Merhaba Kıyı sakinleri. Geçtiğimiz günlerde, Müzik Savaşları adını verdiğimiz serimizin ilk yayınını gerçekleştirmiştik, buraya tıklayarak bahsi geçen yayına ulaşabilirsiniz.. Bugün, konuyu biraz daha detaylandırıp, dönemin içerisine ve bu dönemin baş kahramanlarına ait mücadeleden de söz edeceğiz. Blur‘den Damon Albarn, Suede‘den Brett Anderson ve bu iki isimle yaşadığı birliktelikler ile adından sıkça söz ettiren Elastica‘nın simgesi Justine Frischmann‘dan söz edeceğiz.
Öncelikle, daha önceki yayınımızda da bahsettiğimiz, medyanın şişirmesiyle İngiltere basınında gündem oluşturan “British Heavyweight Championship“, yani Blur‘ün Country House ve Oasis‘in Roll With It teklilerini aynı gün yayınlamalarının ardından giriştikleri zirve mücadelesinden, nam-ı diğer Britpop Savaşı’ndan (Battle of the Britpop) bir anekdot paylaşacağız. Bilindiği üzere, bu mücadeleyi Country House teklisi ile az farkla da olsa daha çok kopya satarak Blur kazanmış, listelerde de Oasis’i ikincilik ile sınırlamış, haftalarca birincilik koltuğuna oturmuştu. Bu olayın ardından BBC televizyonunda yayınlanan Top of the Pops programında, kazanan şarkısını seslendirmek için sahneye çıkan Blur‘ün basçısı Alex James, kameraların karşısına Oasis tişörtü ile çıkarak Gallagher‘ların ekibi ile epeyce dalga geçmişti.
Blur ile Oasis arasındaki çekişme, müzikal çevrelerin dışına da taşmıştı. Ünlü isimlerin bir araya gelerek karşılaştıkları bir futbol maçı organizasyonunda da Damon Albarn ve Liam Gallagher mücadelesi, ek olarak hayranlarının çığlıkları yoğun bir seviyedeydi. Maç boyunca sergilediği tavrı, selamlaştıklarında Damon Albarn‘ın şortunu indirmeye çalışan Liam Gallagher‘ın edepsizlikleri de unutulacak gibi değildi. Zaten en çok sorun çıkaran karakter olarak, ağabeyi Noel Gallagher ile de geçinemeyen Liam, bugün Oasis‘in dağılmış olmasındaki etkenlerin başında yer alıyor.
Gelelim Suede’e. Grubun kurucusu ve Morrissey‘e olan hayranlığını müzikal tavrına da yansıtmış olan Brett Anderson‘ın Oasis ile pek bir alıp veremediği yoktu. Ancak Blur ile arasındaki ilişki biraz gergindi. Madchester Sahnesi döneminde, bahsi geçen sahnede The Stone Roses ortalığı sarsarken, Blur de yeni yeni meşhur olmaktaydı. Hatta ilk albümleri ve çalışmaları, sözleşmeli oldukları plak şirketinin etkisiyle de Blur‘ü bir Madchester grubu olma yolunda, bir nevi The Stone Roses kopyası yapmaya doğru götürüyordu. Çünkü o dönem en çok satanlar arasında Madchester grupları yer almaktaydı. Blur’ün yeni yeni şöhretle tanışıyor olmasına rağmen o an itibari ile Suede‘den daha meşhur olduklarını belirtmek gerekiyor.
Yine aynı dönemde, Suede “The Smiths dinleyen gitarist aranıyor.” ilanı ile kendini var etme çabası içerisindeydi. Bu ilanın bu şekilde paylaşılması önemli, zira Suede, neredeyse en az The Smiths‘in gitaristi Johnny Marr kadar yetenekli olan Bernard Butler‘ı bünyesine dair ediyor. Öyle ki, İngiliz basını ve müzik çevresi, Bernard‘ı “Johnny Marr‘dan sonraki Johnny Marr” olarak nitelendiriyor. Bu kaliteli birlikteliğin ardından da, Suede stüdyoya giriyor ve kendi şarkıları üzerinde çalışmaya başlıyor. Tabii bu dönemde de, rivayete göre Brett Anderson‘ın sevgilisi olmasının yanı sıra aynı zamanda grubun bir parçası olan Justine Frischmann‘ın da stüdyoda olması bekleniyor. Velhasıl, kendisi stüdyoya pek uğramıyor. Aynı rivayetin devamına göre, Blur‘ün bir klip çekimine katılmak için ortadan kaybolan Justine, bir süre geri dönmüyor ve döndüğündeyse de, Brett Anderson‘ın Justine‘in vücudundaki izlerden yola çıkarak onun Damon Albarn ile bir yakınlaşma yaşadığı kanaatinde bulunduğu varsayılıyor. Hatta, Suede‘in Animal Nitrate isimli şarkısının, tamamen bu olayı anlattığı söylentiler arasında bulunuyor.
Şarkının adında geçen “animal“, yani hayvan da tahmin edebileceği üzere Damon Albarn. Bu hikayenin yaygın bir rivayet olduğunu son kez belirtelim. Şarkı sözlerinin tamamına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz. Gel gelelim ki, bu hikayeyle ilişkisi olsun olmasın, Damon Albarn‘ın Justine Frischmann ile altı yıl kadar tutkulu bir ilişki yaşadığı bilinenler arasında. Tüm bu aşk üçgeninin açıları çevresindekilerin canını yakmaya başlamadan önce, Britpop camiasının birbiriyle de yakın arkadaş olduklarını belirtmek gerekiyor.
Yukarıdaki fotoğrafta, sol başta Damon Albarn, ortada Suede‘in yetenekli gitaristi Bernard Butler ve sağda Justine Frischmann boy gösteriyor. Aşağıdaki fotoğrafta da, sol başta Oasis‘den Noel Gallagher, ortada Pulp‘ın vokalisti Jarvis Cocker ve sağda yine Justine Frischmann‘ı görüyoruz.
Konumuza dönecek olursak, arkadaşlıkların yanı sıra Damon Albarn ve Justine Frischmann‘ın uzun süreli tutkulu ilişkisi, birçok ilişkide olduğu gibi son buluyor. Bu ayrılığın ardından Blur, Damon Albarn tarafından yazılan o hüzünlü şarkı No Distance Left to Run‘ın altına imzasını atıveriyor.
Önceki içeriğimizde de kısaca belirttiğimiz gibi, Britpop hareketinin hakimiyeti, 2000’li yılların başında Spice Girls‘ün yakaladığı ticari başarı ile son buluyor. Bugün Oasis dağılmış olsa da, Suede, Blur ve Pulp daha olgun bir şekilde üretimlerine devam ediyor. Bu dönemlerden evrilen ve bir takım farklılıklar gösteren post-britpop hareketine dahil grupların da bir çoğu oldukça değer görüyor, onların başında da Radiohead‘i saymak mümkün.
Britpop’u bu yayın ile sonlandırıyoruz. Sormak veya eklemek istedikleriniz olursa, yorumlarda bu düşüncelerinizi belirtmekten çekinmeyiniz. Kıyı, hepimizin. Müzik Savaşları serimizin sonraki yayınlarında, Grunge müziği ve Seattle Sahnesi‘ni konuk edeceğiz. Şimdi yayınımızı, hayranı olduğu Morrissey ile bir araya gelen Brett Anderson‘ın nostaljik fotoğrafı ile sonlandırıyoruz. Hoşça kalın!