Youtube diyarlarından gelen bir yorum: “2020 dünya için kötü bir sene olsa da Gorillaz’ın en iyi senelerinden biriydi.” Nasıl, diye düşünecek olursak bariz cevap yıllardır yayınladıkları en iyi şarkılardan bazılarını peş peşe servis etmiş olmaları: Robert Smith’li “Strange Timez“, Elton John ve 6lack’li “The Pink Phantom“, ScHoolboy Q’lu “Pac-Man“, Peter Hook ve Georgia’lı “Aries“, Slowthai ve Slaves’li “Momentary Bliss“, Fatoumata Diawara’lı “Désolé” hep geçtiğimiz aylarda, birbiri ardına, özenle hazırlanmış videolar eşliğinde yayınlandı ve çok geçmeden gönlümüze taht kurdu. Şimdi de bütün bu şarkılar ve daha fazlası yeni Gorillaz projesi -albüm demek eksik kaçabilir- Song Machine, Season One: Strange Timez‘da bir arada.
Albüme adını veren Robert Smith’li düete kulak verelim: “Uzaklarda bir yerde birileri şarkı söylüyor, duyabiliyorum / Ormanı süratle kat ediyorum, Belarus’tan tuhaf yankılar işiterek / Başkanlar köprüleri yıkan gençliğe yaka kartları iliştiriyor / Neler düşlersin? Ne hoyratlıklar var, ne kör dalışlar / Yüce liderler arkasına yaslanırken durup çim biçenler / (…) / Yaşamak için ne tuhaf zamanlar bunlar.” Protestolara, haksızlıkla savaşa yönelik bundan öte bariz dokundurmalar olmasa da günümüze ilişkin çözülmeyi bekleyen kelamlar mevcut şarkıda. Pandemi sonrası yazılan sayılı parçalardan biri olan “Strange Timez” nasıl zeitgeist’i özümseyip bu haletiruhiyeyi anlatılan hikayenin arka planına yerleştiriyorsa, çok uzun süre evvel yazılan “Momentary Bliss” nasıl bundan bir adım ötesini sabırsızlıkla bekleyip “Bundan çok daha iyisini yapabiliriz” diyorsa bu kadar politik zeminlere oturmayan nice şarkı da hepimizin bunaldığı bu dönemde biraz olsun kaçışçılığa, eğlenceye, güzel hislere kapı açıyor.
Önden tekli olarak servis edilmeyen hepi topu 4 şarkı var albümde: Beck‘li “Valley of the Pagans” Beck Hansen’ın o tanıdık zıpır bestecilik anlayışını Gorillaz prodüksiyonuna yediriyor, “Chalk Tablet Towers“ta konuk vokal St Vincent‘tan asla tam bir dize işitemesek de Annie Clark’ın geri vokalleri ve gitarı üstümüzde hakimiyet kurup bizi dansa kaldırıyor, Leee John‘lu “The Lost Chord” 80’ler disko pistlerine yakışan düzenlemesiyle kolay ve akıcı bir dinleme tecrübesi vaat ediyor, Kano ve Roxani Arias‘lı “Dead Butterflies” deneysel müzikle pop’u eşzamanlı eriten doğasıyla dinledikçe açılıyor. Bir de albümün geniş baskısına giren ekstra parçalar var: Earthgang’li space-funk güzelliği “Opium” ve rahmetli Tony Allen’ın davul dokunuşlarını son kez Skepta vokalleri eşliğinde dinlediğimiz “How Far?” bu şarkılar içindeki favorilerimiz oldu.
Song Machine, Season One: Strange Timez, adının müjdelediği gibi tuhaf zamanlarda beliren ve yıllardır müziği eski gücünde olmamakla eleştirilen Gorillaz’ın rüştünü yeniden ispatladığı eser olarak okunabilir. Pandemi bağlamında ortaya çıkmadan da bu güçte olur muydu? Damon Albarn, Jamie Hewlett ve Remi Kabaka Jr‘ın downtempo’dan synth-pop’a, funk’tan hip-hop’a, bossa-nova’dan punk’a uzanan müzikal sergüzeşti her halükarda hayli etkileyici bir işitsel yolculuk vaat ediyor dinleyene, harika da bir prodüksiyon kalitesiyle tezahür ediyor bu çalışmalar. Cevabımız, niye olmasın? Birinci sezonun hikayesi yeni normalle bütünleşti, ikinci sezona daha yeni, daha pozitif bir normalde kulak vermek dileğiyle.