Pavlov’s Dog – Prodigal Dreamer (2018)

David Surkamp, insanı dert sahibi yapacak vokali ve arkadaşlarıyla geri döndü. İlk albümleri Pampered Menial‘ı açan “Julia” efsanesi ile Prodigal Dreamer‘ın “Paris” girişini art arda, bilmeden dinleseniz aynı dönemin mahsulü sanırsınız, oysa aradan tamı tamına 43 yıl geçmiş. Albüm kapağı konsepti de alışıldık biçimde Ivan Pavlov’un deneyine gönderme yapmaya devam ediyor. Sanki “Julia”‘dan “Paris”‘e hiçbir şey değişmemiş, grup bunca sene bir zaman kapsülünde muhafaza etmiş kendini.

Gerçekte hayat, elbette Pavlov’s Dog üstünde de tesirini fazlasıyla bıraktı. İlk üç albümlerinin ardından 1977’de grup, arkasında ortadan ikiye bölünmüş bir hayran ve eleştirmen kitlesi bırakarak toz oldu. 1990’da dirildiler. Heyhat son on yıl, Pavlov’s Dog için müzik gruplarında pek alışık olmadığımız bir hızda yaprak dökümüyle geçti: Kemancı Siegfried Carver 2009’da aramızdan ayrıldı, 2012’de Doug Rayburn, 2015’te Rick Stockton onun peşinden gitti. Mike Safron, David Hamilton gibi orijinal üyeler de artık kadroda değil. Eski toprakların göçüp gittiği yetmezmiş gibi, bir de son 3 yıldır grupta keyboard çalan Nathan Jatcko 2018’in başında intihar etti. Halihazırda sesinin her tınısından efkar yayılan David Surkamp, artık grubun gerçek sahibi. Prodigal Dreamer‘ı da yeni kadrosuyla işte böyle bir sürecin sonunda ortaya çıkardı.

“Paris”‘in yanında “Thrill of it All”, “Hurting Kind”, “Suzanne” ve “The Winds Wild Early” gibi yeni harikalar da bu seçkide. Öte yandan bu dolu seçki, bir oturuşta dinleyince insana fazla gelebiliyor ki, bu bir olumsuzluktan ziyade gülün dikeni. Ağırlığı üstünden kaldırmak isteyenlere sonlara doğru “Crying Forever” adlı, konuk vokalli, klişe ama tatlı bir parça sunulmuş. Surkamp’e dönecek olursak: Bir efsaneye göre hala kendisinin sesine ısınamayanlar varmış, ama sanıyoruz ki sayısı giderek daha bir azalıyor. Seven, sevmeyen herkesi bu yeni evlada bir şans vermeye davet ediyoruz.

PUANLAMA: 7/10