HEALTH ile Söyleşi: “Bastık Gaz Pedalına…”

Son güncelleme:

ABD’li kült endüstriyel/noise rock üçlüsü HEALTH, geçtiğimiz salı günü bir konser için İstanbul’a uğradı. Biz de performanslarının hemen öncesinde basçı/yapımcı John Famiglietti ile on dakikalığına da olsa kuliste lafladık.

Instagram’da paylaştığınız hikâyelerden anladığım kadarıyla İstanbul’daki vaktiniz oldukça keyifli geçiyor.

John Famiglietti: Evet. Geri döndüğümüz için heyecanlıyız. Geçen seferki ziyaretimiz harikaydı, üstünden de çok zaman geçti.

Önceki seferden aklında güzel anılar kaldı mı?

İlk konserimize geldiğimizde uçak İstanbul’a inememişti. Sis kaynaklı acil durum nedeniyle Ankara’ya iniş yaptık ve öylece ortada kalakaldık. Tanıdığımız biri vardı. Arabasını kiralayıp Ankara’dan İstanbul’a kadar sürdük. Bize kiralarken “Yapmayın bunu, öleceksiniz! Türkiye’de bir araba yolculuğundan sağ çıkamazsınız.” demişti. Yine de yaptık. Tüm gece araba sürdük. Zerre uyumadık.

İstanbul’a vardık, konseri verdik, sonra da efsanevi bir Alman DJ’in çaldığı harika bir doğum günü partisine gittik. Oradan da Anadolu Yakası’nda süper bir bara geçtik, canlı bir kaplumbağaları vardı. Grupça geçirdiğimiz en iyi zamanlardan bazılarını bu şehirde geçirdik. İlk seferimiz olduğu için bol bol aylaklık ve turistlik de etmiştik.  Birkaç gün kalmıştık. Geri dönmek hep aklımızdaydı.

Geri dönmenize sevindim. Malum, en güncel albümünüz RAT WARS. Albüm yapım sürecini düşündüğünde son hâline getirmesi en kolay ve en zor olmuş iki şarkıyı seçebilir misin?

Düşüneyim. RAT WARS’ı ortaya çıkarırken her şeyi tekrar tekrar gözden geçirip baştan yarattık, o yüzden net bir cevabım var mı emin değilim. “SICKO” kolaydı sanırım, bir sample üstüne inşa edildi.

Gerçi düşününce hiçbir şarkı kolay değildi. Prodüksiyonu oturtana kadar her birinin sayısız versiyonu ortaya çıktı. Bir şarkı bitmiş olsa bile tekrar tekrar dönüp bakıyorduk. Hiçbiri de diğerlerinden zor değildi, zira çalışma sürecimiz böyle işliyor.

Müzik yaparken çoğunlukla şöyle bir yaklaşımımız var: “Bu şu an böyle tınlıyor. İyi olduğunu da biliyoruz. Sonra daha havalı tınlamasını sağlayacağız. Üstünde çalışacağız.”

Günümüzde git gide daha fazla müzisyen karanlık parçalar üretiyor, müzikte karanlık tonlar git gide popülerleşiyor. Sence bu durum dünyanın giderek daha kötü bir yere dönüşmesi ve daha fazla insanın bunun farkına varmasıyla ilgili olabilir mi?

Çok mümkün. Ama belli de olmaz. Black metal üstüne çekilmiş belgeselleri izlediğimizde görüyoruz ki karanlık müzik yapan insanların birçoğu gayet güzel şartlarda yetişmiş. Mutlu müzik yapanların bir kısmı da çok zor zamanlardan geçmiş. Bilemiyorum. Bize gelirsek, her zaman böyle post-apokaliptik müzikler yapıyorduk, şimdilerde ise bu tutmaya başladı. Yani cevabım sanırım evet. (gülüşmeler) Zaman bize yetişti. Devran döndü, müziği değiştirdi.

Ayrıca dinleyici kitleleri eskisine kıyasla daha fazla türü kucaklıyor. Birkaç yıl önce geçmişte sizin de birlikte çalıştığınız Xiu Xiu’dan Jaime Stewart ile söyleşmiştim-

Süper. Onun büyük hayranıyız. Eskilere dayanan bir mazimiz var.

Bana şunu demişti: “Ben çocukken hiçbir sporcuyu The Cure dinlerken göremezdin, ya da beyaz bir çocuğu hip hop dinlerken… Şimdi herkes her şeyi dinliyor.” Bu olumlu bir durum, değil mi?

Nasıl baktığına bağlı. Her şeyin olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Baktığında “Bir punk’ım, bir metalciyim, şimdi seninle dövüşmem gerek!” demenin süper bir yönü var. Evet olumlu bir şey değil, ama müzik adına güzel ve otantik hissettiren bir şey. Şimdi istediğin şekilde kalıptan kalıba atlayabiliyorsun, bu da gayet hoş, daha makul davranabiliyorsun. Olumlu bir durum. Kimin neyi sevdiği kısmı bazen garip ya da saçma bir hâl alsa insanların müziğimden büyük anlamlar çıkarması daima hoşuma gitmiştir.

