Yunan ekip Hail Spirit Noir bireyin kendi karanlığının içinden aydınlığa çıkış çabasını tasvir eden müzikler yapıyor. İlk ortaya çıktıklarında kulak verdiğimiz şeye saykodelik rock ile black metalin izdivacı diyerek işin içinden çıkabiliyorduk. Yolculuğun bizi şu günlerde dördüncü stüdyo albümleri Eden in Reverse‘ün kollarına emanet eden şu etabında işler biraz daha karışık. Ekibin metali hala orada bir yerlerde duruyorsa da black’i törpülenmiş, minimal, elektronik, progresif soslar dört bir yana dağılmış, ve en önemlisi Hail Spirit Noir biraz daha kendi aydınlığına yaklaşmış.
Charles Darwin‘in eserlerine ve dinin iç yüzüne dair sayısız referans barındıran Eden In Reverse, en sakin anlardan birtakım tekinsizlikler, en hiddetli anlardan tarifi zor zarafetler yaratıyor. “Şu günlerde 60’lar-70’lerden ziyade 70’ler-80’lerde yaşadığımızı fark ettik,” diyen grup üyelerinin albüm boyunca keyboard’lara yaslı bir fütürizm hissinin altını çizmesine şaşırmamak gerek. Kendilerini tabiri caizse duvardan duvara vuran synthesizer’lar ve çevrelerini saran ambient haletiruhiye, pekala bir bilim-kurgu filminin soundtrack albümü olarak da kabul görebilirdi. Müziğin zengin ve karmaşık dokusu sağ olsun, başlıktaki “Tersten Cennet” vurgusunun dinleyiciler arasında albümü tersten dinlemeye dayalı komplo teorileri üretmeye ilham sunması bile olası duruyor. Bu teorilerin tümüyle safsata olacağını söyleyecek kadar delilimiz de henüz yok üstelik.
Eden in Reverse, önceki Hail Spirit Noir işlerine kıyasla içine girmesi biraz daha zor olsa da dinleyicisinin sabrını ödüllendiren bir albüm. Her ne kadar grubun kendi aydınlık yolculuğundaki en berrak aşama gibi durmasa da -sanki metal yönlerini tümden geride bıraksalar bir ihtimal mükemmel netliğe ulaşabilirler- yeterince düşünceli, derinlikli ve akıcı bir çalışma. Aydınlanmacı karanlık müzik sevdalılarına önerilir.
