Serafim Tsotsonis – Believers (2019)

.

Serafim Tsotsonis‘e bir unvan arasak ne bulurduk diye düşünüyoruz. “Hüznün mimarı”, “duyguların mühendisi”, “matematikçi melankoli şairi” bir çırpıda akla gelen, ziyadesiyle makul seçenekler. Bu üç unvanı hak eden başka isimler yok mudur, vardır. Heyhat Tsotsonis’i dinlemek, olası diğer adayları unutarak böylesi sıfatları o an, oracıkta sadece ona yakıştırmamıza sebep olabiliyor. Belki kendine özgü mimari estetik anlayışındandır bu, belki de dinleyeni anında avucuna alan, zihnine kök salan melodilerinden.

Zamansız duygular, veya -durumuna göre- sadece bir zamanda sıkışıp kalmış keder hissi sürüklüyor Believers‘ı. Katman katman inşa ettiği ses duvarlarıyla ambient/techno kalıplarını alıp taptaze bir şekle sokuyor Tsotsonis. Açılıştaki “You” örneğin, sektörde yıllardır emek vermiş bir caz-rock grubunun işi gibi tınlarken elektronik düzlemler “Alone”da atağa geçiyor. Ancak hala içine kapanık, bize mahzun gözlerle bakan bir atak bu. Burada hissettiğimize biraz benzeyen duyguları bize Tricky de veriyordu, kendisiyle Tsotsonis arasında büyük bir benzerlik söz konusu olmasa da sanıyoruz ki albümü dinleyenler neden bahsettiğimizi anlayacaktır. Resmin tamamını incelediğimizde irili ufak başka ilhamlar yakalamak mümkün, ama buna çok da kafa yormaya gerek yok. Zira Tsotsonis’in müziği, her şeyden önce bireyin kendi başına kurduğu gündüz düşlerine odaklanıyor.

“Run”, “Shadows”, “Ocean of Emotions” bizi albümün peşinden emin adımlarla zifiri karanlığa sürüklemeye devam ederken Tsotsonis’in bağlı olduğu plak şirketi Hush Hush Records’tan arkadaşları Ocean Hope, “Nowhere”de arzı endam eyleyerek albümün bireyselliğini bir ölçüde yıkıyor, müziğe yeni sesler eklenince sanki kendimizi o kadar yalnız hissetmiyoruz. “Ben de yalnızım,” diyorlar Tsotsonis’e kısaca, biz bu aşamada kendisiyle özdeşleştiğimiz için onunla birlikte güç alıyoruz. Hiçliğin istikametinden bize seslenen bu parça, aynı zamanda kayıt için de bir dönüm noktası oluyor. Bütün o bireyselliğe ve gündüz düşlerine bir parça umut da ekleniyor. Tabi “Love Is Good” gibi örneklerde de görüldüğü üzere bu umut da varlığını karanlığa borçlu, ondan bağımsız bir şekilde, kendi kafasınca hareket edemiyor.

“Broken Wings”, Ocean Hope’e ilaveten önümüzdeki ay İstanbul’da izleyeceğimiz sevgili Peter Broderick‘i de oyuna dahil ederek komününü güçlendiriyor. Upuzun final “Future”ın içinde aşama aşama kaybolurken artık Believers‘ın üstümüzde nasıl bir tesir bıraktığını az çok çözmeye başlıyoruz: Önce yalnızlık, sonra başkalarının yalnızlığı, en sonunda da “birlikte yalnızlık” hissini tattıran bir süreç bu. Müziğinin insana verdiği güç de tam olarak buradan kaynaklıyor. Hüznün gücüne ezelden beri inanırız, birlikte hüzünlenmenin de ihtiyacını duyuyorsanız Believers‘a ruhunuzun derinlerinde bir yer ayırmamanız için hiçbir neden yok demektir. Gönüller kenetlensin.

PUANLAMA: 9.5/10