Scream’den Franz Stahl ile Söyleşi

Kapak Fotoğrafı: Joel Dowling

DC hardcore sahnesinin (eskiden kadrosunda Dave Grohl adlı bir müzisyeni de içeren) kült ekibi Scream, 30 yılın ardından yeni bir stüdyo albümüyle sahalara döndü. DC Special adlı albüm, bir saatlik süre zarfını kapsayan 18 şarkı içeriyor ve grubun tarihini onore eden coşku dolu bir kutlama niteliğinde. Ayrıca Grohl, Mark Cisneros, Ian MacKaye, Joe Lally gibi birçok müzisyenin katkılarıyla yontulmuş bir dostlar sofrası. Sorularımızı kurucu üye Franz Stahl’a albüm çıkmadan kısa bir süre önce ilettik, o da biraz gecikmeli olarak bize döndü.

Nasılsın Franz? 30 yıl sonra yeni bir Scream albümü yayımlamak nasıl bir his?

Selamlar, bu fırsatı bize tanıdığın için teşekkürler. Bu Türkiye’den birine verdiğim ilk röportaj. Türkiye müzik sahnesi hakkında çok az şey biliyorum ve keşfetmeye çok istekliyim.

Bu albümün yayımlanması hem acı hem tatlı bir deneyim. Elbette grubun kalanı gibi ben de sonunda paylaşabildiğimiz için heyecanlıyım. Ama hüzünlü de hissediyorum, çünkü yayımlamadan hemen önce davulcumuz ve kurucu üyemiz Kent Stacks’i kaybettik. Bu albüm onun anısına. Yeri doldurulamaz biriydi.

DC Special‘ın nasıl ortaya çıktığını okurlarımıza kısaca anlatabilir misin? Kayıt sürecinde ilk defa uzaktan çalıştınız, değil mi? Nasıl bir histi bu?

Albümün ortaya çıkış yolculuğunda birçok farklı fikir ve üretim süreci var. Başta iki yıl içinde demolar aracılığıyla müzikal temelini attık. Spontan gelişen bir ruhu vardı ve her şey COVID döneminde ortaya çıktı. Anlam, sözler ve niyetler ise şarkı yazımı, belli koşullar, kısıtlılıklar, dostluklar ve belirsiz beklentilerimizden yola çıkarak birkaç seferde rayına oturdu. COVID tesirindeki son birkaç yılı anlamlandırmamıza ve arayı kapatmamıza hem müzisyenler dostlarımızdan oluşan bir komünite, hem de çok sevdiğimiz ve çok geçmeden kapanacak bir stüdyo yardımcı oldu.

Albüm bana özünde dostluğa, birliğe, grubun tarihine, anın kıymetini bilmeye yönelik bir kutlama gibi geldi dinlerken. Doğru hissetmiş miyim?

Kesinlikle bir kutlamaydı, evet. Bir yandan da her zaman yaptığımız türde bir müzik üretme uğraşıydı. Her birimizin katkıları fazlasıyla mevcut içinde. Kayıt sürecinin tamamı ayrıca eşim Sal Owen tarafından film formatında çekilip belgelendi. Olan biten her şey yakında bir kısa filmde açığa çıkacak.

Bu albümden yaratması en kolay ve en zor iki şarkı hangileriydi?

Bu cevaplaması zor bir soru; çünkü bütün şarkılar kendince zorluklarla yola çıkıp zamanla yolunu buldu.

Zihninde albüme dair canlanan anılardan beşini paylaşabilir misin?

Kayıta dair en sevdiğim anılardan bazılarının Fugazi’den Joe Lally ile geliştiğini söyleyebilirim. Öyle mükemmel bir müzisyen ki! Bir şarkı fikrim vardı, kardeşim üstüne sözler yazdı. Bu şarkı “The Flam”e dönüştü ve daha ilk aşamadan Joe’nun çalması fikri vardı ortada. İşler gelişti, derken kendimi Joe Lally bas kısmını yazarken onun katkılarıyla şarkıyı geliştirirken buldum; ikimiz baş başa… Harikaydı, unutmayacağım bir anı.

Albümde çokça harika isim yer alıyor. Mutfak kısmında işbirliği umuduyla yanaşıp ortak bir takvim bulamadığınız kişiler de oldu mu?

İlginçtir, sadece iki kişi takvim uyuşmadığı için gelemedi.

Henüz birlikte çalışmadığınız, ama bir gün çalışmayı umduğun üç kişi kimdir?

Çok fazla kişi var!

Geriye dönüp baktığında şu albüm yeterince takdir edilmedi dediğin bir çalışmanız var mı?

Bütün albümlerimiz bağımsız bir şekilde çıktı, yani hiçbiri için bunu söyleyemem sanırım. Sorun hayranlara veya dinleyenlerin hangi albümleri sevdiğini yönelik miydi? Emin olamadım.

Bugünü mesela 1990 ile karşılaştırdığımızda DC sahnesi ne şekilde değişti, ne şekilde aynı kaldı?

20 küsür yıldır memleketimde yaşamadığım için bu sorunun muhatapı olmayabilirim. Ancak sahne de, plak şirketi Discord da hep burada. Sahnenin eskilerinden olan bizler de yaşlandık ama değişmedik. Hâlâ yeni gruplar, sahneye dahil olan yeni insanlar var. Buradalar, buradayız!

Albümde folktan reggaeye birçok türden etkileşimler var. Herhalde günümüzde müziğin de, seyircilerin de 1980’ler ve 1990’lara kıyasla daha fazla türe kucak açmaya hazır olduğunu söylersem bana katılırsın. Bu durum punk sahnesini de kapsıyor. Nasıl görüyorsun bu özgürleşmeyi?

Bizim özgürlüğümüz daima istediğimizi yazmak, kaydetmek ve çalmak oldu. Özgürlük kendini başkalarının kısıtlamalarından ve taleplerinden azat etmektir.

Hadi bir oyun oynayalım, hile yapmak yok: Dinlediğin son üç şarkıyı paylaşır mısın?

“War Dance” – Killing Joke, “Speak No Evil” – Wayne Shorter, “It Was Cold” – Ruts.

Albüm yayımlandı, Scream için şimdi nasıl planlar var? Aklınızda turne dışında bir şey var mı?

Elbette konserler vererek albümün turnesini tamamlamak.

Scream’in şarkı sözlerinden biri 100 yıl sonra anınıza dikilecek bir taşa kazısan bu hangisi olurdu?

“STILL SCREAMING!”

Bekle beni Kent Stacks…

Scream’in Bandcamp profiline şuradan göz atabilirsiniz.