Moddi İle İstanbul Konserleri Hakkında Konuştuk

 

Fotoğraf: Jørgen Nordby

Salon IKSV‘de 4-5 Ekim’de konser verecek olan Moddi ile yaklaşan İstanbul konserini konuştuk. Bir de baktık ki 2012’de yayınladığı Set the House On Fire albümü sonrasında oldukça yoğun bir turne programı ile Avrupa’yı dolaştıktan sonra sonunda İstanbul’da iki gün  görebileceğimiz Moddi, yaklaşan konser için bizden daha heyecanlı!

– Merhaba Moddi,  uzun zamandır turnedesin. Uzun soluklu bir turnede olmak nasıl hissettiriyor? Nasılsın!

Pål Moddi Knutsen:  Merhaba! Çok fazla konser verdiğimiz için son günlerim hazırlıklar ve vergi hesaplamaları içinde geçiyor aslında.

– Haklısın, turne hazırlıkları oldukça yorucu olabiliyor. Vergi hesaplamaları konusunda bol şans diliyorum! 

İstanbul’u ilk defa ziyaret edeceksin. Konserden önce İstanbul hakkında herhangi bir araştırma yaptın mı? Ya da neler duydun şehir hakkında?

Pål Moddi Knutsen:  Teşekkürler!

Aslında bunun için fırsatım olmadı. Elbette turnede olmanın kulağa maceralarla dolu gibi geldiği açık ancak çoğu zaman gittiğimiz şehirleri gezebilme fırsatını bulamıyoruz. Şehre vardıktan sonra sahne hazırlıkları, prova derken konser saati gelmiş oluyor. Sadece geceleri dolaşmak için boş zamanımız oluyor. Aslında şehirlerin geceleri daha güzel olduğunu düşünüyorum. Gece yürüyüşleriyle şehri keşfetmeyi seviyorum. Sence İstanbul geceleri nasıl?

– İstanbul her zaman sürprizlerle dolu bir şehir ve hemen hemen her saatte canlı olduğunu söyleyebiliriz. İstanbul aşığı biri olarak çok objektif olamayacağım (gülüşmeler) zira en kötü günde bile İstanbul’da büyüleyici bir şeyler bulabiliyorum.  Şehrin her yapıda insana hitap edebilecek olanaklar sunması oldukça büyüleyici.  Kişisel tercihim İstanbul’un sakin suları, karanlığın şehre biraz daha naif bir güzellik kattığını düşünüyorum. Umarım şehri keşfedebilecek zamanı bulabilirsin.

Peki, İstanbul konserinden önce aklında herhangi bir şeyler var mı? Dinleyicilerin ve konser hakkında beklentilerin neler?

Pål Moddi Knutsen:  Türkiye’ye hiç gelmememe rağmen sosyal medya üzerinden iletişim kurduğum çok fazla dinleyicim var. Türkiye’deki dinleyiciler oldukça tutkulu ve meraklı. Hatırladığım kadarıyla birkaç konser teklifi almıştım ve geri dönüşler her zaman samimi oldu. Diğer dinleyicilerimden hiç böyle kısa mesajlar ve hatta bazen uzun mektuplar, hikayeler yazan olmadı. (kalpler)

Böyle özel bir dinleyiciyle karşılaşacağım için sabırsızlanıyorum, artık çok az kaldı!

– Mesajlar ve hikayeler konusunda hiç şaşırmadım! (gülüşmeler) Türkiye’de çok fazla dinleyicin bulunuyor. Biz oldukça samimi ve heyecanlı  bir toplumuz aslında. Eğer bir şeyi ya da bir insanı seviyorsak bunu açıkça ifade ediyoruz, bazen deli olduğumuz düşünülse bile! (gülüşmeler)

Seni İstanbul’da ağırlayacağımız için çok heyecanlıyız. Bu ilk konserin olacak ama seni daha sık görmek istiyoruz. Ne dersin? Bu şansı elde edebilir miyiz?

Pål Moddi Knutsen: Kesinlikle! Norveç’de genellikle soğuk hatta utangaç dinleyicilerimle karşılaşmaya alıştım. Bu nedenle gerçekten hislerini ifade edebilen insanlarla buluşmak  ve paylaşmak için sabırsızlanıyorum!

Evet, umarım daha sık ziyaret edebilirim.

– Kesinlikle duygularımızı göstereceğiz! (gülüşmeler)

2012 nasıl geçti? Set the House on Fire albümünü yayınlamadan önce konuşma fırsatımız olmuştu, albümü yayımladın ve ardından daha önce bahsetmediğin bir hayli ilginç bir şey yaptın. Dinleyicilerin arasında düzenlediğin küçük bir yarışma sonucu seçtiğin bir dinleyicinin evinde konser vermek  fikri nasıl oluştu (A living room on fire projesi )? Orada olmak sana neler hissettirdi?

Pål Moddi Knutsen:  2012 oldukça sessiz ve soğuk geçti ama 2013’de uzun bir turneye çıkma şansını elde ettim. Bu iki hayatı yaşayabildiğim için kendimi biraz ayrıcalıklı hissediyorum.

The livingroom on fire çılgın bir fikrim olarak doğdu aslında. Bugüne kadar tüm şarkılarım küçük odalar ve sessiz yerlerde oluştu bu nedenle hiçbir zaman büyük bir konser ya da parti düşünmedim, aynı zamanda dünyanın her yerinden dinleyicilere sahibim ve onlar ne yazık ki Norveç çok uzak olduğundan her zaman canlı performanslarımı izleme şansı elde edemiyorlar. Söylediğim gibi, çok sayıda dinleyicimle iletişim halinde olduğum için uzun bir uyku sürecinden sonra böyle bir şey yapmak istedim ve dinleyicilerimle aramızdaki ilişkinin mükemmel olduğunu gördüm. Kazanan Slovakya’daki bir dağ köyünde yaşayan bir dinleyicimdi ve Slovakya’yı o güne kadar hiç görmemiştim. Fotoğrafları gördüğümde turneye başlamak için mükemmel bir yer olduğunu düşündüm.

– Bize zaman ayırdığın için çok teşekkür ederiz Pål, seni İstanbul’da görmek ve “Merhaba!” demek için sabırsızlanıyoruz.

Teşekkür ederim, yakında görüşmek üzere!

Seray Şan