Aramızdaki mesafelerin dayanılmaz hafifliği Batuhan Polat‘ın ilk kısaçalarında güçlü bir duygular silsilesine dönüşüyor. Polat’in hissettiği ve karşıya hissettirdiği her şey inkar edilemez seviyede gerçek, çünkü kendi yalnızlık ve hasretimizin demlerinde kavruluyor.
Resmiyette elimizde olan tek şey gitar, vokal, biraz da mızıka. Bu enstrümanların peşine düştüğü içsel tasvirler ise kağıdı kalemi aşıyor, özgün melodi dokularıyla akıldan çıkmayacak bir deneyime dönüşüyor. Sözlerin de buna katkısı büyük tabi: “Sarılmazken, sarılamazken, dokunmazken, dokunamazken, sevemezken, sevişemezken yaşıyor muyuz biz?” gibi halihazırda anlamlı bir soruyu tam kararında yükseliş ve inişlerle bezeli etkileyici vokaliyle tamamına erdiren Polat, bu etkileyici yeteneğini 5 şarkıda da farklı anlarda konuşturuyor. Enstrümanlardan bahsederken vokali de saymamız boşuna değildi, zira duyduğumuz vokal sade bir insan sesinden daha çeşitli çağrışımlar yapıyor.
“Kırık Camlar” ile müzik kitaplığımıza can alıcı bir darbe eşliğinde giriş yapan Polat için Mesafeler kuşkusuz önemli bir adım. Ahmet Ali Arslan (“Arada Kalma”) ve Tuncay Korkmaz’ın (“Gülyanak”) değerli dokunuşlarıyla şenlenen bu müzikal deneyim, prodüksiyon kalitesi ve Taçmin Sarı imzalı etkileyici kapak görseliyle birleşince ortaya koyduğu eseri her yönüyle kurcalayan genç bir sanatçıyla karşı karşıya olduğumuzu varsayıyoruz. Bu da geleceğe yönelik heyecan duymamızı sağlıyor doğrusu.