Öte yandan insanların müzik konusunda şiddete meyledecek kadar tutkulu olması fikri de hoşuma gidiyor. (gülüyor) Bu iyi bir fikir demiyorum, ama mesela Rites of Spring gibi bir grup ortaya çıktığında konserlerine giden insanlar kafayı yiyor, koltukları yerinden söküp atıyordu. İsyanlar çıkıyordu, o derece şok edicilerdi çünkü.

Artık herkesin her şeyin dinliyor olması güzel, biz de bu şekilde iş yapıyoruz zaten. Yaşadığımız gerçeklik bu. Başından beri oldukça modern bir internet grubu olageldik, bugün yola devam ediyorsak da tek sebebi budur. Bize yaradı. Ama insanların müziğe delice yaklaşması, “Müzik değil bu! Daha öte bir şey!” falan demesi de çok hoşuma gidiyor. Muhtemelen sağlıklı olan seçenek bu değildir tabii. 1983’te hardcore punk hayranıysan uzun saçlısın diye dayak yiyebiliyordun. Öyle saçma durumlar vardı.

Şimdiye dek çok fazla grup ve sanatçıyla ortak çalışmalar yaptınız.  Aklına şuracıkta gelen, henüz birlikte çalışmadığınız ama bir gün keşke çalışsak dediğin ilk isim nedir?

Çok fazla var. Öyle büyük isimler olmasına da gerek yok, hayranı olduğumuz çeşit çeşit sanatçı var. Kimileriyle çalışmayı çok isteriz ve kimileriyle tam şu an çalışıyoruz da. Sana söyleyemem ama-

Şimdilik sır olarak saklayacaksın yani?

Evet. Yakında ya yeni bir albüm ya da yeni ortak parçalarla geleceğiz. Çok kısa bir süre içinde hem de.

Tümüyle ortak parçalar içeren bir albüm ihtimal dahilinde mi peki?

Yok. Şimdi çok konuşmak istemiyorum, ama sanırım isteğimiz bir an önce özgün şarkılardan oluşan bir albümü -kimsenin beklemediği kadar hızlı biçimde- tamamlayıp ardından ortak parçalara odaklanmak. Şu aralar heyecanımız yüksek, bastık gaz pedalına ve bırakasımız da yok.

Şu an müzik dinleme platformunun arama geçmişine erişebiliyorsan bana dinlediğin son üç şarkıyı söyleyebilir misin?

Maenad Veyl’den “Bleak” var. Bence bu şarkı bir şaheser, beni EBSM türüne ilk kez iten de kendisiydi. Oldukça karanlık, orta tempoda bir dans müziği. Maenad’ın müziğimiz üstündeki etkisi büyük oldu, sonunda birlikte ortak parça da yaptık.  Adı “IDENTITY”, konserlerimizi onunla açıyoruz. Şarkının büyük hayranıyım anlayacağın.

Salvatore Ganacci’den “Step-Grandma” var. Harika bir dans müziğini iyi mizah anlayışıyla sentezleyen bir DJ, öyle komik ki. Ayrıca bu şarkı için yüksek bütçeli ve komik bir video hazırlamış.

Bakacağım.

Kesin bak. Çok komik, ama ayrıca çok da başarılı bir dans müziği bence.

Son olarak Pantera’nın bir şarkısı var. Pantera’yı seviyorum! (gülüyor)

Eklektik bir liste.

Evet. Bunlar ayrıca çalma listemde bulunan şarkılar. Müziğimizde yansıtmamızı istediğim fikirleri içeren şarkılardan liste yapıyorum. Bu şarkıların üçü birden aynı çalma listesinde.

Diyelim ki bundan 100 yıl sonra müzisyenlerin anısını onore eden bir tema parkındayız. Her sanatçı veya grubun kendine ait bir anıt taşı var, üstünde de şarkı sözlerinden biri yazıyor. HEALTH’in anıt taşında hangi şarkı sözünüz yazsın isterdin?

Of, bu soru feci bir düşünce deneyine itiyor insanı! Nasıl seçeceğim inan bilmiyorum.

En mantıklı gelen seçeneği söyleyeyim. Spotify’da en popüler şarkımız “Major Crimes.” Büyük bir sürpriz yaşanmazsa da hep en popüler şarkı olarak kalacak. Orada çok sevdiğim şu söz var: “Hayat kısaysa / Niye bu kadar uzun sürüyor?” Bence bir anıt taşa çok yakışır. Ne dersin?

HEALTH’in Bandcamp profiline şuradan göz atabilirsiniz.