Post-punk/darkwave ekolünün büyük isimlerinden She Past Away 29 Kasım’da İzmir Hangout PSM’de, 30 Kasım’da ise İstanbul Beşiktaş If’te bizlerle hasret giderecek. Yaklaşan bu ziyaretin şerefine Volkan Caner ve Doruk Öztürkcan ikilisine ulaşarak sorularımızı ilettik.
Neredesiniz şu an? Turne nasıl gidiyor?
3 hafta kadar önce Latin Amerika’da tura başladık, son bir haftadır da ABD’yi turluyoruz. Dün gece Los Angeles’da Belasco Theatre’da çaldık ve muhteşem bir gece oldu. Şimdiyse turnenin son konseri için Phoenix’e doğru yol alıyoruz. Evlerimizden uzakta olmak haricinde her şey yolunda.
Malum, size ulaşmamın bahanesi Kasım sonunda gerçekleşecek yeni İstanbul ve İzmir konserleriniz. Dünyayı bu kadar turlayan bir grup olunca geldiğiniz yere döndüğünüz konserler nasıl hissettiriyor?
Harika hissettiriyor. Türkiye’de müziğimize artan ilgi oldukça hissedilir düzeyde ve konserlerdeki coşku inanılmaz.
Bugüne kadar onlarca farklı ülkede konser verdiniz, bunlar içinde harika geçenler olduğu kadar illa aksilikli yaşananı da olmuştur. İki duruma da birer örnek vermek ister misiniz?
Birkaç yıl kadar önce Bogota’da çaldığımız bir konser sonrası ekipmanımızı takside unutmuştuk ve ne kadar uğraştıysak da taksiciyi ve dolayısıyla ekipmanımızı bulamadık. Ertesi gün de Lima’da konserimiz vardı… Oldukça zor anlar yaşadığımızı hatırlıyorum Peru’ya vardığımızda. Harika hissettiren çok fazla konserimiz oldu tabii bunca zaman içinde. Mexico City’de seyircinin Meksika dalgası eşliğinde “Oley oley She Past Away” diyerek haykırışları yaşadığımız en eğlenceli anlardandı. Genelde Latin Amerika konserlerinde de buna benzer güzel deneyimler yaşıyoruz. Ayrıca son İstanbul konserlerimizi de eklemem lazım. Sözler bağlamında birebir iletişime geçebildiğimiz, his dozu yüksek ve oldukça coşkulu geçen konserler oldu.
Bunu sormasam olmaz: Yeni şarkılar üstünde çalışıyor musunuz, hayranlarınız ne zaman taze materyaller duymayı bekleyebilir sizden?
2023 içinde yeni bir şeyler duyabilirler. Demo halinde birçok yeni şarkımız var ve son dokunuşlarını bekliyorlar. Bu yıl sonuna kadar konser takvimimiz fazlaca yoğun. Konserler biter bitmez kayıtlara yoğunlaşacağız.
Fabrika Records bünyesinde üretim veren dostlarınız Selofan ve Lebanon Hanover’a aşağıdaki soruyu sormuştum, siz de eksik kalın istemem: Size göre bir goth sanatçısını goth yapan şey nedir?
Aslında etkilendiğimiz müziğin öncüleri tarafından kabul edilen bir etiket değil “goth.” Bunun sebebiyse 80’lerde karanlık ve içsel tarafa yelken açan post-punk / wave gruplarına sonradan yapılan bir tanımlama olması. Plak şirketlerinin böyle bir etiketlemeye ihtiyaç duyması da kaçınılmazdı zaten. Şimdi geriye dönüp baktığımızda bahsettiğimiz öncüler her ne kadar kabul etmese de, müzikal ve görsel bir stil yarattıkları ortada. Yaptığım müzik bağlamında goth olarak tanımlanıyor olmakta bir problem görmesem de, yaptığım en gotik aktiviteyi yalnızken The Cure – Faith albümü eşliğinde rüyalara dalmak olarak tanımlayabilirim.
Önceki sorunun üstüne şunu ekleyeyim: Günümüzde kültürler ötesi bir paylaşım durumu var gibi. Bu konuda Xiu Xiu’dan Jaime Stewart şunu söylemişti bana: “Ben çocukken hiçbir sporcuyu The Cure dinlerken göremezdiniz, ya da beyaz bir çocuğu hip-hop dinlerken… Şimdi herkes her şeyi dinliyor.” Bariyerlerin aşılması darkwave’in yükselişine nasıl etki etti sizce?
Trendler sürekli değişiyor. Son yıllarda retro 80’s ve türevi müzikler de bu nostalji furyasından etkilendi. Tabii bu konserlere daha çok insan gelmesini ve bu tarz grupların ayakta kalabilmesini kolaylaştırıyor. Şimdilik bu etkinin olumlu yönde olduğunu düşünüyorum.
Sıra eğlenceli bir oyunda: Kullandığınız streaming platformunun arama geçmişinde görünen son üç şarkı nedir?
Polyrock – Romantic Me
Kazino – Binary
Oliver Sim – Hideous
Darkwave denince küresel düzeyde ilk akla gelen gruplardan birisiniz, bu az buz başarı bir başarı değil. Bugüne kadar bu başarıyı en derinden hissettiğiniz, demek ki sahiden bir şeyler yapmışız dedirten bir an oldu mu?
Böyle hissettiğimiz zamanlar oluyor elbette. Ancak özel bir an gelmiyor aklıma. Türkiye çıkışlı ve Türkçe sözlere sahip bir grup olarak tüm dünyada headliner olarak turne yapabiliyor oluşumuz böyle hissetmemizi sağlıyor diyebilirim. Ya da bazı sevdiğimiz yeni gruplarla tanıştığımızda, bizden etkilenerek müziğe başladıklarını söylediklerinde hafif bir kızarma eşliğinde benzer duygulara kapıldığımız oluyor.
Diyelim ki bundan 100 yıl sonrasında She Past Away’i onurlandıran bir anıt taş dikilmiş, üstünde şimdiye dek karaladığınız şarkı sözlerinden hangisi yazardı?
“Kemiriyor böcekler
Direniyor kemikler
Acıyı hisset!
Benimle dans et”
She Past Away’in resmi sitesine şuradan ulaşabilirsiniz.