Böylesine iyi vakit geçirmeyi özlemiştik. 2018’de karşımıza sayısız kaliteli müzik örneği çıktıysa da insana baştan sona mutluluk, enerji ve rock’n roll aşılayan çiğ, saf, doğrudan bir albüme ihtiyacımız vardı. Daha ilk şarkı “Vainglorious”, bizi The Ringo Jets’in gülüşme sesleriyle karşılayıp amfileri gazlayınca anlıyoruz ki Open Sesame öyle bir albüm, bu dopdolu sene için bir ‘son dakika golü’. Yarım saatlik müziğin boşa giden,harcanmış bir saniyesini bulmak zor iş.
İşin sırrı sabır olabilir mi? Dile kolay, gruptan tam sürüm bir stüdyo albümü dinleyeli 5 yıl olmuştu –aradaki EP’ler müstesna. Giden yıllarımız oldu, ama kavuşma anı bu boşluğu telafi ediyor. ‘İkinci albüm krizi’ diye bir şey söz konusu değil yani, en azından nihai üründen gördüğümüz kadarıyla.
Şarkı isimleri oldukça manidar: “Vainglorious” (“Mağrur”), “Up Rise” (“Yükseliş”), “The Baba”, “Full Stash” (“Dolu Zula”, “Baba Zula?”), “Ride The Wave” (muzipçesi “Dalgana Bak”)… Dert sahibiyseniz dinleyin, dökün kurtlarınızı; yok eğer keyfiniz yerindeyse plan yine aynı. İki yüksek notalı şarkının ardından azıcık gevşemek isteyenler için “Shining Brew” geliyor. Bu noktada ‘grup içi kimya’ faktörünün müziğe katkısını da hissetmeye başlıyorsunuz. Müzik yavaşlayınca, enstrümanlar ayrı birer zihin ve yaratılış olarak daha bir gün yüzüne çıkıyor sanki. Lale Kardeş, Tarkan Mertoğlu ve Deniz Ağan hayranlarında şimdiye dek bıraktıkları ‘rock’n roll ailesi’ intibasının altını kalın kalemle çizmiş. Bu intiba hakikatin kendisi olmalı, diye düşünmeden edemiyor insan.
“Pluto”, Lale Kardeş’in yükselen davul ve vokal girişiyle bizi yeniden dans pistine davet ediyor, halihazırda yayımlanan şarkılardan “Spiral” ve “The Baba” birbiri ardına patlıyor. “Ride The Wave” sözleri ve ritmiyle yeni bir rock’n roll marşı olmaya aday, “Full Stash” hakeza… Jets’in olayı bu olsa gerek, güçlü dalgalar üstünüze art arda atılınca öne çıkan birkaç şarkı seçmekte zorlanıyorsunuz. En kötü ihtimalle bir ‘Ringo Jets En İyiler’ çalma listesi oluşturmayı zorlaştıracak bu durum, belki başkalarınca grubun ‘Aşil tendonu’ olarak görülebilir, ancak bu eleştirinin yazarına sorarsanız işler yolunda.
Open Sesame, “Pengo Pengo” ile grup için alışılmadık bir tarzda, gizemli ve muğlak bir tonda bitiveriyor. Düşük ses düzeyinde, mütevazı seyreden bu kapanış dinleyende bir ‘grubun sonraki işleri daha mı deneysel olacak’ merakı uyandırmıyor değil. Heyhat geleceği sorgulamak şimdilik beyhude, sallanıp yuvarlanmak yapılabilecek en mantıklı hareket. Ne demiş Bob Dylan: “Rock’n roll’un ‘rock’ı her yerde, ya ‘roll’u nerede?” Biraz orada, biraz şurada, biraz da burada.
PUANLAMA: Yanıyor/10