Bazı insanlar vardır, onlarla tanışıklığınız ve muhabbetiniz arttıkça içinize kendi seslerini bırakırlar. Onlar olmadan da onlarla konuşursunuz. Belki duymak istediklerinizi, belki de en çok ihtiyacınız olanları söyler.
O yüzden ayrılık ya da ölüm gibi olaylar yok etmez onları.
İşte bazı şarkılar tam da böyle. Arkalarında bir ses bırakıyorlar ve o ses belki de biz farkında olmadan sızıveriyor hayatımıza. İyi ki öyle oluyor. Bu yazı dizisinde şarkı olmaktan çok daha fazlasını ifade ettiğine inandığım bazı eserlerin bana hissettirdiklerini paylaşacağım sizlerle. Serinin ilk yazısında bugün çıkardığı teklisiyle günümüze mutluluk katan çok sevdiğim Melike Şahin ‘’Kimin Izdırabı’’ ile yer alıyor. Sözleri Melike Şahin’e müzik Can Kandaz’ a ait imiş.
Melike Şahin dinlediğimde kalbimin bir köşesinin acıdığını hissederim hep. Ya da daha önceden acımış taraflarına değer o ses tonu, anlam bütünlüklü sözler ve içli müzik. Bence onu özel ve farklı kılan aslında hepimize tanıdık olan acıyı hem olduğu gibi hem de çok estetik bir şekilde müziğine aktarabilmesi.
Onun çok sevdiğim diğer bestelerine çok da bulaşmadan, fırından yeni çıkmış olana gelecek olursak eğer, benden bu şarkıyı resmetmemi isteselerdi eğer koskoca bir soru işareti çizerdim şöyle yüzü bana dönük olan.
Sonra bu soru işareti bir fenere dönüşüp yürüdüğüm yolu gösterirdi bana yeniden. Belki de bir ayrılıktan sonra yaşanan sersemlik halini ancak ‘’üstümden ne geçti?’’ diye anlatılırdı ve ancak bu sersemlik deliye döndükten sonra gelirdi insanın başına.
Ve böyle dönemlerde ıslarla cevap almak istese de insan beyni, günden güne yalnızca artan sorular var oluyor. Bırakın bu sorulara bir cevap bulup kurtulmayı, her gün değişen cevaplar üşüşüyor insanın kafasına. Ve yeni sorular bitmeyen tükenmeyen…İşte bu ızdıraptan geçiş serüveni uzun, bitmeyecek gibi geliyor çoğu zaman. Akşam çökünce artıyor karanlığı. İnsan kabul etse de o sızının varlığını hayatı boyunca içinde kalacağını; sormak iyi geliyor bir camdan bakmak için beyazlar içinde hayata yeniden. Ve perdenin savrulması bize gücümüzü hatırlatıyor.
Izdırapların gelip geçici olduğunu ve isimlerin kaderden silinebileceklerini fısıldayıp kulağımıza ayrılıyorlar yanımızdan.
Üstümden ne geçti?
Neyi ektim ne biçtim?
Dönmüşse deliye içim,
Neyin çemberinden geçtim?
Şimdi burdan bakınca
Bir sızı konmuş yanıma
Bir soru var dönüyor başımda
Ben kimin ızdırabından geçtim?
Bir soru var dönüyor başım da
Ben kimin ızdırabından geçtim?
Akşam inince, üzerime çöktüğünde
İnsan kendine soruyor
Doldurdum elimle
Hayır niye benim kaderimde onun ismi duruyor?