2021’de çıkan teklileri Dark Days sonrası tanıdığımız Post-Brexit-post-punk-sprechgesang-Leeds lads grupgillerden Yard Act, 7 Ocak 2022 tarihinde ilk albümü The Overload ile karşımıza çıktı. COVID-19 sonrası ülke çapındaki kapanma etkisiyle ortaya çıkan bu albümde ayarında -seküler memur çocukları gibi- şamatayla karışık sosyopolitik söylemleri olan şarkılarla karşılaşıyoruz; çok da pervasız olmasa da kesinlikle takdiri hak eden bir girişim.
İşçi sınıfı gözünden yazılmış anti-kapitalist sözlerine karşın büyük müzik şirketi (Island Records, Universal Music Group) fırınından taze çıkmış bir ürünü olması; riyakârlık olarak görenlerden sol görüşlü oldukları için aç mı kalsınlar?’a kadar birçok farklı tepki doğurdu nihayetinde. Yard Act’in solisti James Smith ise bunun kaçınılmaz olduğunu ve ters olmasının yapmaya çalıştıklarının bir neticesi olarak gördüklerini söylemişti bir röportajında. Dörtlü, albümün politik yönünü zorla ortaya atmadan, toplumdaki tipik örnekleri anlatırken istemsiz olsa da konu buraya mutlaka uğrayacak mantığıyla ele almış. Bütün bunlara rağmen, Kuzeybatı İngiltere’nin işçi sınıfını en gerçek haliyle yansıttıkları bir gerçek, üstelik doğrulanmış: Birinci elden buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
İngiltere’de olgunlaşan yeni post-punk sahnesinin etkilediklerinden Yard Act. Squid, Shame, Fontaines D.C… Yard Act’i bu albümle aralarından biraz olsun sıyıran tarafı; her şarkısında farklı karakterle, hikâyelerle buluşturup bir daha mı geleceğiz dünyaya temasıyla sona ermesi. Yard Act; sarkastik deadpan söz yazarlığının yanında kendini tekrar eden bassline ve resitatif vokalleri ile Britpop tınılarını post-punk ile çok iyi uyuşturmayı başarıyor, 80’lerde uçuşa geçen Gang Of Four ve The Fall misali. James Smith’in The Fall vokalisti -değişmeyen tek elemanı- Mark E. Smith ile aynı soyadı paylaşması da güzel bir ayrıntı.