İstanbul Film Festivali’nden Seçmece 5 Film

Yılın bir başka önemli festival vakti yaklaşıyor: İKSV’nin 38. İstanbul Film Festivali’nde izleyeceğimiz yapımların tam listesi an itibariyle açıklandı. Bu vesileyle önümüzdeki engin denizden izlenmeye değer duran filmlerin beşini elemeye çalışalım, bakalım bizi neler bekliyor?

High Life

Katalogdan: “7 numaralı uzay gemisinde bir bebekle birlikte yalnız yaşıyor Monte. Gemi, bir kara deliğe doğru yol alıyor; uzay-zamanın büküldüğü bir noktaya. (…) Tabii ki yine Denis’nin tüm filmlerinde olduğu gibi Tindersticks’ın has elemanı Stuart A. Staples, müzikleri ve ses tasarımını üstleniyor. Claire Denis’nin sözleriyle High Life, “yalnızca arzulardan ve vücut sıvılarından bahsediyor. (…) Umutsuzluk ve insanın hassasiyeti hakkında bir film bu; her şeye karşın sevgi hakkında…” “

Önceki gösterimlerinde eleştirmenlerden harika yorumlar almış bir film High Life. Festivali açmak için güzel bir tercih olabilir. Filmin prodüksiyon şirketinin pek değerli A24 olduğunu da ekleyelim.

Nebula

Katalogdan: “Koyun ve kendisi arasındaki bağın farkına varmasıyla birlikte, Hay, kendisi ve köyün etrafında gerçekleşen olaylar arasında bir ilişki olduğunu gözlemlemeye başlar. Böylece, adım adım, madde ile canlının uyumuna, ruhun doğadaki yerine tanık olduğu kaçınılmaz bir yolculuğa çıkar.”

Tarık Aktaş‘a Locarno Film Festivali’nde “Gelecek Vaat Eden En İyi Yönetmen” ödülünü kazandıran Nebula, hem Ulusal hem de Uluslararası Yarışma’da yer alacak.

A Dog Called Money

Katalogdan: ” PJ Harvey’le 2011 tarihli Let England Shake albümünde de işbirliği yapan ve şarkıların her biri için kısa filmler çeken İrlandalı fotomuhabiri ve yönetmen Seamus Murphy, ünlü müzisyenle işbirliğine devam ediyor. Murphy sanatçıyı Kabil’den Kosova’ya ve oradan Washington’a kadar izleyerek son albümü The Hope Six Demolition Project’in yapım aşamasını belgeliyor.”

Fazla söze ne hacet? Musikişinas bölümünün en özel filmlerinden, pek sevgili PJ Harvey‘e odaklanan bu belgeseli bir noktada görmek şart.

Muere, Monstruo, Muere

Katalogdan: “Harflerin, dağların ve cinsel canavarların iç içe geçtiği Mahvol, Mahluk, Mahvol, The Wild Ones ile adını duyuran Alejandro Fadel’in yetişkinler için yarattığı karanlık bir masal. And Dağları’nın ıssız, uzak bir bölgesinde tuhaf ve ürkütücü cinayetler işlenmektedir. “

İFF’nin vazgeçilmezlerinden, %90 ihtimalle vizyon şansı göremeyecek filmlerden mürekkep “Mayınlı Bölge” kategorisi bu sene de dolu dolu. Diğer ‘mayınlı’ filmlere de bakmanız tavsiye edilir.

2001: A Space Odyssey

Katalogdan: “Adım attığı türlerde yeni pencereler açmayı tekrar tekrar başarmış olan (Stanley) Kubrick, 2001 için dönemin en prestijli “bilimsel bilimkurgu” yazarlarından Arthur C. Clarke ile çalışarak daha önce yapılmamış tarzda bir bilimkurgu abidesi ortaya çıkardı: 2001bilimin, teknolojinin insan için anlamı, insanın ürettikleriyle (mesela HAL karakterinde, bilgisayarlar) ilişkisi üzerine devasa bir senfoni. ”

Bu seneki festivalde bütün Stanley Kubrick filmlerini büyük ekranda izleyebileceğiz. Bu engin ‘başyapıt fabrikası’nda sadece bir film seçmek zorunda olsak, o da şüphesiz bambaşka bir görsel deneyim sunan şaheser 2001: A Space Odyssey olmalı.