Kuş sürüsünün Kaf Dağı’nda ikamet eden Zümrüdüanka kuşunun izini süren yolculuğu, bir konsept albümle yeni bir yoruma kavuştu. Belçikalı saykodelik caz kolektifi Compro Oro‘ya albüm kaydına girerken bu fikri verenin Murat-Esma Ertel çifti olduğuna pek kuşkumuz yok. Bu zamansız efsaneyi kendi sözleriyle şarkılar boyunca yeniden yorumlayan da, Pers mitolojisi çıkışlı anlatıya oryantal renkleri ince dokunuşlarla katan da yine kendileri. Haliyle Simurg‘un -başlığın ima ettiği biçimde- Ertel’leri konuk etmekten öte, müzisyenler arasında demokratik bir denge kurduğu söylenebilir.
Compro Oro gitaristi Bart Vervaeck ile Murat Ertel‘in yolları 4 sene evvel İstanbul’da kesiştiğinde aralarında derhal bir kıvılcım hasıl olmuş, doğallıkla beliren bu ilham alevlerini stüdyoda yapımcı Dijf Sanders’ın gözetiminde enstrümanlara döktüklerinde Simurg‘un da temelleri atılmış. Ortaya çıkan doğaçlamaya dayalı nihai üründe saykodelik gitarlar synth’lere, saz dokunuşları vibrafonlara müdahil olmuş, ortaya Anadolu’ya, oradan da gökler aracılığıyla kosmosa uzanan büyüleyici ve ayinsel bir iş çıkmış. Anlatıcı konumundaki Ertel’ler, konuşmalı vokalleri aracılığıyla kimi zaman kuşların kendi aralarındaki diyalogları ve tartışmaları seslendirmiş, kimi zaman kuşların zihnini bilinç akışı yoluyla ortaya koyarak Kaf Dağı’na olan bu yolculuğa psikolojik derinlik kazandırmış, neticede dinlediğimiz ruhani işin anlatısal yönünü pekiştirmişler.
Vadi vadi ilerleyen kuşların rüzgarda kanat çırpışı da, karşılaştıkları güzelliklerde buldukları hedonizm de (“Valley of Ego”) müzikte spiritüel izdüşümünü ustalıkla buluyor. Türkçe sözlere notalarında Ertel’in enstrümanlarıyla destekli ideal dil üstü karşılıklar yaratan Compro Oro, müziğin kültürler üstü bir kavrayışı, empatiyi doğurabileceğini tüm görkemiyle ispatlıyor. Tüm spontaneliği ve müzikal birikiminden hareketle dinleyiciyi başarıyla hipnotize edip su gibi akıp giden bir albüm Simurg, başa sarıp dinleyeceğimiz bir yolculuk.