The Necks – Body (2018)

Çok çok küçükken Avustralya‘nın dünya haritasında nasıl da kendi halinde, yalnız göründüğünü incelerdim. Sırf Dünya’nın bir ucunda tek başına duruyor oluşu bile egzotik ve gizemli gelirdi. Hollywood filmlerinden Amerika’yı, Almancı akrabalardan Avrupa’yı, belgesellerden bazen Asya bazen Afrika’yı görür, duyar, işitirdik. Peki Avustralya dedikleri o uzak diyarda ne olup bitiyordu? İnsanları ne yer, ne içerdi? Duyardık ki yazları kış, kışları yaz gibi yaşıyorlarmış; uzaylı olmasınlar? Neden bilmiyorum ama, The Necks‘i dinlerken aklıma yıllar sonra bu düşüncelerin uzak anıları geliyor bir şekilde. Teknik anlamda çalışlarında bir uzaylılık yok; virtüoz insan değiller mi, dersine çalışmak yeter. Doğaçlamasıdır desen, onu da çok kişi yapıyor. Mesele belki de bu ikisini yaparken tutturdukları orijinal, dünya dışı tonda bitiyordur.

Ambient ile cazı doğaçlayarak aynı potada eriten, yeraltı sahnesinde 30 yıldır varolan bir kült efsane The Necks. Bunca yıldır aynı kadro, sapasağlam ayakta kalmayı başarmış 3 ‘Aussie’ dost: Tuşlularda Chris Abrahams, basta Lloyd Swanton, vurmalılar ve gitarda ise Tony Buck. Hepsi birlikte son kompozisyonları Body için bir vücut yaratmaya karar vermiş: Düşünen, karar veren ve uzun vakit sonra ilk kez ciddi anlamda şaşırtan bir vücut: 56 dakikalık bu doğaçlama şaheser, ortasında bir yerde ansızın rock’n roll’vari sulara atılıyor. İlla netleştirecek olsak, kariyerlerinin dümenini kırıp bir post-rock albümü yapmışlar derdik -ama The Necks’in müziği böyle sınıflandırmaları kabul etmez. Ortaya çıktığı yerden yavaşça sürüklenip en nihayetinde toz olan bu büyük sürpriz, o bilindik yemeğe kendi çeşnisini katıyor, tekrar tekrar dinlemek istiyorsunuz; deyim yerindeyse ‘rol çalıyor’. Minimalizm geri döndüğünde ise bir tanıdığımızı görmüş olmanın huzuruyla doluyoruz tekrardan.

Dünya’ya tersten bakan, evirip çevirip sonunda yolunu bulan Body, senenin pek bilinmeyen güzelliklerinden biri olarak kalacak. Kalmasa da olurdu, açıkçası bu “Sevdiğimiz gruplar bize kalsın” mantığını hiçbir zaman anlayamadım. Aynı düşünceyi paylaşanlar, çevresini bu uzaylı istilasıyla tanıştırmaya hazır olsa güzel olur. Barış içinde geliyorlar. Şimdilik Spotify’a gelmediler, Bandcamp muhitlerine buyurabilirsiniz.

PUANLAMA: 8/10