasında nadir bir elmas gibi görülmesidir.

Come Into My Sleep: Bir Opium Tea olmasa da oldukça neşeli tınlayan bir diğer Bad Seeds şarkısı. “(Are You) The One That I’ve Been Waiting For?”‘un B yüzünde görüldü ilk kez. B-Sides and Rarities toplamasının öne çıkan parçalarından biri. / / Konserde Dinler Miyiz? Olası. Bad Seeds’in Mayıs sonunda başladığı Avrupa turnesinin ilk sürprizi oldu kendisi. Birkaç konserde daha işitilmesini takiben yaklaşık 1 aydır kayıplara karıştı, fakat kim bilir belki de dönüşü yakındır. %40 ihtimal.

Oh My Lord: 21. yüzyıla No More Shall We Part adlı bir albümle giriş yaptı Bad Seeds; ki kendisi başlı başına gizli, daha ziyade hakkı yenen bir şaheserdir. Grup kadrosu da efsanedir; Warren Ellis gelmiş, Blixa Bargeld ile Mick Harvey henüz gitmemiştir. Albümün ortasında yer alan bol duygu patlamalı bu şarkı ise keşke tekrar dinlesek dediklerimizden.  / / Konserde Dinler Miyiz? Keşke diyoruz, ama muhtemelen dediğimizle kalacağız. Albüm ilk çıktığında sürekli olarak repertuardaydı, hatta grubun 2001 tarihli ilk İstanbul konserini de şenlendirdi. Heyhat, şanı büyümedi ve ilerleyen yıllarda biraz unutuldu. İyimser bakarsak %5 ihtimal.

Shoot Me Down: Nocturama, birçok hayran için en iyi Bad Seeds albümleri arasında yer almıyor. Biraz hakkı yeniyor kendisinin, ama eleştirilerin sebebini anlamak da zor değil: Şarkıların akılda kalıcılık dozu düşük, bir-iki adet vasat çalışma var, promosyon olarak çıkan “Bring It On”‘un klibi -kasıtlı, ironik biçimde olsa da- Bad Seeds ruhuna biraz ters. “Bring It On” teklisinin B yüzünde ise işte bu duygu şelalesi var. / / Konserde Dinler Miyiz? Yakın zamana kadar ihtimal %1 civarıydı. Ancak grubun geçtiğimiz günlerdeki Avusturya konserinin büyük sürprizi işte bu şarkı oldu. Muhteşem bir ilk performanstı. İkinci şanslara inanıyorsak, %55 olasılık veriyorum.

Jesus of the Moon: Cave’in en hakkı yenilmiş 10 şarkısından biri desek yeridir. Temelinde Cave’in ilk grubu Birthday Party döneminden ve yan grup Grinderman’dan ilhamla yaratılmış bir garaj rock albümü olan Dig, Lazarus, Dig‘i seven var; sevmeyen var. Bir süredir işittiğimiz en gürültülü Bad Seeds çalışmasıydı 2008’de yayımlandığında. Bu şarkı ise gürültüsüz, direkt ve içten bir aşk kelamı. / / Konserde Dinler Miyiz? Belki uslu bir çocuk olursak… Yeni turnede henüz Dig, Lazarus, Dig albümünün esamesi bile okunmadı. Okunursa da bu şarkıyla mı olur, zor. “More News From Nowhere” daha popüler bir tercih olur. Sırf şarkıya olan hayranlığımızdan %0,5 diyoruz.

Rings of Saturn: Nick Cave’in standartlarında bile kasvetli kalan bir ağıt albümü Skeleton Tree. Albümün kayıt sürecini gözlemleyen belgesel One More Time With Feeling‘de “Rings…” hariç bütün şarkılar mevcuttu. Takip eden turnede de duyamadık kendisini. Bunların güzel bir sebebi var: Şarkı, oğul Arthur Cave’in ölümünden önce bestelenmiş, üstelik albümdeki kardeşleriyle ortak bir ruha da sahip değil. Cave, üstündeki kasvet bulutlarını biraz silkeleyince “Rings of Saturn” de setlist’lere girdi. / / Konserde Dinler Miyiz? Cave, hazır içindeki keder biraz dağılmışken şarkıyı icra etmeyi bırakmayacaktır. %85 ihtimalle İstanbul konserinin kapanış şarkısı “Rings of Saturn” olacak.

Bu noktada bize daha fazla söz düşmüyor, heyecanla yarın akşamı bekliyoruz.