Shabaka Hutchings‘in işlerine caz müzik gündemini az çok takip eden herkes kulak vermiştir. Sons of Kemet ile The Comet is Coming gibi iki harika ekip arasında mesai harcayan Hutchings, bir de adını kendisinden alan Shabaka & The Ancestors‘ın lideri. Londra’da yetişip kısa sürede üç grubunu birden dünya çapında göz önüne çıkarması boşuna değil, kendisi gerçek bir saksafon ustası olmanın ötesinde vizyon sahibi bir müzisyen. Bununla da kalmıyor, yer aldığı üç ekipte birden birbirinden ayrı ve kendince görkemli müzikler üretebiliyor. Kimilerine göre cazın geleceğini inşa ediyor, biz de bu iddianın karşısında sesimizi çıkaramıyoruz elbette.
Yeni Shabaka & The Ancestors albümü We Are Sent Here By History, Hutchings’in şair Siyabonga Mthembu ortaklığında yazdığı, kendi tabirleriyle “11 şarkıya ayrılmış epik bir şiir” formunda bizi büyülüyor. Hem dünyanın hem siyahi kültürün tarihine odaklanan, bu kültürün ve insanlığın aşina olduğu sonsuz mücadelelere ve yüzleşmelere bir çeşit “kökenlere dönüş” yoluyla katkıda bulunan müzikler bunlar. Batı Afrika’da nesiller boyunca anlatılan halk hikayelerinin bir kehanet şekline bürünerek yakın geleceğe ses verdiği, o yakın gelecekten geçmişe dönüp baktığı bir hesaplaşmaya kulak veriyoruz. “Ufuktaki kıyameti anlayıp önüne geçmek için önce kim olduğumuzu hatırlamalı, hatalarımızla yüzleşmeliyiz,” gibi kimilerinin gözünde fazlasıyla didaktik durabilecek bir mesaj, önümüzde dikilen gerçeklerin etkisiyle etkileyici ve afallatıcı bir güzelliğe dönüşüyor.
İnsanlığın sonuna dair düşünceler üreten albümler çoğaldıkça bu eserler için öne çıkmayı başarmak da zorlaşabilir, göz önünde yitip gidebilirler. We Are Sent Here By History, iddialı konseptini mütevazı bir güçle göğüslenerek bu tehlikeyi aşmak için elinden geleni yapmış, muhtemelen başarılı da olacaktır. Zamanla daha da güzel yıllanacak gibi duran bu anıtı ıskalamayın.