Buğra Yılmaz’ın solo projesi olarak yola çıkıp zamanla daha kolektif bir kimliğe kavuşan albus-in, yeni albümü Delirium‘u geçtiğimiz günlerde yayımladı. Biz de Yılmaz’a kafamızdaki soruları ilettik.
Nasılsın, keyifler yerinde mi?
Çok teşekkür ederim, iyiyim. Çılgın ülke ve dünya gündemi ablukasında akıl sağlığımı korumaya çalışıyorum diyebilirim.
Bu röportaj kimisi için albus-in’i tanıma röportajı olacak. Bizzat yaratıcısının gözünden albus-In aktüel olarak kimdir, nedir?
albus-in benim 2015-2016 yıllarında başladığım solo bir müzik projesi. Evdeki ufak stüdyomda bestelediğim şarkıların projelendirilmiş hali diyebilirim. Geçtiğimiz yıllarda birçok müzik projesi içerisinde yer aldım. Bunlar çoğunlukla grup projeleriydi. albus-in sadece benim fikirlerimi barındıran bir proje olarak dünyaya geldi. İlk albüm ve single’lar sonrasında çevremdeki müzisyen arkadaşlarımın da beste ve prodüksiyon süreçlerine dahil olmalarıyla birlikte bugünkü halini aldı. Yani solo bir proje olarak başladı, ancak şu anda kolektif bir biçimde ilerliyor. Buna sahneden örnek vereyim, ilk dönemlerde live olarak tek başıma bir PC ile çalıyordum. Güncel durumda ise davulda Berk Öndeşgil ve bas gitarda Doğan Demircioğlu ile birlikte canlı performansları sergiliyoruz. Bu durum yapılan bestelere de tesir etti elbette. İlk dönem şarkıları ağırlıkla elektronikken, yeni dönem şarkıları daha çok akustik enstrüman barındırıyor.
Yeni albus-in albümü Delirium geçtiğimiz ay yayımlandı. Gözündeki yeri, hikâyesi nedir?
Albümleri dinlenme kaygısı olmadan, geçirdiğim dönemleri özet olarak anlatacak şekilde çıkarmayı tercih ediyorum. İlk albüm Digits bu yolda çıktığım ilk basamakları temsil ediyor. İkinci albüm Pain is Inevitable hayatın mutlu olmaya çalışmaktan ibaret olmadığını ve içerisinde acının da yaşanması gerektiğini, bunun kaçınılmaz olduğunu fark ettiğim bir dönemde yazıldı. Delirium ise hayatta bugüne kadar en çok mücadeleyi verdiğimi düşündüğüm, yeri geldiğinde hezeyanlar yaşadığım ama devam etme çabası içerisinde olduğum bir dönem sonrası ortaya çıktı. Albümün karanlık temasının nedenlerinden biri de bu. Albüm ismi aslında Sandman çizgi romanlarında geçen bir karakterden çok etkilenmem nedeniyle böyle. Rüya karakterinin kardeşlerinden biri olan Hezeyan, çok ilgi çekici bir yandan da çok ürkütücü bir karakter. O karakterin yaşadığı kafa karışıklıkları ve farkındalıklar albümün ana temasını oluşturuyor.
Hangi enstrüman ve araçlardan yararlanıldı albümün yapımında?
Tabi ki ana enstrümanım gitar ile bu albümde oldukça yakındık. Klasik gitar ve elektro gitarı albümde bolca kullandım diyebilirim. Müzik karakterine etki ettiğini düşündüğüm synth’lerden de bu albümde bolca yararlandım. Albümün neredeyse tüm şarkılarında (midi olarak) akustik davul tercih ettim. Bu albümü diğer albümlerden ayıran ise kullandığım piyano partisyonları oldu. Piyanolar için çok sevdiğim dostum, ox ve TKO mahlasları ile de bilinen Osman Kürşad Tuner’in çok desteğini aldım. Buradan kendisine teşekkür etmek istiyorum. Delirium’daki müthiş piyanoların sahibi odur.
Peki bu altı şarkı içinde ortaya çıkarması en kolay ve en zor iki şarkı hangileriydi?
Açıkçası tüm parçaların ortaya çıkış süreçleri sancılıydı ancak en kolay olarak nitelendirebileceğim şarkı “King’s Cross” olabilir. Eşimin yardımı ile birlikte yazdığımız bir şarkı oldu o. Yardım aldığım için diğerlerinden biraz daha kolay çıktığını söyleyebilirim. En zoru ise “Poltergeist” oldu. Onun nedenini de bir sonraki soruda açıklayayım. 🙂
Üretim sürecinden şimdi gözünde canlanan üç anıyı aktarabilir misin?
Üç anı bulabilir miyim emin değilim ancak üretim sürecindeki en sıra dışı hikayeyi anlatabilirim. Beşinci şarkı “Poltergeist”ın açılış gitarlarını bir rüyada duydum diyebilirim. Şarkı zaten gördüğüm bir rüyayı anlatıyor. Şakacı bir hayalet tarafından rahatsız edildiğim bir rüya gördüm. Bu rüyada hayalete gitarı uzattığımda gitardan çıkan sesleri rüyadan uyandığımda ağzımla çıkararak telefona kaydettim ve şarkının neredeyse yarısı bitmişti bile. Rüyaların üretim sürecine bu kadar etki edebileceğini başıma gelmeden bilemezdim açıkçası.
“May The Wise”da duyduğumuz yaşam ve ölüm üstüne sohbet kesiti kimin röportajından alıntı, nereden esti şarkıya eklemek?
May the Wise’da duyduğumuz sohbette konuşan kişi Queen gitaristi Brian May. Yaşam ve ölüm konusunda sorulan sorulara oldukça bilgece cevaplar veriyor. Videoyu ilk izlediğimde çok etkilenmiştim. Aslında şarkının alt yapısını çok önceden yazmıştım ancak şarkıda bir eksiklik olduğunu düşünüyordum. Videoyu izlediğimde bu konuşmanın şarkının içerisinde yer almasının etkileyici olacağını düşündüm.
Müzik dinleme platformunun arama geçmişine baktığında karşına çıkan son üç şarkı neler?
Soruyu gördüğümde korkarak arama geçmişine baktım, son zamanlarda çok farklı türden müzik dinlemeye çalışıyorum çünkü.🙂 “Placebo – Surrounded By Spies,” “Pink Floyd – What Do You Want From Me”, “Nicholas Britell – Succession – Main Title Theme.”
Eklemek istediğin bir şey var mı?
Kıyı Müzik’e ve sana çok teşekkür ederim. Bu yolculuğun en başından beri beni ve benim gibi sesini duyurmaya çalışan müzisyenleri destekliyorsunuz. Bu bizim açımızdan gerçekten çok değerli bir şey. Tekrar teşekkür ederim.