Kışa bir türlü tam anlamıyla geçemediğimiz şu günlerde gözlerimizin önüne baharı – hem de ikisini birden- getiren bir albüm yayınlandı. Haşmet Asilkan‘ı dinlemek, düşlerinizde var olan bir bahçeli evin topraklarında, ağaçların ve fidanların ortasında yavaşça gündüz düşüne dalmaya benziyor. Yani düş içinde bir düş, tabiat içinde bir tabiat söz konusu. Böylesi bir ikirciklilik de ancak Bundan Sonraki Günlerimiz Hatırlamakla Geçecek‘te olduğu denli duru anlatılabilirdi.
Haşmet Asilkan ismini ilk kez 1990 tarihli Yavuz Turgul filmi Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni‘nde duyduk. Mevzubahis yönetmeni yani Asilkan’ı Şener Şen ete kemiğe büründürmüştü, şu anda dinlediğiniz proje ise müzisyen Fatih Vural‘ın bir mahlası. Elbette haletiruhiye kaynaklı bir esinlenme söz konusudur, ama işittiğimiz bütün o pastoral kelamlar bundan çok daha fazlası. Vural gitar, santur, banjo, bağlama, mızıka ve vokallerden sorumlu, ona eşlik eden dostlar listesinde ise Barış Demirel (trompet), Burak Altuner (saksafon), Nihal Saruhanlı (davul/perküsyon) ve Ozan Can Özübal (bas/klavye) var. Elde edilen ses evreninde enstrümanlar ne birbirinin önüne geçiyor ne de kalabalık ediyor, her şey öyle doğal, öyle yerli yerinde.
İsmet Özel’in gençlik dönemine ait iki şiirinden (“Karlı Bir Gece Vakti Bir Dostu Uyandırmak”, “Evet, İsyan”) esinlenmeler içeren Bundan Sonraki Günlerimiz Hatırlamakla Geçecek, dinlendikçe içinde yeni edebi değerler keşfedilecek, oldukça özgün, hatta ilerici bir çalışma. İçinde gezindiği tabiat da kendi tasarısı olduğundan olsa gerek, eşine az rastlanır bir hüviyet ile hürriyet içeriyor. Alttan alta ilerleyen ruhani dokunuşu da es geçmemeli. Haşmet Asilkan, son dakikada senenin en nevi şahsına münhasır albümlerinden birini sundu adeta. Afiyet olsun.